Eren Talu'nun yalın
hali
Eren Talu, Akbank Kültür Sanat Merkezi'ni yeniden düzenlerken her şeyden
çok sanatçıyı, halkı ve Akbank'ı önemsediğini söylüyor.
Yenilenen Aksanat'ın mimarı Eren Talu, 'Amacımız sanatçıyı ön plana
çıkaracak bir mekân hazırlamaktı. Bu yüzden yalın, içinde teşhir
edilenlerle yarışmayan bir 'boşluk' yarattık' diyor
Türkiye'nin ünlü mimarlarından Eren Talu mesleğindeki başarısıyla
'marka' olmuş bir isim. Mesleğine getirdiği farklı bakış ve söylem onu,
yaptıkları sürekli eleştirilir ve sansasyon yaratır duruma getirmiş. Bu yüzden
de Eren Talu yedi yıl boyunca medyadan uzak kalmış. Talu'nun son yer aldığı
proje ise Akbank'ın Beyoğlu'ndaki Kültür Sanat Merkezi Aksanat. 15 Ekim'de
yeniden açılan merkez için sessizliğini bozan Eren Talu'ya Aksanat binasının
değişim sürecini, mimariye bakışını ve 'cool' kişiliğini sorduk.
Bilinenden farklı ama yine yalın bir Eren Talu portresi çıktı karşımıza...
İstanbul'da birçok bina yüzünü değiştiriyor. Yenilenen Aksanat binası da
bunlardan biri...
Bu, şehirde yaşayan herkesin keyif alacağı bir şey. Birtakım eski
mimari tarzları taşıyanların yenilenmesi ne kadar sağlıklı oluyor
bilmiyorum. Şu an yapılanlar cephe yenilemesi değil, sadece boyama ama buna
bile razıyız. Yaşanan yere saygıyı gösteriyor.
İstanbul'da nasıl bir tarzın hâkim olmasını isterdiniz?
Her dönemin ayrı tarzı var. Bu güzel bir mozaik. Eskileri iyi muhafaza
edelim, bizden sonrakilere en iyi şekilde aktaralım. Ancak bundan sonra çağdaş
yalın binaların, modern mimarinin gereklerinin yapılması gerek.
Aksanat'tan önce sanatsal bir projede bulundunuz mu?
'En Galeri'miz vardı. 1984-85 yıllarında sanat camiasınca da takdir
edilen çalışmalar yaptık. Burhan Doğançay, Erol Akyavaş gibi isimlerle
sergiler yaptık. Ancak bina olarak Aksanat ilk. İşveren Akbank ne istediğini
iyi biliyordu. Akbank Mimari İşler Grubu konuya çok yatkın ve antrenmanlıydı.
Süha Durukan'ın da ciddi mesai ve yük almasıyla bu proje çıktı.
Akbank, Aksanat'ta neden değişim istedi? O kabuk neden atıldı?
Burada postmodern bir yaklaşım vardı. Bu o dönemin bir modasıydı. Bugün
bunu kimse yapmazdı. Ama moda yapmak da bence yanlıştı. Sanatsal bir yapı
yaparken yalın, içinde teşhir edileceklerle yarışmayan bir boşluk hazırlanmalı.
Biz fonksiyonlara göre konseptleri uyguladık. Bunlar tamamen Akbank'ın seçimleriydi.
Beyoğlu'na uyan bir dış cephe hayata geçirildi, sanata çağırması ve
dikkat çekmesi için de gece ışıklandırması düşünüldü. Ve bence başarılı
olduk.
Aksanat'ı herkese beğendirme gereği sizi zorladı mı?
Tabii ki. Halk, sanatsever, sanatçı, işveren, biz. Herkesin farklı beğenisi
var. Sanat da böyle. Ancak amacımız sanatçıyı ön plana çıkarmak, sanatı
barındıracak bir mekân hazırlamak olduğu için biz daha az eleştiri alacak
konumdayız. Amaç sanatın önüne geçmek değil, sanat yapmıyoruz. Benim için
mühim olan sanata hizmet değil, sanatçıya ve halka ve de Akbank'a hizmet
etmek. Yaşam, insan, canlı çok önemli. Dekor ikinci planda. Mobilya, mimari
bunlar âşık olunmaması gereken şeyler. Mekân, içindekiler önemli olduğunda
önemli.
Türk mimarisi ne durumda? Özgün olmak için ne yapmalı?
Türkiye'de bugün, mimar olarak hepimizin ayıbı, dünyada bilinen Mimar
Sinan'dan sonra yapılmış mimari eserimiz yok. Tüm bunlar aslında özeleştiri.
Aldığımız eğitime de bağlı. Bugün mimarlar Türkiyede çok düşük
proje ücretleriyle çalışıyor, işverenlerin isteklerine ödün vermek
zorunda da kalıyorlar. Parasını ben vermiyor muyum deyip peçeteyi karalayıp
mimara verenler var. Geçmişin taklidine de karşıyım. Eskiyi biraz yenile,
yorumla ortaya enteresan bir şeyler çıksın, bana doğru gelmiyor. Ama
yapanlar vardır, saygılıyım. Bugün Türk usulü birşeyler yapmak da şart
değil. Dünyanın gerektirdiği çağdaş eserleri yapmalıyız. Bu konuda çalışanlar
var ve olumlu adımlar atıyorlar.
Giyiminize ve işinize siyah ve beyaz yansıyor hep. Neden?
İnsanların kendini beyaz üstünde daha önemli hissettiklerini düşünüyorum.
Çünkü ortaya çıkarıyor; yutmuyor. Süs yok, süs insanlar. Birlikte yaşamı
paylaşmak istediklerini koyabilirler; cansız ya da başka canlılar. Mimarların
görevi doğru boşları ve yaşama mekânlarını yaratmak.
Radikal
|