Olimpos kentini yeniden
keşfetmek
Antalya'da Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü
elemanları şimdiye kadar hiç bilinmeyen bir Likya antik kentini ortaya çıkardılar.
Bölüm Başkanı Prof. Sencer Şahin'in önderliğinde çalışan eskiçağ
uzmanları, buldukları Likya kentinin esas Olimpos kenti olduğunu saptadılar.
Kıyıda Olimpos adıyla bilinen liman kentinin de Korikos olduğunu
belirlediler. Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü
öğretim üyeleri, 1999'dan beri sürdürdükleri bu çalışmaları ''Likya İncelemeleri''
adlı bir kitapta da yayımladılar. Bölüm elemanlarından Doç. Dr. Mustafa
Adak'la, hâlâ Olimpos olarak anılan Korikos'ta bu çalışmalarla ilgili ayrıntılı
bir söyleşi yaptım. Doç. Dr. Adak, bu çalışmalarda ve kitabın yayımlanmasında
yörede tanınmış turizmci ve çevre koruma uzmanı
Ziya Şimşek'ten maddi-manevi her türlü desteği aldıklarını da sözlerine
ekledi.
- Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü elemanları
olarak siz şimdiye kadar hiç bilinmeyen bir Likya kentini ortaya çıkardınız.
Bunun öyküsünü anlatır mısınız?
Adak - Evet. Patara kentinde 1994 yılında yapılan bir kazıda yol güzergâhlarını
gösteren ve İmparator Claudius dönemine, yani M.Ö. 40'lı yıllara ait
Stadiasmus adlı bir anıtın üzerindeki bir yazıt bulundu. Bu anıt harika
bir şeydi.
- Nasıl?
- Tüm Likya kentleri arasındaki yol mesafelerini gösteriyordu. Böylece
biz bu Likya yarımadasında 70 tane kent bulunduğunu öğrendik. Bu kentlerin
arasındaki yol mesafelerini de böylece öğrenmiş olduk. Bu kentlerin aşağı
yukarı 20 tanesi daha hiç bilinmiyordu. Yani bunları arazide bulmamız
gerekiyordu. Biz böyle bir iş yaptık. Yıllardır tek tek bu kentleri
geziyoruz ve bunların lokalizasyonunu yapıyoruz.
- Bu çalışmalar tam olarak ne zaman başladı?
- Bu çalışmalar 1999 yılında başladı. Zaten bizim bölüm de yeni bir
bölüm. Elemanlarımız yeni yetişiyor. Ben de 1999'da Almanya'dan buraya dönmüştüm.
- Almanya'da hangi üniversitede görevliydiniz?
- Ben Freiburg, bölüm başkanımız Prof. Dr. Sencer Şahin Köln üniversitelerindeniz.
Biz kitap için bu yayını hazırlarken bütün Likya'yı gezmek zorundaydık.
Ve biz doğudan başladık.
- Nereye göre doğudan başladınız?
- Yani, Antalya'da yaşadığımız için en yakın mesafe Doğu Likya
oluyordu. Yani Kumluca'dan bugünkü Olimpos'a, Antalya'ya kadar olan bölge.
Burasını tanımaya yöneldik ve orasının iyi araştırılmadığını gördük.
Bu çalışmalarımız sırasında da gerçekten müthiş şeyler bulduk.
Bu yaptığımız araştırmalarda örneğin Eski Likya'nın doğuyla sınırının
nereden geçtiğini ispatladık. Aşağıda Gelidonya Burnu vardır. Gelidonya
Burnu'yla Tahtalı Dağı arasındaki dağ kütlesi Likya'nın doğuya doğru
olan kültür sınırını çiziyor.
- Peki, bunu nasıl ispatladınız?
- Bu hatta birçok Likya tipi kaya mezarı var. Böylece Eski Likya'nın hem
kültürel hem de siyasi sınırını çizdik.
Bilmece gibi
- Şimdi, öteden beri Olimpos adıyla bildiğimiz antik Likya limanı gerçekten
Olimpos mu, yoksa Korikos mu?
- Biz Doğu Likya'da araziyi gezdik. Demin dediğim gibi kaya mezarlarını,
bir de kent bulduk. Bu, yörenin en eski kenti. Yeri de Erentepe adı verilen
bir tepede. Oraya biz gidinceye kadar hiçbir bilim adamı ayak basmamış. İki
yıl önce o yörede bir orman yangını olmuş. O orman yangını nedeniyle bu
kent ortaya çıkmış. Biz gittik, baktık. Erken döneme, 5., 4. yüzyıla ait
Likya lahitleri bulduk. Karşımızda koskoca bir kent duruyordu. Tabii o kenti
araştırmak da bizim görevimizdi. Sonra, burada bir de Korikos-Olimpos sorunu
vardı.
- O nasıl ortaya çıkmıştı?
- Çünkü, o sözünü ettiğim Stadiasmus anıtında demin de söylediğim
gibi yol güzergâhları veriliyordu. Eski adıyla Koridalla, yani bugünkü
Kumluca'dan yolu Gagay kentine, yani Mavi Kent'e vermiş. Gagay'ın Mavi Kent
olduğu yazıtlardan dolayı iyi biliniyor.
Stadiasmus Anıtı'ndaki yol güzergâhı Olimpos'a doğru değil de,
Korikos'a doğru. Yani, yukarıya, Antalya'ya doğru giderken... Buraya
kaynakların hepsini getirdim. Öyle güzel bir bilmece ki... Üstelik de
bilmecenin parçaları birbirine çok güzel uyuyor.
M.Ö. 43 yılında Stadiasmus Anıtı'na Korikos yazılmış. Olimpos hiç
verilmiyor.
- Bu garip değil mi?
- Tabii ki. Çok da şaşırtıcı. Çünkü Olimpos bu anıtın yapılışından
bir-iki kuşak önce Likya'nın altı büyük kentinden birisiydi. Nüfusunu da
10 bin civarında olarak düşünmeniz gerekiyor. Öyle bir kent muhteşem olmalı.
Surlarla çevrili, büyük bir kent yapısına sahip bir kent olması
gerekiyordu, Olimpos'un... Fakat Olimpos kenti Stadiasmus Anıtı'nda yer almıyordu.
Sadece Korikos vardı. Bu bizi çok şaşırttı. Böylece de biz, ''Bu Olimpos
nerede?'' diye aramaya başladık. Bir şey daha eklemek istiyorum. Stadiasmus
Anıtı Korikos'tan sonra Phaselis'i veriyor.
Böylece de biz Korikos'un Gagay, yani Mavi Kent'le Phaselis arasında
aranması gerektiğini çıkardık. Başka kaynaklara da baktık. Örneğin
elimizde eski coğrafyacıların çalışmaları vardı. Bunlardan birisi,
Gelidonya Burnu'nu saydıktan sonra Krambuza Adası'nın geldiğini belirtiyor.
Krambuza Adası Uluada...
Buna göre Uluada'dan sonra büyük bir Olimpos kenti ve kentle aynı adı taşıyan
büyük bir dağ var. Kentin de bu dağın üzerinde olması gerekiyor. Yine bu
kaynağa göre, Olimpos'tan sonra kıyı şeridi olan Korikos geliyor. Üstelik
de bunun bir kumsal olması gerekiyor ki bu kumsala gemiler çekilebilsin.
Korikos'tan sonra Phaselis'in, Phaselis'ten sonra da çok büyük, Zolima adlı
bir dağın geldiğini aynı kaynak belirtiyor.
- Yoksa bu Zolima Dağı Tahtalı Dağı mı?
- Evet. Öyle olması gerekiyor. Çünkü haritaya göre konumu hemen
Phaselis'in üzerinde. Dolayısıyla da Olimpos Dağı'nı Phaselis yakınlarında
aramak mantıklı değil.
Başka kaynaklar da bu Korikos kentini bir liman kenti, emporion olarak tanıtıyor.
Başka bir kaynak da Korikos'u Chimaira, yani Yanartaş'la eşleştiriyor.
''Orası Korikos Dağı'dır'' diyor. Böylece bir sürü bilgi topladık. Yani
Korikos bu civarda, bir liman kenti, kumsalı bulunmalı ve Yanartaş'la bir ilişkisi
olmalıydı.
- Bu bilgilerle Korikos'u nereye yerleştirebiliyoruz?
- Tüm bilim adamları kaynakları iyi değerlendirmemişler ve Korikos'u hep
Olimpos sandıkları için esas Korikos'u kuzeye, Phaselis'e doğru Atbükü
Koyu'na yerleştirmişler. Çünkü orada da küçük bir doğal liman var.
Ama baktık, orada hiçbir kalıntı yoktu. Üstelik de Korikos'u aramak için
o kadar kuzeye gitmeye hiç gerek yok. Bu Olimpos-Korikos meselesine gelince...
Bizim kanımızca Olimpos ve Korikos'un gerçek konumlarını ispatlayan Musa Dağı'nın
üzerinde başka bir antik kentin bulunması... Ama şimdiye kadar bu kent hiç
bilinmiyordu. Biz bu kente iki-üç kez gittik. Binalarına, ne kadar büyük
olduğuna baktık ve böylece yukarıdaki kentin, bu Olimpos adıyla tanınan aşağıdaki
kentten daha eski ve Helenistik dönem kenti ve büyük Likya kentinden birisi
olduğunu saptadık.
Korsanlar kralı Keniketis
- Bunları nasıl saptadınız?
- Mimarisinden, tam kent dokusundan... Şimdi size bu kentle ilgili ayrıntılı
bilgi vermek istiyorum. Burası çok ilginç bir kent.
Kentin üzerinde bulunduğu Musa Dağı bin metre yüksekliktedir.
Zirvesinden çevre çok güzel görünür. Bu zirvenin aslında askeri bir önemi
de var. Tüm Antalya, ya da Pamfilya Körfezi'ni kontrol edebiliyor. Gelidonya
Burnu'na kadar her yer görüş alanı içinde. Kumluca'ya doğru gemilerin
Gelidonya Burnu'dan geçişlerini görebiliyorsunuz. Dolayısıyla stratejik önemi
çok fazla olan bir yer.
Bu zirvenin altında bir platform var. Burası kent kurulması için çok
uygun bir yer. Bir taraftan Adrasan'a, bir taraftan da Tahtalı Dağı'na hâkim.
Yani Doğu Likya'dan bir saldırı durumunda hazırlıksız yakalanmanız mümkün
değil.
Bu kent orada, 14-15 hektarlık bir alana kurulmuş. Çevresinde Helenistik döneme
ait muhteşem surlar var. Kentin içine bir agora, çok güzel caddeler ve yüzlerce
de ev yapmışlar. Dolayısıyla da burasının çok büyük bir kent olduğu görülüyor.
- Peki, aşağıdaki, Olimpos adıyla bildiğimiz kente kıyasla büyüklüğü
ne kadar?
- Arazi açısından, tahminen beş kat daha büyük. Ben Phaselis'in de yüzölçümüne
baktım. Phaselis buranın en büyük ve en eski kentidir. Yukarıdaki kentin
arazisi Phaselis'in arazisinden biraz daha da büyük. Biz bütün bunları görünce
şu sonuca vardık: Mademki Olimpos kenti var ve kendisiyle aynı adı taşıyan
bir dağın üzerinde, büyük olasılıkla bu kent o kent.
Burada size ilginç bir tarih kesiti vermek istiyorum. M.Ö. 100 yılı
dolaylarında Romalılar Helenistik dönem krallarını yeniyorlar; onların güçlerini
yok ediyorlar. Bu nedenle Doğu Akdeniz'de bir güç boşluğu oluşuyor. Bu güç
boşluğunu da korsanlar dolduruyor. Bu korsanlar devletler kuruyorlar. Burada
çok önemli bir kral, Keniketis adında bir kişi. Kendisini korsanların kralı
olarak tanıtıyor.
- Peki, Roma İmparatorluğu bu korsanların böylesine başıboş kalmalarına
nasıl göz yumdu?
- Bir süre göz yumdu. Ama M.Ö. 75 yılında Roma İmparatorluğu aldığı
bir kararla bu korsanların saltanatına son vermek için harekete geçmiş. Ve
müthiş bir orduyu Doğu'ya göndermiş. Bu ordu Olimpos kentini fethetmiş.
Kral Keniketis de Roma'ya karşı kaybettiğini görünce intihar etmiş.
Bundan sonra bazı kaynaklarda görüyoruz ki korsanlarla işbirliği yapma
suçu işleyen Olimpos kenti Romalılar tarafından ağır biçimde cezalandırılmış.
Halkın büyük kısmı köleleştirilmiş. Kent yağmalanmış; ne varsa
Roma'ya götürülmüş. Arazileri de satılığa çıkarılmış. Böylece
yukarıdaki kent önemini kaybetmiş. Bizim Stadiasmus Anıtı iki kuşak sonra
o kenti artık anmıyor.
- Neden?
- Çünkü kent artık önemini yitirmiş de ondan. Ancak 150 yıl kadar
sonra aşağıda, kumsalda bir kentin Olimpos adını taşıdığını görüyoruz.
Bunları da yazıtlardan öğreniyoruz.
Olimpos ortaya çıktı
- Yani biri aşağıda liman kenti, birisi de dağın üzerinde olmak üzere
iki kent var ve ikisi de Olimpos öyle mi?
- Öyle. Ama bir de Korikos var. Kaynaklara baktığınızda hemen görüyorsunuz.
Dağın üzerindeki Olimpos. Çünkü Olimpos Dağı'nın üzerinde ve çok büyük
bir kent. Aşağıdaki liman kenti de Korikos olmalı. Üstelik çok önemli bir
liman kenti olduğu için sürekli birileri tarafından fethediliyor. Önce
Korikos olan, ama sonradan Olimpos ismini alan liman kentini gezince birtakım
şeyler görüyorsunuz. Kentin ortasından bir dere akıyor.
Derenin bir kuzey, bir de güney kısmı var. Kentin o kuzey kısmında
Helenistik döneme ait hiçbir kalıntı yok. Hepsi ya Roma, ya Bizans döneminden
kalma... Demek ki tepedeki büyük kent varken aşağıdaki liman kentinin
sadece güney bölümü kullanılıyordu.
- Yani kenti hangi dönemde kim işgal etmişse kendine göre kent üzerine
kent mi kurmuş?
- Aynen öyle. Kuzey kısmında Roma, güney kısmında Helenistik tabakayı
görüyorsunuz. Yani sonuç olarak, Korikos limanı küçük bir kentti, yukarıda
da büyük bir kent vardı. Bunun adı da Olimpos'tu. Bu kent Olimpos Dağı'nın
üzerinde oturuyordu.
- Demek ki Akdeniz Üniversitesi eskiçağ uzmanları ilk kez bu kenti ortaya
çıkardı...
- Evet. Biz, elimizdeki bir haritadan yola çıkarak Korikos'u ararken asıl
Olimpos'u bulmuş olduk.
- Peki bulunan yazıtlar Likçe mi, yoksa eski Yunanca ya da Latince mi?
- Ben size Likya'nın kültürel ve siyasi sınırlarından söz etmiştim,
demin. Yani, Gelidonya Burnu'ndan Tahtalı Dağı'na bir çizgi çizdiğimizde
doğusunun Likya olmadığını söylemiştim. Eski Likçe yazıtlar Likyalıların
yaşadığı bölgede bulunuyor. Eski Likçe M.Ö. 4. ve 5. yüzyıllarda kullanılmıştır.
Ondan sonra kullanılmadı. Çünkü Likyalılar da Grekleştiler; eski Yunanca
yazmaya başladılar. Zaten o dönem artık bütün Akdeniz eski Yunanca konuşuyor.
Bu nedenle de artık M.Ö. 300'den sonra eski Likçe yazıtlar bulunamıyor.
Fakat bu bölge hiçbir zaman tam olarak Likya olmamıştı. Asıl Likya dağların
arkasında. Tahtalı Dağı'nın doğusunda, Phaselis, Olimpos, Korikos olsun,
Doğu Şerit deniz yolculuğunda, ticarette çok önemli rol oynadığı için
de Likyalılardan çok Finikeliler ve Yunanlıların ilgisini çekmiş ve bunlar
tarafından kolonize edilmiştir. Doğu Şerit'e Likya dememek lazım. Çünkü
burası çok geç Roma döneminde Likya oluyor.
Cumhuriyet
|