Irkçılığa karşı
'Kreuzberg'
Berlin'de 1980'lerde gerçekleştirilen ''Kreuzberg Semti Yenileme ve Yaşatma
Projesi''ndeki ''katılımcı planlama ve karar süreçlerine'' ortak olan Türk
sakinler, demokrasi ve kentlilik kültürünü seçim sandığına da taşıyarak
''Sosyal Demokrat-Yeşiller'' galibiyetinde oylarıyla pay sahibi oldular...
''İlk geldiğim güzel şehir, / Seni yaşıyorum Berlin. / Acı tatlı anılarda,
/ Dolup taşıyorum Berlin...''
22 Eylül 2002 günü yapılan Almanya seçimlerinin ''Sosyal Demokrat-Yeşiller''
ortaklığının galibiyetiyle sonuçlanmasında belirleyici kent olan
''Berlin'' için türküleşmiş bu dizeler Âşık Şahturna 'ya ait.
Almanya 'daki neredeyse ''40 yıla'' ulaşan misafirliğimizin artık ''ortak
sevdalarla'' birleşmiş bir ''ev sahipliği ve hemşeriliğe'' dönüştüğü
de Ali Osman Öztürk 'ün derlediği ''Alamanya Türküleri'' nde (Kültür
Bakanlığı yayını) şu sözlerle şiirleşiyor:
''Nerden geldim Berlin'e /Gönül verdim birine. / Keşke sevmez olaydım,
/ Düştüm âlem diline...''
İşte böylesine duygularla kucaklaştığımız Berlin'deki yine son seçimlerde
etkili olan ''çevreci ve toplumcu'' oyların yoğunlaştığı bölge ise
''Kreuzberg'' ...
Şimdi bu ezgileri yaratanlar, Kreuzberg'in yıllanmış sakinleri olmakla
elde ettikleri ''seçmen haklarını'' da Almanya'daki azınlık düşmanlarının
ve ırkçı-milliyetçi kesimlerin ''iktidara gelmemesini'' sağlayan oylarıyla
kullandılar...
Böylece yakın geçmişe kadar faşizmin ve Doğu-Batı ayrışmasının
sosyal ve kültürel tahribatı altında bunalan Berlin'in, ilerleyen yıllarda
ülkedeki ''demokrasi ve insan hakları" kültürünü geliştirmeye olan
siyasal önderliğine de önemli bir katkıda bulunmuş oldular...
'Kentlilik bilinci'nin kaynağı
Kreuzberg'de yaşayan Türklerdeki böylesi bir ''bilincin'' , sadece yeni Alman
ırkçılığına (neofaşizme) karşı kimlik savunmasını da içeren bir ''azınlık
tepkisinden'' kaynaklandığını söylemek, gerçekçi değil...
Çünkü Almanya'nın diğer kentlerinde de ''yabancı düşmanlığı'' almış
başını gidiyor... Nitekim birçok bölgede Türklerin siyasal tercihlerini
etkileyen ''gerici ve dinci akımlar'' da zaten bu düşmanlığa karşı
''milli ve maneviyatçı dayanışma'' söylemiyle taraftar kazanıyorlar...
İşte bu akımların ''Kreuzberg'li Türkler'' arasında güçlü destek
bulamıyor olmalarının ise önemli bir nedeni var...
O da, bu semtin yakın tarihinde gerçekleştirilen ve yöre sakinlerinde
''ortak yaşama kültürünün'' güçlenmesine de öncelik veren, çok özel ve
örnek bir ''kentsel yeniden yapılanma projesi'' nin, aynı zamanda kalıcı
bir ''demokrasi ve toplumsal birliktelik bilincini'' Türkler arasında da yaygınlaştırmış
olması...
Türkiye'nin ''12 Eylül karanlığını'' yaşadığı 1980'li yıllarda,
Kreuzberg'de uygulanan ''Koruyucu Kent Yenilemesi Projesi'' , özellikle ''katılımcı''
karar süreçlerine bu semtteki Almanlarla birlikte yoğun Türk nüfusun
temsilcilerini de ''ortak'' etmişti...
Doğu-Batı Berlin parçalanmasının tam sınırında, düzensiz ve özensiz
kentleşmeyle bir çöküntü bölgesine dönüşen semtin eski konutları ve yıpranmış
kentsel mekânları, mimarlar, şehirciler, mühendisler ve yapımcı firmalarla
yerel yönetim temsilcileriyle birlikte ''mahalle sakinleri'' nin de katıldıkları
''semt kurullarının'' kararları ve denetiminde projelendirilip kısa sürede
sağlıklılaştırılarak yeniden aynı sakinlerin kullanımlarına verilmişti...
1983-1987 yıllarında, işte böylesine bir ''demokratik dayanışma'' ortamında
gerçekleştirilen kentsel yenileme kampanyası, sürece katılan herkes gibi Türkler
üzerinde de farklı ve güçlü bir ''kentli kimliği'' nin gelişmesinde pay
sahibi oldu... Kreuzberg'in mahalle sorunlarıyla, hatta altyapı, şehircilik,
sosyal ve kültürel yaşam konularıyla artık bir ''hemşeri'' bilinci içinde
ilgilendikleri gibi, bunlara sahip çıkarak belediye meclislerine de yine
''Kreuzberg'li üyeler'' olarak seçildiler, komisyonlarda görevler üstlendiler...
Şimdi de son seçimlerde yine aynı tutumda birleşerek Berlin'in ''ırkçılığı
ve ayrımcılığı dışlayan siyasal etkinliğine'' oylarıyla destek
verdiler...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|