Türk toplumuna doğruları
götürmeli
Anadolu insanı artık korumacılık bilincine eriyor. Sivil toplum kuruluşlarının
yanı sıra il ve ilçe belediyeleri, hatta valilikler çevre korumaya, mimari
dokunun koruma altına alınmasına büyük özen gösteriyorlar. Bu yolda hiç
durmadan çalışıyorlar. Bir zamanlar yok edilmesi için elbirliğiyle çalışılan
tarihi ve kültürel yapının geri döndürülmesi için akıllara durgunluk
verici çalışmalar yapılıyor. Bunun en son örneğini geçen hafta sonu Çekül
Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen'in düzenlediği gezide Tokat ve ilçelerinde
gördüm.
Tokat Valisi Mehmet Gündoğdu ile il ve ilçe belediye başkanlarının çabaları
inanılmaz ürünler vermiş. Ne büyük işler başarmışlar. Dikkat çekici
bir nokta da işlere partizanlığın kesinlikle bulaştırılmaması. Belediye
başkanlarının siyasi kimlikleri de artık ön plana çıkmıyor. X ya da Y
partisinden olmaları fark etmiyor. Çünkü işler siyasi partilerin değil,
sivil hareketin güdüsüyle başarılıyor. Bütün bunları görüp gelecek için
iyice yüreklenerek Tokat Valisi Mehmet Gündoğdu'yu ziyarete gidiyorum. Beni
Tokat'ı kuşbakışı gören bir tepenin üzerindeki vali konağının bahçesinde
ağırlıyor. Bahçede, yeşilliklerin sardığı gazeboda oturup tepeden Tokat'ı
seyrederek konuşuyoruz.
- Sizin çocuğunuz olmamasına karşın çocukları, hayvanları çok sevdiğiniz
biliniyor. Çocuk ve hayvan sevginizi nasıl tatmin ediyorsunuz?
Gündoğdu - Bir kere bizim bir muhabbet kuşumuz var. Adı Efoş. Çok
yaramaz ve akıllı. Felaket bir şey. Çocuklarla bağlantıma gelince. Bu da
çok yoğun. Hem il merkezinde olsun, hem çevre köy ve kasabalarda olsun bağlantım
çok fazla. Hanımla birlikte yatılı bölge okulları, öbür okulların öğrencileriyle
sıklıkla bir araya geliyoruz. 19 Mayıs, 23 Nisan gibi bayramlarda vali konağının
bahçesinde öğrencilerle buluşuyoruz.
Beş tane yatılı bölge okulu açtık. Ailesi olmayan ya da aileleri tarafından
maddi olanaksızlıklar nedeniyle okutulamayan öğrencileri bu okullara alıyoruz;
bütün masraflarını karşılıyoruz. Bu yıl da aynı ilgiyi göstermeye
devam edeceğiz. Benim en büyük hedefim özellikle kız çocuklarının okuması.
Orada da çok büyük mesafe aldığımız kanaatindeyim.
- Tokat ve çevresinde doğal ve kültürel varlıkların korunup geliştirilmesi
için bir dizi çalışma yapıyorsunuz. Esas olarak da Yeşilırmak Havzası içindeki
projeleriniz yürüyor. Buradaki aşamaları ve varılan sonuçları toplu halde
değerlendirir misiniz?
Gündoğdu - Yeşilırmak Havzası Projesi, Tokat'ın özel bir projesi değil.
Bu, Amasya, Tokat, Çorum, Samsun ve Yozgat illerini kapsıyor. Türkiye'nin
ciddi biçimde kalkınması hedefleniyorsa bu tür projelerle yola çıkmak çok
mantıklı ve akıllı bir yoldur. Bu projenin babası da eski Amasya Valisi, şimdiki
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu 'dur. Devlet Planlama Teşkilatı'nın
(DPT) koordinatör olarak bu işin içinde olmasına karşın, ödenek ayrılmaması
nedeniyle arzu edilen mesafeyi daha alamadık. Ama şu var ki bugün beş ilin
özel idare bütçelerinden İl Genel Meclisi ve Daimi Encümen kararları gereği
aşağı yukarı 35'er milyar lira para toplanıyor. TÜBİTAK'a bağlı Marmara
Araştırmalar Merkezi'nde uydudan alınan fotoğraflarla bütün bu illerin
havadan görünümleri çıktı. Böylece de bu illerle ilgili çok önemli
bilgilere sahip olundu. DPT bu ay ya da eylülde bu projelerle ilgili ihale açacak.
Onu bekliyoruz. Ayrıca, AB'nin birtakım projelere yaklaşık 70 milyon Euro
gibi bir para aktarması gündeme geldi. Tokat ili olarak biz eylül ayı sonuna
kadar proje hazırlıklarımızı tamamlama çalışmalarını yapıyoruz. Öbür
iller de kendi projeleriyle ilgili çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu Yeşilırmak
Projesi çok farklı bir hadise. Herkesin buna çok sıcak bakması lazım.
- Ama bu sadece Yeşilırmak'ı kurtarma projesi değil. İçinde tarih, doğa,
kültür de yok mu?
- Tabii ki öyle. Ayrıca tarımı sanayiye döndürme çalışmaları da
var. Ortaya öyle şeyler çıkıyor ki hayal bile edemediğimiz sonuçlarla karşı
karşıya kalıyoruz. Bizim insanımız genelde kolaycılığı ve tembelliği
seçtiği için projelerden söz ettiğinizde açık tepki vermiyor. Ama gözle
görülür, elle tutulur bir şeyler ortaya çıktığında canla başla çalışabiliyor.
Size inanmalılar
- Döne döne kandırıldığı için belki de artık inanmıyordur...
- Tabii, yıllardır istismar edilmiş. Ben kırk yıldır bu hizmetteyim. Türk
toplumuyla ilgili şunu biliyorum: Ona doğruları götürmelisiniz. İnsanlar
size a'dan z'ye inanmalılar. İnanma da kuru kuruya olmuyor.
Yaptığınız icraat, ortaya koyduğunuz yaklaşımlar insanlara güven
telkin ediyor ya da etmiyor.
- Siz sivil toplum hareketine son derece inanmış bir kişisiniz. İcraatınız
da zaten onu gösteriyor. 1998'den bu yana da ÇEKÜL başta olmak üzere çeşitli
sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) çalışmalarınız sürüyor. Bildiğim
kadarıyla da bu çalışmalarda büyük yol alındı. Bu çalışmalarda somut
olarak hangi noktalara geldiğinizi bize anlatır mısınız?
- Ben burada ÇEKÜL'ün başkanı Prof. Dr. Metin Sözen 'e çok teşekkür
etmek istiyorum; bu işin lokomotifi o. Bizleri burada rahat bırakmaması
bizleri çok mutlu ediyor. Hedeflenen projelerle ilgili heyecanı hissediyorsanız
kendinizi ona kaptırıyorsunuz. Bunlara kendinizi kaptıramazsanız o işten
hayır gelmiyor; sonuç alamıyorsunuz.
Tokat'ın beş-altı bin yıllık bir tarihi var; çok zengin. Yapılabilecek
çok iş var. Ama istediğiniz sonucu alabilmeniz bürokratik sıkıntıları aşabilmenize
bağlı. İşin çözümünde hız sağlanabilse her yıl biz çok daha farklı
mesafe alırız.
Ama biz formaliteyle uğraşmaktan sonuç almaya zaman bulamıyoruz. Bir de
bu işte çalıştıracağınız çok nitelikli insanlara ihtiyaç var. Sıradan
insanlarla tarihi bir binanın restorasyonunu yaparsanız çok kötü sonuçlar
alırsınız.
Bir de bizim bir Çevre Vakfımız var. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden
kiraladığım Tokat Arastası ve onun çevresi var. Bu vakıf aracılığıyla
bunun onarımını yapıyoruz. İş bittiğinde müthiş bir Anadolu çarşısı
karşımıza çıkacak. Restorasyon işi için kaynakları hazırladım. Kaynak
bulundu, projeyi hazırlıyorum, ama uygulama konusunda sıkıntı var.
Koruma kurulları
- İyi de bu sıkıntıyı kimler yaratıyor?
- Koruma kurulları. Ben yasal olarak hiçbir zaman onların görevlerine müdahale
etmeyi düşünmem bile. Ama işlere de hız kazandırmak lazım. Burada yapılamayacak
iş yok.
Bazı evlerin restorasyonuna kalkışıyoruz. Bu sefer vatandaş parasal değerini
yükseltmeye çalışıyor. Arzu ettiğimiz hedefe ulaşmak için bayağı mücadele
ediyoruz. İnsanlar kendi doğup büyüdükleri yörelere daha fazla özen gösterseler
belki bu işi daha kolay halledeceğiz. Siz hem hizmet üreteceksiniz, hem de bu
hizmeti üretirken yararlanacağınız kaynaklardan hoşgörülü davranmalarını
isteme durumunda kalıyorsunuz. Öbür kentlerle kıyasladığımızda tarihi ve
kültürel zenginlik bakımından Tokat, Zile, Niksar öne çıkıyor. Gayet iyi
organize edilmiş projeleri uygulamaya koyduktan sonra yerli ve yabancı turisti
buraya getirmek hiç de zor olmayacak, diye düşünüyorum.
Merkez Tokat Belediyesi'yle ilçe belediyeleri bu konuda çok yoğun çalışmalar
yapıyorlar. Kaymakam arkadaşlar da yardımcı oluyor.
Kentlerimiz birbirlerine çok yakın olmakla birlikte farklılıkları da
var.
- Nasıl farklılıklar?
- Örneğin, Amasya bu işi daha iyi özümsemiş. Yine de artık bu iş rayına
oturdu. Yalnız burada şu noktaya da işaret etmek istiyorum: Vakıflar'ın çok
tutucu bir sistemi var. Bugün mallarını elden çıkaramadığı gibi bakımında
da çok zorlanıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün elinde çok önemli
mallar var. Burada restorasyonu başlamış çok önemli projeler var. Ama
bunların bitirilmesi için en az 8.2 trilyon liraya ihtiyaç var. Yıllar geçtikçe
de bu parasal rakamlar büyüyor. Ama her şeye karşın hem Vakıflar, hem
vilayet, hem özel şahıslar olarak bu işlere el atmak durumundayız. Tokat'ta
Türkiye'nin en profesyonelce meyve suyu üreten tesislerine sahip Dimes Gıda
Sanayi var. Onun desteğiyle tarihi bir yapının restorasyonuna başlanacak.
Durum şimdilik böyle. Sonuç alınabilecek işler rayına oturmaya başladı.
- ÇEKÜL Kent Senatosu Türkiye'de ilk kez Tokat'ta kuruldu. Siz kent yöneticisi
olarak bu gelişmeyi nasıl değerlendirdiniz ve desteklediniz?
- Kentlerdeki gelişmeleri devlet tarafından yönetmeniz mümkün değildir.
Dolayısıyla bu şehirde yaşayan, kendilerine çıkar sağlamayacak, gönüllü
çalışacak insanların ön plana çıkarılması gerektiğini düşündüm. Bütün
gücümle de o gelişmeyi destekledim. İlgili kurum ve kuruluşların çalışmalarıyla
onların çalışmaları çok farklı mecralarda oluştu.
- Nasıl yani?
- Bir devlet statüsü içinde bir göreviniz vardır. Oradaki personel günlük
mesai programında kendine düşeni yapıyor. Fazla da yapmıyor, az da yapmıyor.
Ama bu tarafta, kent senatosunun mahalle, köy bazında yaptığı çalışmaları
gördüm. Bunlardan çok önemli sonuçlar çıktı.
Sonuçta, bu organizasyonun Türkiye genelinde her yerde uygulamaya konulması
gerektiğini düşünüyorum. Ben, yaşadığım deneyimler itibarıyla söyleyebilirim:
Çok daha istikrarlı sonuçlar elde ettim. Örnek alınacak bir çalışma
modeli kent senatosununki, Türkiye genelinde bundan çok yarar sağlanacağını
düşünüyorum.
Eğitim
- Eğitimin bu çalışmalarda çok önemli rolü olduğunu biliyoruz. Siz yöredeki
bütün eğitim birimlerini bir araya getirip bir kampus yaratmaya çalıştınız.
Bu hareket eğitime ve kente ne tür bir katkı sağladı.
- Biz bu projeye başlarken insanlar buna bir anlam verememişti. Ben İl Bayındırlık
Müdürlüğü'nde görev yapan mimar arkadaşlardan yardım rica ettim. Tören
alanı, amfitiyatro, satranç alanları, spor sahaları ve okulların o alan içindeki
aktivitesini sağlayacak bir projeydi. Oradan harekete geçtik. Okullar arasında
duvarlar vardı. Çok çirkin bir görünüm veriyordu. Bunları kaldırdık.
Ayrıca öğrencilerden de istekleri doğrultusunda görüşlerini aldık. Sonuçta
o okullarda yaşayanlar o çocuklar.
Ortaya çıkan kampusta çocukların kendilerine olan güvenlerinin arttığını
gördüm. Anne ve babaların hem çocuklara, hem de binaların son biçimini gördüklerinde
devlete bakışlarının değiştiğini fark ettim. Hepsi de bana teşekküre
geldi. Bu sefer öbür okullar alındılar.
Oraya o imkânı sağladınız, bize sağlamadınız, diye yakındılar.
Stadyumda da bir düzenleme yaptık. Spordan sorumlu devlet bakanımız bunun için
bize kaynak sağladı. Bütün bunları da buranın gençliği, buranın
insanları için yaptık. Daha iyisi olabilir. Olması lazım, zaten.
Cumhuriyet - Leyla Tavşanoğlu
|