Nişantaşı sokağa taşınıyor
Nişantaşı,
Türkiye’nin en büyük açıkhava sergisine hazırlanıyor. İki ay boyunca
caddelerinden pasajlarına, mağazalarından kafelerine 40 sanatçının
eserleriyle donatılacak semtte partiler düzenlenecek, duvarlar boyanacak, dev
yap-bozlarla ve tetrislerle oynanacak.
Hop Nişantaşı: Yaya Sergisi Geliyor!"... Dar bir yolda yürürken
kulağınıza çalınan "Değmesin yağlıboya!" narasını çağrıştıran
bu cümle şu sıralar Nişantaşı’nda kimsenin dilinden düşmüyor.
Caddelere, sokaklara bu sloganın yazılı olduğu afişler asılıyor; semtin
şık mağazalarında, ünlü kafelerinde hep bu mevzu konuşuluyor.
Nişantaşı "hopöluyor
Nişantaşı sakinlerini böyle "hopölatansa eylül ayı sonunda semti bir
sanat ve eğlence merkezine dönüştürecek bir açıkhava sergisi. Farklı
disiplinlerden 40 sanatçının katılımıyla sanatı sokağa, şehrin en Batılı
ve "trendy" alanına taşıyacak sergi Abdi İpekçi Caddesi’nden Teşvikiye
Camii’ne kadar uzanan dairesel bir parkurda gerçekleştirilecek. Tabii
parkura yolu düşenler de bina cephelerinden pasajlara, mağazalardan kafelere
her noktada bazen bir duvar resmiyle bazen bir fotoğraf sergisiyle karşılaşacak;
canlı performansları, video gösterilerini izleyecek, dev tetrislerle
yap-bozlarla oynayacak.
Açıldığında "Türkiye’nin en büyük açıkhava sergisi"
unvanını da kazanacak "İstanbul Yaya Sergileri 1: Nişantaşı" 28
Eylül’de Nişantaşı sokaklarında yapılacak dev bir "yaya
partisi"yle başlayacak. Partide yakılacak kağıtfenerler yolda; sanatçılar
şu anda heykellerinin, resimlerinin son rötuşlarını yapıyor, mağazalar özel
sergi ürünlerini, kafeler sergi mönülerini hazırlıyor. Eh, siz de eylül-ekim
ayları boyunca yolunuzu Nişantaşı’na daha sık düşürürseniz plan
tamamlanacak gibi. Hop İstanbul, şenlik başlıyor, haydi...
Sokak sergisi için bütün semt el ele verdi
Serginin önemli bir özelliği sponsorlarının DKNY, Maurice Lacroix, Ciliv,
Network, Ela, Top Shop, Monev gibi Nişantaşı’nın ünlü mağazalarından
oluşması. Sergi bu anlamda da bir ilk teşkil ediyor.
Serginin sponsorları arasında yer alan Alev Ciliv, Nişantaşı’ndaki mağazasının
açılışını sergi açılışıyla birlikte yapacak (üstte). DKNY da sergiye
maddi katkı sağladı.
Bilgi Üniversitesi de destek verecek
Projeye destek vermek için Bilgi Üniversitesi de bir ekip kurdu. Ekibin başkanı
Serhan Ada (sağda) "Projenin bağımsız bir inisiyatiften kaynaklanması
çok önemli. Ayrıca buradaki sanat ve tasarım ortamı da bu işi daha anlamlı
kılıyor" diyor.
Ressamlar, mimarlar, tasarımcılar bir arada
"Herkes için bir iletişim olanağı"
Gökhan Avcıoğlu: Bu bir sokak sergisinden çok bir tür alışveriş aslında.
Sadece Nişantaşı’nda yaşayanlar için değil, oradan gelip geçenler için
de bir iletişim olanağı. Bu yüzden çok önemli.
"Sokakları fenerlerle aydınlatacağım"
Merve Kitapçı: Ben bir Nişantaşı esnafı olduğum için bu sergiye biraz da
ev sahibi gibi katılıyorum. Sergide Nişantaşı’nın bazı bölgelerini
-ilk kez aydınlatıldığı- Sultan Abdülmecid döneminde kullanılan
malzemelerle aydınlatacağım.
"Semtte yaşamış aileleri belgeliyorum"
Demet Yoruç: Ben sergiye Nişantaşı’ndaki aileleri belgelediğim bir fotoğraf
projesiyle katılıyorum. Fotoğraflara kendimi de dahil ederek Nişantaşı’nın
yaşam biçimini, geçmişini, aile yapılarını ve şu anki durumunu
belgeliyorum. Bunu da bir açıkhava sergisinde sunmak fikri çok heyecan verici
geliyor bana.
"Çok kapsamlı ve önemli bir proje"
Cevdet Erek: Nişantaşı’nda değil de başka bir semtte olması bence önemli
değil. İstanbul’un başka bir semtinde bile olsa böyle kapsamlı bir
projenin büyük önem taşıdığını düşünüyorum.
"Komşularımızı tanıyor ama tanışmıyoruz"
Yüksel Demir: Bildiğiniz gibi Nişantaşı’nın imar düzeni sıra yapılar.
Yani manzaranız karşı bina. Komşularınızı tanıyor ama tanışmıyorsunuz.
Biz İTÜ’lü mimarlar olarak sergiye bu etkileşimi kritize edip çözümler
getiren projelerle katılacağız.
"Nişantaşı bu iş için banko bir adres"
Leyla Gediz: Ben sergide doğup büyüdüğüm sokağa resimler yapacağım, bu
yüzden çok mutluyum. Serginin Nişantaşı’nda olması taktik bir hareket
bence. Devamı gelecekse ilkinin dikkat çekmesi gerekiyor. Nişantaşı da o
anlamda banko bir adres.
"Çizgi romandan tetrise her şey olacak"
"İstanbul Yaya Sergileri 1: Nişantaşı"nın küratörü Fulya
Erdemci’yle konuştuk:
İstanbul’u İstanbullulara sanatla anlatmayı amaçlayan bir proje yürütüyorsunuz.
İlk durak olarak da Nişantaşı’nı seçtiniz. Neden bu semtle başladınız
yaya sergilerine?
Nişantaşı’nın İstanbul’daki yeri çok önemli çünkü. Burada hem elit
bir yaşam biçimi var hem de eski bir semt olarak birçok anıyı barındırıyor.
Sergi başladığında nasıl bir Nişantaşı karşılayacak gelenleri?
Bir kere çok şaşıracaklar. Çünkü binalardan çatılara, kaldırımlardan
yollara kadar her tarafta projeler göreceksiniz. Ayrıca yaya alanlarında
video gösterileri, duvar panolarında fotoğraflar olacak.
Sergide birçok disiplin de bir araya geliyor.
Evet, disiplinlerarası bir sergi bu. Kavramsal işler de var, resim, fotoğraf,
video işleri de. Ayrıca kent yalnızca insanların değil, onu kullanan diğer
canlıların da yaşama mekanı olduğu için bu anlamda da şaşırtıcı, süprizli
işler de olacak.
Mesela?
Belki karıncalarla, balıklarla, kuşlarla ilgili projeler bile görürsünüz.
Ama bunlar sürpriz olsun şimdilik.
Usta sanatçılar yanı sıra genç kuşak da yer alıyor sergide. Bu, küratör
olarak sizin tercihiniz miydi?
Bu sergi aracılığıyla genç yeteneklerimizi sanat ortamına kazandırabilirsek
bu en büyük hediye olacak bize. Bir de gençler teknolojiye çok yakın. Kente
dair neşeli yorumları var. Mesela bu sergide de çizgi romandan tetris oyununa
kadar birçok iş yaptılar.
Milliyet
|