Ürgüp'ün 'İmar' (!)
Planları
Bu köşede kimbilir kaç kez vurgulandı... ''İmar''
demek, bir yeri mutlaka ''yapılaşmayla doldurma'' demek değil... Hele ''imara
açmak'' , aynı zamanda ''yağmaya ve tahribata açmak'' anlamına hiç
gelmez...
Türkiye'yi tutsak alan ''rant ekonomisinin'' bu
gözde sözcüğü Arapçadan geliyor. Asıl anlamı da ''bakmak, güzelleştirmek...''
şeklinde özetlenebiliyor...
Nitekim, ''imaret'' de bakılan, gözetilen yer
değil midir?..
''Mimar'' da imardan gelir; ''imar eden'' , yani güzelleştiren demektir...
''Mamur'' ise imar edilmiş, güzelleştirilmiş, bakılmış, ''yani yaşanılır
kılınmış'' yere denir...
Peki, bizde ''imar'' kavramı neden tersine döndü?..
Bakir bir alana ''imar planı'' yapılınca, yani orası ''imara açılınca'' ,
kafamızda neden hep soru işaretleri uyanıyor; kaygılanıyoruz; hatta çoğu
kez de hemen tepki gösteriyoruz?..
Çünkü, denebilir ki 1950'lerden bu yana ''imar
mevzuatımız'' hemen hiç ''bakmayı, korumayı ve güzelliği geliştirmeyi''
temel almadı...
Varsa da yoksa da daha çok yapı yapmak, her
yere yol açmak, arsa rantlarını yükseltmek ve her ''plan'' yapılan yeri
beton yığınlarıyla doldurmak...
Hatta imar planı yoksa bile, yönetmeliklerle,
kararnamelerle, dahası Bakanlar Kurulu kararlarıyla, akla gelen her yöntemle
tüm bakir alanları ''arsaya'' çevirip, sonra da binaları üst üste, yan
yana sıralamak...
''Koruma'' mevzuatı da işte bu nedenle imar
mevzuatıyla ''çatışır'' olmadı mı?.. Sonunda bakıldı ki imar ''imha''
demek, hiç değilse SİT'lerde bu ''planlı tahribatı'' durdurabilmek için,
''koruma amaçlı imar planı'' denen yeni bir plan türü geliştirildi...
Yani, SİT olmayan yerde tarihi ve doğal dokuyu
''yıkım planı'' , SİT olan yerde koruma planı!..
''İmar'' adına tam bir talihsizlik olan bu
''absürt'' çelişki, neredeyse 15 yıldır yürürlükte...
Bu giriş belki biraz uzun oldu ama son
zamanlarda Ürgüp'de de yaşanan ''imar planı gerilimi'' nin temel nedenini anımsatmak
için başka da çare yoktu...
Zaten ÇED Köşesi açısından konunun aslını
da bu imar planının ''ayrıntıları'' değil, tavrı ve ''yaklaşımı'' oluşturuyor...
Kapadokya'daki gelişmeleri izleyen ÇEKÜL gönüllülerinin
bildirdiklerine göre Ürgüp'ün imar planları ''revize'' edilerek, bu tarih
ve doğa beldesinde ''yeni konut alanları'' yaratılıyor...
Üstelik bu ''revizyon'' (değişiklik) daha önce
yörenin çevre, peyzaj ve tarımsal-kültürel nitelikleri gözetilerek ''imara
açılmayan'' kesimlerin, bu kez ''yapılaşma alanına'' dönüştürülmesiyle
yapılıyor...
ÇEKÜL gönüllüleri diyorlar ki: ''Aktepe Dağı'nın
siluet etkisi bozulacak; kent Avanos yoluna doğru dengesiz ve çirkin bir yayılma
gösterecek; Göreme Milli Parkı, peribacaları ve kırgıbayırları yapılaşma
baskısıyla karşı karşıya kalacak...''
Bu saptamalarla düzenlenen ayrıntılı
''itiraz'' raporlarında en çarpıcı vurgulama ise şöyle: ''Ayrıca Ürgüp'ün
yeni konut gereksinmesi de bu denli yüksek düzeyde yoktur...''
İşte bu son cümle, bana 1990'lardaki
''Kapadokya Yasası'' ve ''Kapadokya Master Planı'' girişimlerini anımsattı...
Eğer bu çabalar gerçekleşseydi, bölgedeki
her yerleşme için bu tür ''keyfi'' kararlarla ''imar başıboşluğu'' yaratılmayacaktı...
Ürgüp'ün de ''Kapadokya'nın bir parçası''
olduğu tüm imar kararlarında temel alınacak, planlama yetkileri rant için
değil, ''UNESCO listesindeki evrensel miras'' için kullanılacaktı...
Sakın Kapadokya Yasası'nı ve Master Plan
hedefini de işte bu ''imarcılar'' engellemiş olmasınlar?..
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|