25 ton akaryakıt Boğaz’ı
kirletirken yetkililer seyretti
İstanbul
Boğazı’ndan geçen bir geminin yaptığı kaza sonucu denize dökülen 25
ton akaryakıtı durdurmak için hiçbir önlem alınmadı. Boğaz’da yetkisi
olan 14 kurum olaya sessiz kaldı. Akaryakıt, büyük bir kirliliğe yol açtı.
İstanbul Boğazı’ndan geçen Malta bayraklı bir gemi, önceki akşam
kaza yapmasına rağmen rotasına devam etti ve 25 ton akaryakıt Boğaz'a döküldü.
Yetkililer ise hiçbir önlem almadı. Deniz Trafik Daire Başkanlığı’nın
sızıntıdan haberi olmadı; Büyükşehir Belediyesi olay mesai bitiminde gerçekleştiği
için müdahale edemedi; İl Çevre Müdürlüğü geminin sigorta işlemleriyle
uğraşmayı yeğledi; Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ise akaryakıtın
yayılmasına karşı önlem almamalarının sebebini Liman Başkanlığı’nın
kendilerini davet etmemesine bağladı.
Zincirleme ihmal sonucu dünyanın gözbebeği Boğaz’a yayılan akaryakıt,
büyük bir çevre kirliliğine yol açtı. Denizcilik Vakfı Başkanı Prof.
Dr. Bayram Öztürk; Boğazlar’da 14 ayrı devlet kurumunun yetkilerinin
bulunduğunu belirterek yaşanan olayın bir kaza karşısında bu kurumların
ne kadar hazırlıksız olduğunu gösterdiğini ifade etti. Romanya’nın Köstence
Limanı'ndan, İtalya’ya üre taşıyan Malta bayraklı Gotia gemisi önceki
akşam 19.30’ civarında Emirgan İskesi’ne çarptı. Geminin servis yakıt
tankı delinerek 25 ton akaryakıt Boğaz’a akmaya başladı.
Kazayı gören bir şehir hatları vapuru olayı ihbar etti. Kaza yapan gemi
bir romörkörle Ahırkapı açıklarına çekildi. Bu arada akaryakıt sızıntısına
müdahale edilerek etrafı bariyerlerle çevrilmesi gerekirken bu yapılamadı.
Boğaz'daki akıntıyla hızla Marmara Denizi'ne doğru akmaya başlayan akaryakıtın
önünü lodos rüzgarı kesince Boğaz sularında zift tabakası oluştu. Birçok
tekne zifte bulandı.
İstanbul’da konuyla ilgili en yetkili kişi olan Denizcilik Müsteşarlığı
İstanbul Bölge Müdürü Ruhan Çakıroğlu, Zaman’ın görüşme talebini,
Deniz Trafik Düzen Başkanı Hüseyin Ertan’a yönlendirdi. Ertan, Gotia
gemisinde bir yarık olduğunun teyit edilemediğini ifade ederek şunları söyledi:
“Gemide bir yarık olduğunu bana vurguladılar. Denize de bir akaryakıt sızıntısı
olmuş onu da doğrulayamadık. Bunun idari soruşturmasını liman başkanı yürütüyor.
Kendisi daha detaylı bilgi verebilir.”
Liman Başkanı Muhammet Erdoğan’a ise tüm aramalara rağmen ulaşılamadı.
Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdür Yardımcısı
Mustafa Böke, kaza yapan gemiyi Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne (TDİ)
bağlı bir römorkör çektiği için müdahil olmadıklarını ifade etti. Böke,
“Liman otoritesi bizi davet etmedi. Bu sebeple çevre kirliliğini önleyici
bir çalışmamız olmadı.” dedi. Kazadan sonra ceza kesme yetkisine sahip
olan İstanbul İl Çevre Müdürü Yavuz Çengel, geminin sigorta kulübüyle
yaptıkları görüşmelerden sonra müdahale edeceklerini ifade etti. Çengel;
“Bir kazayla ilgili ilk defa hukuki süreç başlatıyoruz. Gemiyle ilgili işlemler
bitti. Sigortasıyla görüşmeler sürüyor. Seferden men edilmesini isteyeceğiz.
Sigorta kulübüyle konuyu görüşmeye çalışıyoruz. Tespitleri yapıldı. Büyükşehir
bariyer çekme işlemini durdurdu. Arkadaşlar, sigortayla görüşerek gerekli
belgeleri düzenledikten sonra müdahale edecekler.” şeklinde konuştu.
Adının açıklanmasını isteyemeyen bir Büyükşehir Belediyesi yetkilisi
ise kazanın olduğu saatte çalışmadıklarını; bariyer döşemek için olay
yerine ancak sabah gittiğini dile getirdi. Yetkili şunları aktardı: “Biz
sabah gittiğimizde denize dökülen akaryakıt çoktan yayılmıştı. Ama
lodos önünü kestiği için Galatasaray Adası civarında toplanan akaryakıt
yatları, kodraları berbat etti. Bariyerleme için akaryakıtın bir yerde sıkışması
gerekiyor. 08.00–17.00 arası çalıştığımız için sabah olaydan
haberimiz oldu. Kazanın üzerinden fazla bir zaman geçmeden müdahale
edebilseydik kirlilik bu kadar büyümezdi. Bu gibi durumlarda acil müdahale
timleri hazır olmalı.”
Aynı yetkili, kurumlar arasında rekabet olduğunu dile getirerek, “TDİ,
Liman Başkanlığı’nın kendi kurumudur. Kıyı Emniyeti’ne çektirseydi
para ödeyecekti. Bu nedenle böyle bir yola gidilmiş olabilir. Kurumlar arası
rekabet yaşanıyor.” dedi. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı
Prof. Dr. Bayram Öztürk, Boğazlar’da 14 ayrı devlet kurumunun bulunduğunu
belirterek yaşanan olayın bir kaza karşısında kurumların ne kadar hazırlıksız
olduğunu gösterdiğini ifade etti. Öztürk şunları söyledi: “Kirliliğin
Boğaz ve Marmara’da deniz canlıları ve doğal hayat üzerindeki etkilerini
anlatmaya gerek yok. Büyükşehir Belediyesi ve Denizcilik Müsteşarlığı’nın
da takip yapmadığını gözledik. Marmara Denizi gibi bir iç denizin hoyratça
kullanılması ayıptır. Bu iş memur ve bürokrat zihniyetiyle hallolmuyor. Düzenleyici
bir kanun olmalı. ‘Marmara Acil Eylem Planı’nın da bir an önce
Meclis’ten geçmesi gerekiyor.”
Zaman
|