Amasya dünya şehri
olma yolunda
Çok değil altı yıl
öncesinde Amasya yok olmak üzereydi. Tarihi kent merkezinde, Yeşilırmak kıyısında
inci gibi parlayan eski konaklar çökmeye başlamış; medreseler, camiler,
hamamlar, arastalar harabeye dönmüştü.
'Amasya elmasıyım yemişlerin hasıyım' tekerlemesiyle hafızalarımıza
kazınan meşhur misket elması da yerini birer ikişer golden elmasına bırakmaya
başlamıştı. Şehrin ortasında binlerce yıldır zümrüt renginde akıp
giden Yeşilırmak bile küsmüş, renk değiştirmişti. Ama Amasya'nın başına
gökten üç elma düştü: Valilik, belediye ve vakıf. Ve bakın neler oldu?
Aslında olan biteni mucize diye tanımlamak yanlış.Çünkü, bugünkü değişimin
gerisinde yediden yetmişe tüm Amasyalıların emeği var.
Yıllarca gözlerinin önünde kaybolup giden tarihleri karşısında Amasyalılar
‘‘devletimiz müdahele etsin, büyüklerimiz halletsin’’ diye kayıtsız
kalmıştı. Ama ne devlet müdahele etmiş, ne de büyüklerimiz kılını kıpırdatmıştı.
Sonunda 1996'nın baharında bir gün Madenüs Köprüsü'nün yanındaki kentin
en kıymetli yalılarından biri sahibi tarafından yerle bir edilip yerine
beton bir apartman dikilince bardak taştı.
İlk adımı binanın sahibi hakkında suç duyurusunda bulunan mimar Ali
Kamil Yalçın attı. Tarihi evlerin korunması için yıllardır dil döken Yalçın
bir de kampanya başlattı. Yalı Boyu evlerinin kendi eliyle çizdiği büyük
boy bir örneğini köprünün üstüne astı, altına renkli kalemler koydu ve
‘‘Böyle bir beton canavar mı istiyorsunuz, yoksa uygarlığın, zarafetin
ve estetiğin hakim olduğu eski Amasya evlerini mi? Yukarıda gördüğünüz
ev silüetlerini istediğiniz renge boyayarak nasıl bir Amasya istediğinizi gösterin’’
diye bir çağrı yaptı. Yüzlerce Amasyalı evleri rengarenk boyayarak bu
sessiz eyleme katıldı. Gazeteci Savaş Tutak, mimar Yalçın'ın itirazını tüm
ülkeye duyurdu.
Vali öncülük etti
Amasya'nın makus talihini yenecek vali Kemal Nehrozoğlu şehre tam da o günlerde
tayin oldu. Halen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olan Nehrozoğlu,
yetkileri harekete geçirdi ve binayı mühürletti. Amasyalıların mücadelesini
duyan Çekül Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, İstanbul Mimarlar Odası
Başkanı Oktay Ekinci, Galata Grubu mensubu mimarlar kente gelip destek verdi.
Tokyo Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ve İTÜ'den bir grup mimar bir yıl
boyunca Amasya'da kalıp Yalı Boyu'nun projesini çıkardı. Vali Nehrozoğlu,
dağınık çalışan gönüllüleri de bir çatı altında topladı. Aralarında
Vali, Belediye Başkanı gibi resmi kurumların, Ahmet İyimaya, Savaş Tutak,
Hasan Varış, Ali Kamil Yalçın, Yusuf Ziya Subaşı, Cumhur Özlü, İhsan
Maden, Doğan Köse, Yılmaz Seven gibi isimlerin yer aldığı Amasya Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Eğitim Vakfı (AKTAV) böylece kurulmuş
oldu. Yıkılmaya yüz tutmuş medreseler, camiler, konaklar restore edildi.
1999'da görevini tamamlayarak ayrılan Vali Nehrozoğlu'nun yerine Hüseyin
Poroy atandı. Poroy, göreve başladığı ilk gün Vakıf yönetimini
toplayarak tavrını açıkladı; ‘‘Devlette ve hizmette devamlılık esastır,
kaldığımız yerden devam ediyoruz.’’ Bu sırada yerel seçimler yapılmış
MHP'li Hüseyin Baş Belediye Başkanı olmuştu. Onun ilk sözü de ‘‘Ben bütün
Amasyalıların başkanıyım ve Amasya Projesi'nin sıradan bir neferiyim’’
oldu.
Ay tutulması turizmi
AKTAV üyeleri neredeyse gün aşırı toplanıp yeni projeler yapmaya başladı.
11 Ağustos 1999'da geçen yüzyılın son güneş tutulması yaşanacaktı.
Amasya güneş tutulmasının en iyi izlendiği yerlerin başında geliyordu. Bu
yüzden değişik ülkelerden yüzlerce bilim adamı Amasya'da rezervasyon yaptırmaya
başladı. San Francisco'daki ünlü ‘‘Exploratorium Müzesi’’nden 11 kişilik
uzman ekip de Amasya'ya gelecek ve güneş tutulmasını uydu aracılığıyla bütün
dünyaya naklen yayınlayacaktı. Dünyanın belli başlı ajansları ve tv
kanalları da o gün Amasya'da olacaktı.
AKTAV'ın da tüm dünyaya bir sürprizi vardı: Güneş tutulmasına yakın
dakikalarda 98 kişilik Viyana Senfoni Orkestrası, Gustav Holst'un ünlü yapıtı
‘‘Gezegenler Süiti'ni seslendirecekti! Orkestra daveti kabul etmişti ama
bir sorun vardı. Orkestra elemanları hiç bilmedikleri Amasya'da toplu halde
kalmak istiyordu. Lakin Amasya'da bu kadar kişiyi bir arada barındıracak
tesis yoktu. Entellektüel kişiliği yanında pratik zekasıyla da ünlü Vali
Hüseyin Poroy, soruna hızlı ve ilginç bir çözüm buldu. Devlet Demir
Yolları Genel Müdürlüğü'yle görüşüp, Türkiye'nin en lüks yataklı
vagonlarını istedi. 15 gün içinde yataklı vagon katarı Amasya garına otel
olarak temel atmıştı. Orkestra elemanları hayatlarında gördükleri en
ilginç otelde mutlu iki gün geçirdiler.
Güneş tutulması bitti, kente gelen 15 bin yabancı turist gitti ama
Amasyalılar yollarına devam etti. Mimar Ali Kamil Yalçın, daha önce satın
almış olduğu konağı restore etti. Orada yaşamayı düşünüyordu ama
Vali, Belediye Başkanı ve vakıftaki arkadaşlarının isteği üzerine
pansiyon olarak işletmeye açtı. Yalı Boyu'ndaki evlerin büyük bir bölümü
restore edilerek pansiyon, konut, otel, restorana dönüştürüldü. Dünyanın
en eski akıl hastanelerinden biri olan Amasya Bimarhanesi belediye tarafından
restore edildi ve konservatuar olarak hizmet vermeye başladı.
Herşey iyi güzeldi ama Yalı Boyu'nda aralarda kalan ve çürük bir diş
gibi sırıtan yeni apartmanlar ne olacaktı? Belediye Başkanı Hüseyin Baş'ın
cevabı var. ‘‘AB ile ortaklaşa bir proje hazırlıyoruz. AB'den destek alınırsa
bu apartmanları yıkıp yerine eski fotoğraflardaki yalıları, eski mimari
teknikle yeniden yapacağız. Eski fotoğraflara bakılarak binaların rolöve,
restorasyon ve restütisyon projeleri çizildi bile.‘‘
Amasya hakkında ayrıntılı bilgi almak için www.amasya.gov.tr
ve www.amasya-bld.gov.tr'ye
başvurabilirsiniz.
Amasya yemekleri Neriman Hanım'ın elinden
Lokantanın adı ‘‘Cafe'm’’ ama adına bakıp karar vermeyin, yanılırsınız.
Adı modern ama binbir çeşit geleneksel tadı bünyesinde barındırıyor.
Lokantanın sahibi Neriman Kaynar (52), mönüde yer alan keşkek, bakla dolması,
cevizli ve haşhaşlı gözleme, Amasya çöreği, toyga çorbası, yeşil fasülye
kavurması ve sakala çalan çorbası gibi yemeklerin tümünü kendisi yapıyor.
Bu işe Başkan Hüseyin Baş'ın önerisiyle başlamış. ‘‘Yemeği bitirip
de ayrılırken insanların yüzleri gülüyor, bir gelen mutlaka bir daha
geliyor’’ diyor Neriman Hanım.
Evliya Çelebi Projesi
Evliya Çelebi de Amasya yolculuğundan çok etkilenmiş şehrin lezzetlerini
ballandıra ballandıra yazmış. Başkan Hüseyin Baş'ın yeni projesinin adı
bu yüzden ‘‘Evliya Çelebi.’’ Amacı, daha çok para kazandırdığı için
misket elması ağaçlarını söküp yerine golden dikmeye başlayan köylüleri
yeniden misket yetiştirmeye teşvik etmek. Vali'yle birlikte Tarım İl Müdürlüğü'nü
harekete geçirerek köylüye misket elması fidanları dağıtıyorlar. Üç kuşaktır
elmacılık yapan Duman ailesi de bu projesinin başını çekiyor. Hamdi Duman
(72), oğlu Ethem (40) ve torunu Hazer (21) tüm arazilerine misket elması
dikiyorlar. Evliya Çelebi Projesi'nin ikinci ayağı ise şarap. Bölgedeki üzüm
bağları,gittikçe azalıyor. Bölgeye has üzüm türleri yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya. Başkan Hüseyin Baş, kentteki tarihi şaraphane
binasını restore ettirmeyi ve böylece şarapçılığın temelini atmayı
hedefliyor: ‘‘Merak etmeyin, birkaç sene sonra geldiğinizde Evliya Çelebi'nin
yüzyıllar öncesi anlattığı lezzetleri yeniden bulacaksınız.’’
Vali Hüseyin Poroy
Yeşilırmak zümrüt gibi akacak
Bu değerlerin korunup güncel yaşama adapte edilmesi ve herkesin hizmetine
sunulması için sadece devlet kaynaklarına dayanmak da çözüm değil. Yöresel,
ulusal ve uluslararası tüm kaynaklar zorlanmalı. Bizler bu kentlerin
sakinleriyiz ancak onların tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleri sadece
yerel ya da ulusal değil aynı zamanda evrenseldir de... Bu açıdan bakıldığında
Amasya'nın bir ‘‘Dünya Kültür Mirası’’ olduğu açıkça görülmekte.
Bu yüzden bir an önce ilimizin Unesco tarafından ‘‘Dünya Kültür Mirası’’
listesine alınmasını bekliyoruz. Ayrıca Projede aksama olmazsa Yeşilırmak
eski zamanlarda olduğu gibi zümrüt renginde akacak. Türkiye'nin yaklaşık yüzde
5'ini kapsayan Yeşilırmak Havzası'nda Samsun, Çorum, Yozgat illerinin büyükçe
bir bölümü; Gümüşhane, Giresun, Erzincan, Sivas ve Ordu illerinin bazı bölümleri
yer alıyor. İki sene önce bu illerin valileriyle ortak kararlar aldık ve
harekete geçtik. Yeşilırmak'ı eski rengine hep birlikte kavuşturacağız.
Hürriyet
|