reklam

27 Ağustos 2002 Salı
Ana Sayfa
>
Haberler

Şantiyeye dönüştürülmüş bir kent...

Yolunuz bir gün Berlin'e düşerse şüphesiz önce gözünüze dev inşaat platformları ilişecektir. Son 50 yılda yaşananlar dikkate alındığında insan kendi kendine.

''Belki de bu kentin kaderi sürekli yıkılıp tekrar yapılmak üzerine kuruludur, kim bilir'' demeden edemiyor. Her sokakta bir çalışma var dersek abartmış olur muyuz? Sanki 1989 yılından sonra ''üvey kalmış'' Doğu ile ''muasır medeniyet'' Batı arasında var olduğu iddia edilen ''farkı'' Almanlar, Berlin'i yeniden inşa ederek kapatmaya çalışıyor. Buna bir de başkentin bu süreçte Berlin'e taşındığını eklerseniz gerisini varın siz düşünün. Bu inşa öyle kayda değer ki, bırakın 12 yılı, 5 yıl önce Berlin'e gelmiş bir insanın bile pek çok yerin değişmiş olduğunu görmesi mümkün. Örneğin, Doğu ile Batı'yı ayıran en önemli sınır geçişlerinden biri olan ünlü Check Point Charlie'nin kapısının sembolik bırakılan bölümünün çevresi bile değişime uğramış. 

Ünlü Brandenburg Gate de şu an restorasyonda. Çevre düzenlemesiyle birlikte Berlin'in sembolü 2003'te bambaşka bir çehreye bürünecek. Koca bir kentin yeniden inşası, keşmekeş hayat tarzına alışmış İstanbulluların çok da anlam veremeyeceği bir planlama ve estetik anlayışla yürütülüyor. 5 yıl önce inşa edilen iş merkezi Sony Center gençlerin uğrak yeri olmanın ötesinde post-modernist mimarların herhalde tavaf edecekleri bir üslupta tasarlanmış. Avlusunda kafelerin bulunduğu bir tür Uzay Üssü Alfa... Aynı mekânda yapımı devam eden büyük bir tren ve metro istasyonunun ''ödeneksizlikten'' duran inşaatı ise insanı ilk aşamada şaşırtıyor. ''Nedeni ne olursa olsun koca kenti yeniden yaratanlar, bir tren istasyonuna mı para bulamayacaklar'' derken mekânın ''para bulunana kadar'' çağdaş sanat merkezine çevrildiğini görünce insan daha bir şaşırıyor. 

Bu inşaat-istasyondan birkaç yüz metre ötede, sembolik olarak bırakılan Berlin Duvarı kalıntılarının çevresi bile değişmiş. Duvarın arka bölümüne II. Dünya Savaşı'nın tarihsel gelişiminin aktarıldığı bir açık hava müzesi kurulmuş. Aslında belki de Berlin'de değişmeyen tek ayrıntı,

Türk mahallesi Kreuzberg'de Türklerin, dükkânların önünde çekirdek çıtlatarak bir sahil kasabası ortamı yaratmaya devam etmeleri. Özellikle Berlin'in ''birinci yeniden İnşasında'' önemli görevler üstlenen Türkler, klasik bir sıla özlemiyle ''Türkiye'nin en düzensiz yeri, buranın en düzenli yerinden daha iyidir'' yorumlarıyla bizleri selamlıyor.
Cumhuriyet

 

Ağustos 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz