reklam

27 Ağustos 2002 Salı
Ana Sayfa
>
Haberler

Türk toplumuna doğruları götürmeli

Anadolu insanı artık korumacılık bilincine eriyor. Sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra il ve ilçe belediyeleri, hatta valilikler çevre korumaya, mimari dokunun koruma altına alınmasına büyük özen gösteriyorlar. Bu yolda hiç durmadan çalışıyorlar. Bir zamanlar yok edilmesi için elbirliğiyle çalışılan tarihi ve kültürel yapının geri döndürülmesi için akıllara durgunluk verici çalışmalar yapılıyor. Bunun en son örneğini geçen hafta sonu Çekül Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen'in düzenlediği gezide Tokat ve ilçelerinde gördüm. 

Tokat Valisi Mehmet Gündoğdu ile il ve ilçe belediye başkanlarının çabaları inanılmaz ürünler vermiş. Ne büyük işler başarmışlar. Dikkat çekici bir nokta da işlere partizanlığın kesinlikle bulaştırılmaması. Belediye başkanlarının siyasi kimlikleri de artık ön plana çıkmıyor. X ya da Y partisinden olmaları fark etmiyor. Çünkü işler siyasi partilerin değil, sivil hareketin güdüsüyle başarılıyor. Bütün bunları görüp gelecek için iyice yüreklenerek Tokat Valisi Mehmet Gündoğdu'yu ziyarete gidiyorum. Beni Tokat'ı kuşbakışı gören bir tepenin üzerindeki vali konağının bahçesinde ağırlıyor. Bahçede, yeşilliklerin sardığı gazeboda oturup tepeden Tokat'ı seyrederek konuşuyoruz.

- Sizin çocuğunuz olmamasına karşın çocukları, hayvanları çok sevdiğiniz biliniyor. Çocuk ve hayvan sevginizi nasıl tatmin ediyorsunuz?

Gündoğdu - Bir kere bizim bir muhabbet kuşumuz var. Adı Efoş. Çok yaramaz ve akıllı. Felaket bir şey. Çocuklarla bağlantıma gelince. Bu da çok yoğun. Hem il merkezinde olsun, hem çevre köy ve kasabalarda olsun bağlantım çok fazla. Hanımla birlikte yatılı bölge okulları, öbür okulların öğrencileriyle sıklıkla bir araya geliyoruz. 19 Mayıs, 23 Nisan gibi bayramlarda vali konağının bahçesinde öğrencilerle buluşuyoruz.

Beş tane yatılı bölge okulu açtık. Ailesi olmayan ya da aileleri tarafından maddi olanaksızlıklar nedeniyle okutulamayan öğrencileri bu okullara alıyoruz; bütün masraflarını karşılıyoruz. Bu yıl da aynı ilgiyi göstermeye devam edeceğiz. Benim en büyük hedefim özellikle kız çocuklarının okuması. Orada da çok büyük mesafe aldığımız kanaatindeyim.

- Tokat ve çevresinde doğal ve kültürel varlıkların korunup geliştirilmesi için bir dizi çalışma yapıyorsunuz. Esas olarak da Yeşilırmak Havzası içindeki projeleriniz yürüyor. Buradaki aşamaları ve varılan sonuçları toplu halde değerlendirir misiniz?

Gündoğdu - Yeşilırmak Havzası Projesi, Tokat'ın özel bir projesi değil. Bu, Amasya, Tokat, Çorum, Samsun ve Yozgat illerini kapsıyor. Türkiye'nin ciddi biçimde kalkınması hedefleniyorsa bu tür projelerle yola çıkmak çok mantıklı ve akıllı bir yoldur. Bu projenin babası da eski Amasya Valisi, şimdiki Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu 'dur. Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) koordinatör olarak bu işin içinde olmasına karşın, ödenek ayrılmaması nedeniyle arzu edilen mesafeyi daha alamadık. Ama şu var ki bugün beş ilin özel idare bütçelerinden İl Genel Meclisi ve Daimi Encümen kararları gereği aşağı yukarı 35'er milyar lira para toplanıyor. TÜBİTAK'a bağlı Marmara Araştırmalar Merkezi'nde uydudan alınan fotoğraflarla bütün bu illerin havadan görünümleri çıktı. Böylece de bu illerle ilgili çok önemli bilgilere sahip olundu. DPT bu ay ya da eylülde bu projelerle ilgili ihale açacak. Onu bekliyoruz. Ayrıca, AB'nin birtakım projelere yaklaşık 70 milyon Euro gibi bir para aktarması gündeme geldi. Tokat ili olarak biz eylül ayı sonuna kadar proje hazırlıklarımızı tamamlama çalışmalarını yapıyoruz. Öbür iller de kendi projeleriyle ilgili çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu Yeşilırmak Projesi çok farklı bir hadise. Herkesin buna çok sıcak bakması lazım.

- Ama bu sadece Yeşilırmak'ı kurtarma projesi değil. İçinde tarih, doğa, kültür de yok mu?

- Tabii ki öyle. Ayrıca tarımı sanayiye döndürme çalışmaları da var. Ortaya öyle şeyler çıkıyor ki hayal bile edemediğimiz sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bizim insanımız genelde kolaycılığı ve tembelliği seçtiği için projelerden söz ettiğinizde açık tepki vermiyor. Ama gözle görülür, elle tutulur bir şeyler ortaya çıktığında canla başla çalışabiliyor.

Size inanmalılar
- Döne döne kandırıldığı için belki de artık inanmıyordur...

- Tabii, yıllardır istismar edilmiş. Ben kırk yıldır bu hizmetteyim. Türk toplumuyla ilgili şunu biliyorum: Ona doğruları götürmelisiniz. İnsanlar size a'dan z'ye inanmalılar. İnanma da kuru kuruya olmuyor.

Yaptığınız icraat, ortaya koyduğunuz yaklaşımlar insanlara güven telkin ediyor ya da etmiyor.

- Siz sivil toplum hareketine son derece inanmış bir kişisiniz. İcraatınız da zaten onu gösteriyor. 1998'den bu yana da ÇEKÜL başta olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) çalışmalarınız sürüyor. Bildiğim kadarıyla da bu çalışmalarda büyük yol alındı. Bu çalışmalarda somut olarak hangi noktalara geldiğinizi bize anlatır mısınız?

- Ben burada ÇEKÜL'ün başkanı Prof. Dr. Metin Sözen 'e çok teşekkür etmek istiyorum; bu işin lokomotifi o. Bizleri burada rahat bırakmaması bizleri çok mutlu ediyor. Hedeflenen projelerle ilgili heyecanı hissediyorsanız kendinizi ona kaptırıyorsunuz. Bunlara kendinizi kaptıramazsanız o işten hayır gelmiyor; sonuç alamıyorsunuz.

Tokat'ın beş-altı bin yıllık bir tarihi var; çok zengin. Yapılabilecek çok iş var. Ama istediğiniz sonucu alabilmeniz bürokratik sıkıntıları aşabilmenize bağlı. İşin çözümünde hız sağlanabilse her yıl biz çok daha farklı mesafe alırız.

Ama biz formaliteyle uğraşmaktan sonuç almaya zaman bulamıyoruz. Bir de bu işte çalıştıracağınız çok nitelikli insanlara ihtiyaç var. Sıradan insanlarla tarihi bir binanın restorasyonunu yaparsanız çok kötü sonuçlar alırsınız.

Bir de bizim bir Çevre Vakfımız var. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden kiraladığım Tokat Arastası ve onun çevresi var. Bu vakıf aracılığıyla bunun onarımını yapıyoruz. İş bittiğinde müthiş bir Anadolu çarşısı karşımıza çıkacak. Restorasyon işi için kaynakları hazırladım. Kaynak bulundu, projeyi hazırlıyorum, ama uygulama konusunda sıkıntı var.

Koruma kurulları
- İyi de bu sıkıntıyı kimler yaratıyor?

- Koruma kurulları. Ben yasal olarak hiçbir zaman onların görevlerine müdahale etmeyi düşünmem bile. Ama işlere de hız kazandırmak lazım. Burada yapılamayacak iş yok.

Bazı evlerin restorasyonuna kalkışıyoruz. Bu sefer vatandaş parasal değerini yükseltmeye çalışıyor. Arzu ettiğimiz hedefe ulaşmak için bayağı mücadele ediyoruz. İnsanlar kendi doğup büyüdükleri yörelere daha fazla özen gösterseler belki bu işi daha kolay halledeceğiz. Siz hem hizmet üreteceksiniz, hem de bu hizmeti üretirken yararlanacağınız kaynaklardan hoşgörülü davranmalarını isteme durumunda kalıyorsunuz. Öbür kentlerle kıyasladığımızda tarihi ve kültürel zenginlik bakımından Tokat, Zile, Niksar öne çıkıyor. Gayet iyi organize edilmiş projeleri uygulamaya koyduktan sonra yerli ve yabancı turisti buraya getirmek hiç de zor olmayacak, diye düşünüyorum.

Merkez Tokat Belediyesi'yle ilçe belediyeleri bu konuda çok yoğun çalışmalar yapıyorlar. Kaymakam arkadaşlar da yardımcı oluyor.

Kentlerimiz birbirlerine çok yakın olmakla birlikte farklılıkları da var.

- Nasıl farklılıklar?

- Örneğin, Amasya bu işi daha iyi özümsemiş. Yine de artık bu iş rayına oturdu. Yalnız burada şu noktaya da işaret etmek istiyorum: Vakıflar'ın çok tutucu bir sistemi var. Bugün mallarını elden çıkaramadığı gibi bakımında da çok zorlanıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün elinde çok önemli mallar var. Burada restorasyonu başlamış çok önemli projeler var. Ama bunların bitirilmesi için en az 8.2 trilyon liraya ihtiyaç var. Yıllar geçtikçe de bu parasal rakamlar büyüyor. Ama her şeye karşın hem Vakıflar, hem vilayet, hem özel şahıslar olarak bu işlere el atmak durumundayız. Tokat'ta Türkiye'nin en profesyonelce meyve suyu üreten tesislerine sahip Dimes Gıda Sanayi var. Onun desteğiyle tarihi bir yapının restorasyonuna başlanacak. Durum şimdilik böyle. Sonuç alınabilecek işler rayına oturmaya başladı.

- ÇEKÜL Kent Senatosu Türkiye'de ilk kez Tokat'ta kuruldu. Siz kent yöneticisi olarak bu gelişmeyi nasıl değerlendirdiniz ve desteklediniz?

- Kentlerdeki gelişmeleri devlet tarafından yönetmeniz mümkün değildir. Dolayısıyla bu şehirde yaşayan, kendilerine çıkar sağlamayacak, gönüllü çalışacak insanların ön plana çıkarılması gerektiğini düşündüm. Bütün gücümle de o gelişmeyi destekledim. İlgili kurum ve kuruluşların çalışmalarıyla onların çalışmaları çok farklı mecralarda oluştu.

- Nasıl yani?

- Bir devlet statüsü içinde bir göreviniz vardır. Oradaki personel günlük mesai programında kendine düşeni yapıyor. Fazla da yapmıyor, az da yapmıyor. Ama bu tarafta, kent senatosunun mahalle, köy bazında yaptığı çalışmaları gördüm. Bunlardan çok önemli sonuçlar çıktı.

Sonuçta, bu organizasyonun Türkiye genelinde her yerde uygulamaya konulması gerektiğini düşünüyorum. Ben, yaşadığım deneyimler itibarıyla söyleyebilirim: Çok daha istikrarlı sonuçlar elde ettim. Örnek alınacak bir çalışma modeli kent senatosununki, Türkiye genelinde bundan çok yarar sağlanacağını düşünüyorum.

Eğitim
- Eğitimin bu çalışmalarda çok önemli rolü olduğunu biliyoruz. Siz yöredeki bütün eğitim birimlerini bir araya getirip bir kampus yaratmaya çalıştınız. Bu hareket eğitime ve kente ne tür bir katkı sağladı.

- Biz bu projeye başlarken insanlar buna bir anlam verememişti. Ben İl Bayındırlık Müdürlüğü'nde görev yapan mimar arkadaşlardan yardım rica ettim. Tören alanı, amfitiyatro, satranç alanları, spor sahaları ve okulların o alan içindeki aktivitesini sağlayacak bir projeydi. Oradan harekete geçtik. Okullar arasında duvarlar vardı. Çok çirkin bir görünüm veriyordu. Bunları kaldırdık. Ayrıca öğrencilerden de istekleri doğrultusunda görüşlerini aldık. Sonuçta o okullarda yaşayanlar o çocuklar.

Ortaya çıkan kampusta çocukların kendilerine olan güvenlerinin arttığını gördüm. Anne ve babaların hem çocuklara, hem de binaların son biçimini gördüklerinde devlete bakışlarının değiştiğini fark ettim. Hepsi de bana teşekküre geldi. Bu sefer öbür okullar alındılar.

Oraya o imkânı sağladınız, bize sağlamadınız, diye yakındılar. Stadyumda da bir düzenleme yaptık. Spordan sorumlu devlet bakanımız bunun için bize kaynak sağladı. Bütün bunları da buranın gençliği, buranın insanları için yaptık. Daha iyisi olabilir. Olması lazım, zaten.
Cumhuriyet - Leyla Tavşanoğlu

 

Ağustos 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz