Penguen feda olsun
Yaya
sergisini düzenleyen Kolektif ekibi, bu çapta alternatif bir sanat etkinliğinin
nasıl yapılabildiğini anlatıyor: Penguenlerimiz çalındı, işlerin üzerine
grafitiler yapıldı ama olsun, imkânsızı gerçekleştirdik.
Fulya Erdemci bu projeyi bize (Kolektif) getirdiği gün çok heyecanlandık.
Bir taşla birkaç kuş vurabilecektik. Her şeyden önce sanatı sokağa çıkarabilecektik,
steril galeri ortamlarından sıkılmıştık zaten. Gelen geçen herkes görecekti,
hakkında sohbet edecekti ve böylece sergiyi/sanatı günlük yaşamının bir
parçası haline getirebilecekti.
Ne var ki herkes projenin çapı, ve ekonomik kriz dolayısıyla imkânsız
olacağını söylüyordu. Biz tahayyül edilmesi zor olanı hayata geçirmek için
kolları sıvadık.
'Dalga mı geçiyorsunuz?'
Her şeyden önce projeyi anlatmamız gereken insanlara, henüz hiç yapılmamış
bu tür bir projenin detaylarını, görselliğini, nedenini, niçinini
anlatmakta epey zorlandık. İlk yaptığımız sponsorluk görüşmelerinden
bir tanesinde konuştuğumuz bir genel müdür, biz daha projenin kapsamını
anlatırken "Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?" diye sordu. 15
dakika içinde bürosunu terk etmek durumunda kaldık!
Bir de, sokakta olmak demek, mahalle sakinlerinden karakola, müftülükten
mağazalara, parktaki adamdan belediyeye, kısaca herkese karşı bir sorumluluk
taşımak anlamına geliyordu. Bu proje kapsamında 200'e yakın izin alındı;
bunların yaklaşık 70'i resmi izinlerdi. İlk önce hayal edebilmelerini,
sonra bize güvenmelerini, daha sonra da izin vermelerini ve desteklemelerini
bekliyorduk insanlardan.
Sergi kurulduktan sonra ise, onun yaşayan, ama özellikle de kamusal alanda
yer aldığı için sık sık hastalanabilen bir organizma olduğunu fark ettik.
Hava koşulları, kent koşulları, insan halleri derken her gün serginin yeni
bir noktasında tamir, temizlik ya da yeni ayarlamalar yaparken bulduk
kendimizi. 'Penguenlerimiz' her gün azaldılar, Demet Yoruç'un billboard'larından
oldukça yaratıcı olabilen grafittileri temizlemek durumunda kaldık. Yaya
Sergileri'nin ikincisi için öngörmemiz gereken 'interaktivite' durumundan da
haberdar olmuş olduk böylece.
Ataman için özel izin
Özel olarak, bizi endişelendiren birkaç iş vardı ayrıca. Kutluğ Ataman'ın
'Ruhuma Asla' isimli çalışmasının ilk seyrettiğimiz akşam serginin çok
önemli bir parçasını oluşturacağına karar verdik. Daha sonra ise, Türkiye'de
bu işi göstermek konusunda endişe duyduk. Sponsorlarımız, proje ortaklarımız
vardı, ki onlar bizim kadar takdir etmeyebilirlerdi bu işi ve Ceyhan Fırat'ın
'bu dünya' anlatımını. Mustafa Sarıgül ile bu konuda özel olarak yaptığımız
bir toplantıdan sonra, kendisinin de bu çalışmanın gösterilmesi konusunda
duyduğu heyecan sayesinde gösterimini rahatça gerçekleştirebildik.
İnsanları inandırmakta güçlük çektiğimiz bir projeyi gerçekleştirdik.
Açılışta Nişantaşı sokaklarında her kesimden 5 bin kadar insanın bir
araya gelip, eğlendiklerini görmek bizim için rüya gibiydi... Kolektif
ekibinin hiç bitmeyen enerjisi, sponsorluk ağındaki ilişkiler, belediye ve
üniversitelerin tutumu alternatif sanat etkinliklerine yönelik nasıl bir ilgi
ve destek olduğunu gösterdi. Bizi en çok sevindiren diğer bir konu da, kente
birkaç sanat eserini bırakabilecek olmak. Emir Uras'ın Abdi İpekçi Caddesi
için yapmış olduğu banklar, Önder Büyükerman'ın Teşvikiye Camii'nin yanına
yerleştirdiği kuş evleri ve Mürüvvet Türkyılmaz'ın Milli Reasürans
Pasajı'nın arkasında duran 'Kumbara' adlı işinin kalıcı olabilmesi için
Şişli Belediyesi ile görüşmelerimiz devam ediyor. Özellikle sivil
inisiyatifin de desteğiyle bu işlerin Nişantaşı'nda kalması hem bizleri,
hem de umarız Nişantaşı sakinlerini mutlu edecek.
Memleket halleri
Aziz ve Derin Sarıyer İTÜ Maçka binasının önündeki ağaçları
giydirirken yanlarına yaklaşan bir polis memuru ne yaptıklarını sormuş. 'Ağaçları
giydiriyoruz' demişler, 'sanat bu'. Polis memuru durmuş, bakmış ve "İyi
hoş da, keşke kırmızı yapmasaydınız, ben şimdi bunu amirlerime nasıl açıklarım?"
Serginin açılışıyla Maçka Oteli'nin yıkım çalışmaları aynı
tarihlere tesadüf etti. Günlerden bir gün, Kolektif ofisi sergiyi seven ve
takip eden bir devlet yetkilisi tarafından arandı: "Peki ya Maçka
Oteli'ndeki işiniz?
Onun anlamı nedir?"
Canan Tolon'un 'Kendi Düşen Ağlamaz' şablonları yağmurun etkisiyle
silinmişlerdi. İkinci hafta, sergi asistanları yolları tekrar döşemeye çıktıklarında,
bu işin o kadar da kolay olmadığını fark ettiler. Birinci deneme, ikinci
deneme derken, karakolun önünde beklemekte olan memur onlara doğru yaklaştı:
"İlk yaptıklarında üç saat boyunca seyrettim onları, ben yapayım,
siz öğrenin" diyerek profesyonel bir şekilde yerleri boyadı.
Kutluğ Ataman'ın işini gösterebilmek için tüm düzenlemeler yapılmış,
Teşvikiye Cami'nin arkasında harika bir mekân bulunmuş ve ekranlardan yalnızca
birisi dışarıya bakacak şekilde tasarlanmıştı. Ta ki serginin ilk cuma gününe
kadar. Ataman'ın mekânında görevli sergi asistanları öğle namazı çıkışı
vaktinde panik içinde Kolektif ofisini aradılar. Sokaktan dikkatlice bakıldığında
en arkadaki ekran gözüküyormuş, camiden çıkanlar çok kızmışlar. Apar
topar mekânın penceresine yeni bir perde dikildi.
Radikal
|