'Depremi unutma'
Dünya Afetler Raporu: Türkiye yapı yönetmeliğine uysaydı bu kadar can
kaybı olmazdı. Bu önlem siyasi irade ister. İstanbul'un üçte biri yıkılabilir
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu'nun 2002 Dünya
Afetler Raporu'nda Türkiye'nin depreme hazırlıklı hale gelmesinin 'büyük
bir idari ve siyasi mesele' olduğu vurgulandı. Raporun 'Kentsel Avrupa'da
Deprem' başlıklı bölümünde ağırlık İstanbul'a verilirken, "Olası
bir deprem felakete yol açabilir. Şehirdeki 900 binden fazla binanın üçte
biri tamamen yıkılabilir" denildi.
2002 Dünya Afetler Raporu'nda, Türkiye'nin özellikle deprem riskiyle ciddi ölçüde
karşı karşıya bulunduğu, bu riski karşılamak bakımından da hâlâ hazırlıksız
olduğu bir kez daha dile getirildi. Dünya genelinde 'afet' gerçeğine ilişkin
çarpıcı verilerin sunulduğu raporda, Türkiye'ye geniş yer ayrıldı.
1992'deki Adana depreminin ardından Dünya Bankası'nın zorunlu deprem
sigortasını Türkiye'ye önerdiği, ancak uygulamanın ancak 1999'daki Marmara
depreminin ardından başlatılabildiği vurgulandı.
Kalitenin olağanlaşması
Raporun İstanbul'u mercek altına alan bölümü özetle şöyle:
"Sismologların Güneydoğu Avrupa'da her an meydana gelebileceğini tahmin
ettikleri deprem felaketinin zararlarını azaltmak için neler yapılabilir? Bölgelerin
toptan boşaltılması bir seçenek olarak ortaya çıkmamaktadır, ancak yine
de depremlerin il ve ilçelerdeki fiili etkisi azaltılmalıdır. Ama nasıl? 10
milyonun üstünde bir nüfusa sahip olan İstanbul'da meydana gelebilecek bir
deprem felakete yol açabilir. Depremin merkezi ve şiddetine bağlı olarak şehirdeki
900 binden fazla binanın üçte biri tamamen yıkılma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Türkiye'de yapı yönetmelikleri yeterince uygulanabilseydi 1999 yılında yaşanan
depremlerde ölenlerin sayısı çok daha az olabilirdi. Ancak inşaat
sanayiinde en iyi uygulamaların olağan hale gelmesinin sağlanması büyük
bir siyasi ve idari meseledir."
Ankara 'rahat'
Raporda, 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinin çok sayıda insanın yaşamına
mal olmasının yanı sıra 20 milyon dolarlık mali hasara ve yüzde 20-50 arasında
iş kaybına da yol açtığının altı çizildi. Bu maliyetin Türkiye'nin
yurtiçi hasılasının yüzde 10'una karşılık geldiğine dikkat çekilirken,
"O günden bu yana neler öğrenildi? Türkiye gelecek sefer hazır olmamayı
kaldırabilir mi" soruları gündeme getirildi.
Ayrıca büyük bölümü sismik olarak aktif bölgede yer alan Türkiye'nin
doğusundan batısına doğru iki fay hattının bulunduğu hatırlatıldı.
Uzmanların sıradaki büyük depremi biraz daha batıda ve İstanbul'un hemen güneydoğusunda
tahmin ettikleri kaydedilen raporda, deprem riski en az olan tek büyük kentin
Ankara olduğu belirtildi.
6 milyarlık dünyada 2 milyar mağdur
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu 2002 Dünya
Afetler Raporu'nda dünya genelinde meydana gelen afetlere ilişkin çarpıcı
veriler sunuldu:
Doğal afetlerden etkilenenlerin sayısı artıyor, ölenlerin sayısı azalıyor.
1970'lerde yaklaşık 2 milyon kişi ölürken, 1990'larda bu sayı 800 binin
altına düştü. Afetlerden etkilenen insan sayısı 1970'lerin başında 700
milyonun üzerindeyken, 1990'larda 2 milyarın üzerine, yani üç katına çıktı.
2001 yılında afetlerden etkilenen insan sayısı 170 milyon olmuştur. Bu
son 10 yıl ortalaması olan 200 milyonun altında.
Son 10 yıl içinde hava koşullarıyla ilgili en çok afet 2000-2001 yıllarında
meydana geldi.
Son 10 yılda doğal afetlerin yol açtığı ortalama yıllık tahmini
zarar, 69 milyar dolar. 2001 yılında bu rakam, 24 milyar dolara düştü.
Afetler en çok fakirleri vuruyor. 1990'lı yıllardaki doğal afetlerin yalnızca
beşte biri 'insani gelişim düzeyi düşük' olarak nitelendirilen ülkelerde
meydana geldi.
Ancak, bu tür afetler nedeniyle meydana gelen ölümlerin yarısından fazlası
bu ülkelerde gerçekleşti.
Radikal
|