reklam

16 Eylül 2002 Pazartesi
Ana Sayfa
>
Haberler

Olimpos kentini yeniden keşfetmek

Antalya'da Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü elemanları şimdiye kadar hiç bilinmeyen bir Likya antik kentini ortaya çıkardılar. Bölüm Başkanı Prof. Sencer Şahin'in önderliğinde çalışan eskiçağ uzmanları, buldukları Likya kentinin esas Olimpos kenti olduğunu saptadılar. Kıyıda Olimpos adıyla bilinen liman kentinin de Korikos olduğunu belirlediler. Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü öğretim üyeleri, 1999'dan beri sürdürdükleri bu çalışmaları ''Likya İncelemeleri'' adlı bir kitapta da yayımladılar. Bölüm elemanlarından Doç. Dr. Mustafa Adak'la, hâlâ Olimpos olarak anılan Korikos'ta bu çalışmalarla ilgili ayrıntılı bir söyleşi yaptım. Doç. Dr. Adak, bu çalışmalarda ve kitabın yayımlanmasında yörede tanınmış turizmci ve çevre koruma uzmanı

Ziya Şimşek'ten maddi-manevi her türlü desteği aldıklarını da sözlerine ekledi.
- Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü elemanları olarak siz şimdiye kadar hiç bilinmeyen bir Likya kentini ortaya çıkardınız. Bunun öyküsünü anlatır mısınız?

Adak - Evet. Patara kentinde 1994 yılında yapılan bir kazıda yol güzergâhlarını gösteren ve İmparator Claudius dönemine, yani M.Ö. 40'lı yıllara ait Stadiasmus adlı bir anıtın üzerindeki bir yazıt bulundu. Bu anıt harika bir şeydi.

- Nasıl?

- Tüm Likya kentleri arasındaki yol mesafelerini gösteriyordu. Böylece biz bu Likya yarımadasında 70 tane kent bulunduğunu öğrendik. Bu kentlerin arasındaki yol mesafelerini de böylece öğrenmiş olduk. Bu kentlerin aşağı yukarı 20 tanesi daha hiç bilinmiyordu. Yani bunları arazide bulmamız gerekiyordu. Biz böyle bir iş yaptık. Yıllardır tek tek bu kentleri geziyoruz ve bunların lokalizasyonunu yapıyoruz.

- Bu çalışmalar tam olarak ne zaman başladı?

- Bu çalışmalar 1999 yılında başladı. Zaten bizim bölüm de yeni bir bölüm. Elemanlarımız yeni yetişiyor. Ben de 1999'da Almanya'dan buraya dönmüştüm.

- Almanya'da hangi üniversitede görevliydiniz?

- Ben Freiburg, bölüm başkanımız Prof. Dr. Sencer Şahin Köln üniversitelerindeniz. Biz kitap için bu yayını hazırlarken bütün Likya'yı gezmek zorundaydık. Ve biz doğudan başladık.

- Nereye göre doğudan başladınız?

- Yani, Antalya'da yaşadığımız için en yakın mesafe Doğu Likya oluyordu. Yani Kumluca'dan bugünkü Olimpos'a, Antalya'ya kadar olan bölge. Burasını tanımaya yöneldik ve orasının iyi araştırılmadığını gördük. Bu çalışmalarımız sırasında da gerçekten müthiş şeyler bulduk.

Bu yaptığımız araştırmalarda örneğin Eski Likya'nın doğuyla sınırının nereden geçtiğini ispatladık. Aşağıda Gelidonya Burnu vardır. Gelidonya Burnu'yla Tahtalı Dağı arasındaki dağ kütlesi Likya'nın doğuya doğru olan kültür sınırını çiziyor.

- Peki, bunu nasıl ispatladınız?

- Bu hatta birçok Likya tipi kaya mezarı var. Böylece Eski Likya'nın hem kültürel hem de siyasi sınırını çizdik.

Bilmece gibi
- Şimdi, öteden beri Olimpos adıyla bildiğimiz antik Likya limanı gerçekten Olimpos mu, yoksa Korikos mu?

- Biz Doğu Likya'da araziyi gezdik. Demin dediğim gibi kaya mezarlarını, bir de kent bulduk. Bu, yörenin en eski kenti. Yeri de Erentepe adı verilen bir tepede. Oraya biz gidinceye kadar hiçbir bilim adamı ayak basmamış. İki yıl önce o yörede bir orman yangını olmuş. O orman yangını nedeniyle bu kent ortaya çıkmış. Biz gittik, baktık. Erken döneme, 5., 4. yüzyıla ait Likya lahitleri bulduk. Karşımızda koskoca bir kent duruyordu. Tabii o kenti araştırmak da bizim görevimizdi. Sonra, burada bir de Korikos-Olimpos sorunu vardı.

- O nasıl ortaya çıkmıştı?

- Çünkü, o sözünü ettiğim Stadiasmus anıtında demin de söylediğim gibi yol güzergâhları veriliyordu. Eski adıyla Koridalla, yani bugünkü Kumluca'dan yolu Gagay kentine, yani Mavi Kent'e vermiş. Gagay'ın Mavi Kent olduğu yazıtlardan dolayı iyi biliniyor.

Stadiasmus Anıtı'ndaki yol güzergâhı Olimpos'a doğru değil de, Korikos'a doğru. Yani, yukarıya, Antalya'ya doğru giderken... Buraya kaynakların hepsini getirdim. Öyle güzel bir bilmece ki... Üstelik de bilmecenin parçaları birbirine çok güzel uyuyor.

M.Ö. 43 yılında Stadiasmus Anıtı'na Korikos yazılmış. Olimpos hiç verilmiyor.
- Bu garip değil mi?

- Tabii ki. Çok da şaşırtıcı. Çünkü Olimpos bu anıtın yapılışından bir-iki kuşak önce Likya'nın altı büyük kentinden birisiydi. Nüfusunu da 10 bin civarında olarak düşünmeniz gerekiyor. Öyle bir kent muhteşem olmalı. Surlarla çevrili, büyük bir kent yapısına sahip bir kent olması gerekiyordu, Olimpos'un... Fakat Olimpos kenti Stadiasmus Anıtı'nda yer almıyordu. Sadece Korikos vardı. Bu bizi çok şaşırttı. Böylece de biz, ''Bu Olimpos nerede?'' diye aramaya başladık. Bir şey daha eklemek istiyorum. Stadiasmus Anıtı Korikos'tan sonra Phaselis'i veriyor.

Böylece de biz Korikos'un Gagay, yani Mavi Kent'le Phaselis arasında aranması gerektiğini çıkardık. Başka kaynaklara da baktık. Örneğin elimizde eski coğrafyacıların çalışmaları vardı. Bunlardan birisi, Gelidonya Burnu'nu saydıktan sonra Krambuza Adası'nın geldiğini belirtiyor. Krambuza Adası Uluada...

Buna göre Uluada'dan sonra büyük bir Olimpos kenti ve kentle aynı adı taşıyan büyük bir dağ var. Kentin de bu dağın üzerinde olması gerekiyor. Yine bu kaynağa göre, Olimpos'tan sonra kıyı şeridi olan Korikos geliyor. Üstelik de bunun bir kumsal olması gerekiyor ki bu kumsala gemiler çekilebilsin. Korikos'tan sonra Phaselis'in, Phaselis'ten sonra da çok büyük, Zolima adlı bir dağın geldiğini aynı kaynak belirtiyor.

- Yoksa bu Zolima Dağı Tahtalı Dağı mı?

- Evet. Öyle olması gerekiyor. Çünkü haritaya göre konumu hemen Phaselis'in üzerinde. Dolayısıyla da Olimpos Dağı'nı Phaselis yakınlarında aramak mantıklı değil.

Başka kaynaklar da bu Korikos kentini bir liman kenti, emporion olarak tanıtıyor. Başka bir kaynak da Korikos'u Chimaira, yani Yanartaş'la eşleştiriyor. ''Orası Korikos Dağı'dır'' diyor. Böylece bir sürü bilgi topladık. Yani Korikos bu civarda, bir liman kenti, kumsalı bulunmalı ve Yanartaş'la bir ilişkisi olmalıydı.

- Bu bilgilerle Korikos'u nereye yerleştirebiliyoruz?

- Tüm bilim adamları kaynakları iyi değerlendirmemişler ve Korikos'u hep Olimpos sandıkları için esas Korikos'u kuzeye, Phaselis'e doğru Atbükü Koyu'na yerleştirmişler. Çünkü orada da küçük bir doğal liman var.

Ama baktık, orada hiçbir kalıntı yoktu. Üstelik de Korikos'u aramak için o kadar kuzeye gitmeye hiç gerek yok. Bu Olimpos-Korikos meselesine gelince... Bizim kanımızca Olimpos ve Korikos'un gerçek konumlarını ispatlayan Musa Dağı'nın üzerinde başka bir antik kentin bulunması... Ama şimdiye kadar bu kent hiç bilinmiyordu. Biz bu kente iki-üç kez gittik. Binalarına, ne kadar büyük olduğuna baktık ve böylece yukarıdaki kentin, bu Olimpos adıyla tanınan aşağıdaki kentten daha eski ve Helenistik dönem kenti ve büyük Likya kentinden birisi olduğunu saptadık.

Korsanlar kralı Keniketis
- Bunları nasıl saptadınız?

- Mimarisinden, tam kent dokusundan... Şimdi size bu kentle ilgili ayrıntılı bilgi vermek istiyorum. Burası çok ilginç bir kent.

Kentin üzerinde bulunduğu Musa Dağı bin metre yüksekliktedir. Zirvesinden çevre çok güzel görünür. Bu zirvenin aslında askeri bir önemi de var. Tüm Antalya, ya da Pamfilya Körfezi'ni kontrol edebiliyor. Gelidonya Burnu'na kadar her yer görüş alanı içinde. Kumluca'ya doğru gemilerin Gelidonya Burnu'dan geçişlerini görebiliyorsunuz. Dolayısıyla stratejik önemi çok fazla olan bir yer.

Bu zirvenin altında bir platform var. Burası kent kurulması için çok uygun bir yer. Bir taraftan Adrasan'a, bir taraftan da Tahtalı Dağı'na hâkim. Yani Doğu Likya'dan bir saldırı durumunda hazırlıksız yakalanmanız mümkün değil.

Bu kent orada, 14-15 hektarlık bir alana kurulmuş. Çevresinde Helenistik döneme ait muhteşem surlar var. Kentin içine bir agora, çok güzel caddeler ve yüzlerce de ev yapmışlar. Dolayısıyla da burasının çok büyük bir kent olduğu görülüyor.

- Peki, aşağıdaki, Olimpos adıyla bildiğimiz kente kıyasla büyüklüğü ne kadar?

- Arazi açısından, tahminen beş kat daha büyük. Ben Phaselis'in de yüzölçümüne baktım. Phaselis buranın en büyük ve en eski kentidir. Yukarıdaki kentin arazisi Phaselis'in arazisinden biraz daha da büyük. Biz bütün bunları görünce şu sonuca vardık: Mademki Olimpos kenti var ve kendisiyle aynı adı taşıyan bir dağın üzerinde, büyük olasılıkla bu kent o kent.

Burada size ilginç bir tarih kesiti vermek istiyorum. M.Ö. 100 yılı dolaylarında Romalılar Helenistik dönem krallarını yeniyorlar; onların güçlerini yok ediyorlar. Bu nedenle Doğu Akdeniz'de bir güç boşluğu oluşuyor. Bu güç boşluğunu da korsanlar dolduruyor. Bu korsanlar devletler kuruyorlar. Burada çok önemli bir kral, Keniketis adında bir kişi. Kendisini korsanların kralı olarak tanıtıyor.

- Peki, Roma İmparatorluğu bu korsanların böylesine başıboş kalmalarına nasıl göz yumdu?

- Bir süre göz yumdu. Ama M.Ö. 75 yılında Roma İmparatorluğu aldığı bir kararla bu korsanların saltanatına son vermek için harekete geçmiş. Ve müthiş bir orduyu Doğu'ya göndermiş. Bu ordu Olimpos kentini fethetmiş. Kral Keniketis de Roma'ya karşı kaybettiğini görünce intihar etmiş.

Bundan sonra bazı kaynaklarda görüyoruz ki korsanlarla işbirliği yapma suçu işleyen Olimpos kenti Romalılar tarafından ağır biçimde cezalandırılmış. Halkın büyük kısmı köleleştirilmiş. Kent yağmalanmış; ne varsa Roma'ya götürülmüş. Arazileri de satılığa çıkarılmış. Böylece yukarıdaki kent önemini kaybetmiş. Bizim Stadiasmus Anıtı iki kuşak sonra o kenti artık anmıyor.

- Neden?

- Çünkü kent artık önemini yitirmiş de ondan. Ancak 150 yıl kadar sonra aşağıda, kumsalda bir kentin Olimpos adını taşıdığını görüyoruz. Bunları da yazıtlardan öğreniyoruz.

Olimpos ortaya çıktı

- Yani biri aşağıda liman kenti, birisi de dağın üzerinde olmak üzere iki kent var ve ikisi de Olimpos öyle mi?

- Öyle. Ama bir de Korikos var. Kaynaklara baktığınızda hemen görüyorsunuz. Dağın üzerindeki Olimpos. Çünkü Olimpos Dağı'nın üzerinde ve çok büyük bir kent. Aşağıdaki liman kenti de Korikos olmalı. Üstelik çok önemli bir liman kenti olduğu için sürekli birileri tarafından fethediliyor. Önce Korikos olan, ama sonradan Olimpos ismini alan liman kentini gezince birtakım şeyler görüyorsunuz. Kentin ortasından bir dere akıyor.

Derenin bir kuzey, bir de güney kısmı var. Kentin o kuzey kısmında Helenistik döneme ait hiçbir kalıntı yok. Hepsi ya Roma, ya Bizans döneminden kalma... Demek ki tepedeki büyük kent varken aşağıdaki liman kentinin sadece güney bölümü kullanılıyordu.

- Yani kenti hangi dönemde kim işgal etmişse kendine göre kent üzerine kent mi kurmuş?

- Aynen öyle. Kuzey kısmında Roma, güney kısmında Helenistik tabakayı görüyorsunuz. Yani sonuç olarak, Korikos limanı küçük bir kentti, yukarıda da büyük bir kent vardı. Bunun adı da Olimpos'tu. Bu kent Olimpos Dağı'nın üzerinde oturuyordu.

- Demek ki Akdeniz Üniversitesi eskiçağ uzmanları ilk kez bu kenti ortaya çıkardı...

- Evet. Biz, elimizdeki bir haritadan yola çıkarak Korikos'u ararken asıl Olimpos'u bulmuş olduk.

- Peki bulunan yazıtlar Likçe mi, yoksa eski Yunanca ya da Latince mi?

- Ben size Likya'nın kültürel ve siyasi sınırlarından söz etmiştim, demin. Yani, Gelidonya Burnu'ndan Tahtalı Dağı'na bir çizgi çizdiğimizde doğusunun Likya olmadığını söylemiştim. Eski Likçe yazıtlar Likyalıların yaşadığı bölgede bulunuyor. Eski Likçe M.Ö. 4. ve 5. yüzyıllarda kullanılmıştır. Ondan sonra kullanılmadı. Çünkü Likyalılar da Grekleştiler; eski Yunanca yazmaya başladılar. Zaten o dönem artık bütün Akdeniz eski Yunanca konuşuyor.

Bu nedenle de artık M.Ö. 300'den sonra eski Likçe yazıtlar bulunamıyor. Fakat bu bölge hiçbir zaman tam olarak Likya olmamıştı. Asıl Likya dağların arkasında. Tahtalı Dağı'nın doğusunda, Phaselis, Olimpos, Korikos olsun, Doğu Şerit deniz yolculuğunda, ticarette çok önemli rol oynadığı için de Likyalılardan çok Finikeliler ve Yunanlıların ilgisini çekmiş ve bunlar tarafından kolonize edilmiştir. Doğu Şerit'e Likya dememek lazım. Çünkü burası çok geç Roma döneminde Likya oluyor.
Cumhuriyet

 

Eylül 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30
diğer aylar için tıklayın

Mimarlık Ofislerinin Değişen ve Değişmeyen Yüzü' nü tartışıyoruz.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 24 Eylül'de Deneme Bilim Merkezi' nde davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Atilla Yücel
Konuşmacılar: Cem İlhan,
Murat Tabanlıoğlu, Gökhan Avcıoğlu, Doğan Tekeli, Mehmet Konuralp


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz