reklam

23 Aralık 2002 Pazartesi
Ana Sayfa
>
Haberler

Zağfiran Borglu: Safranbolu

Safran, sarıdır; sapsarı. Safran öyle bir bitkidir ki, boya fabrikası gibidir; dış görünüşü sarı olmasa da esansındaki boya maddesi kendi ağırlığının 100 bin katı suyu sarı yapar. Safran, değerlidir. Safranın boyası, zararsızdır. Pirinci, içine safran katıp sütlaç kıvamında pişirdiğinizde zerde olur. Zerde, Anadolu mutfağının tatlısıdır; pilavla birlikte düğünlerde yenir!

Safranbolu ise sarı değildir. Kırmızı kiremitli ahşap evlerinin çoğu beyaza boyanmış olsa da Safranbolu'nun rengi ahşap rengidir. Safranbolu'ya egemen Hıdırlık tepesinden bakınca göz, evlerin üstündeki boyayı soyar ve ahşabı görür. Safranbolu, Anadolu Türk kültürünün korunduğu ve tarihten gelen sivil mimarinin böylesine topluca yaşadığı, yaşatılmaya çalışıldığı tek yerdir. Tümüyle bir müze gibidir.

Safranbolu'da safran vardır ama.. Safranbolu adının safranla ilişkisi yoktur.

Zafranbolu
Hititlerden başlayarak, geniş ve uzun bir çukurun içinde, içinden iki derenin aktığı bir kanyonda kurulmuştur. Antik çağın Paplagonya bölgesinde adı Dadibra olan bir hisardır. 12. yüzyılda Selçuklu geldiğinde adı hisar anlamında Zalifre olur. Daha sonra Zağfiran Borglu adını alır. Rumca kent anlamındaki ''poli'' nin ''bolu'' ya dönüşmesi gibi ''borglu'' nun da bolu olacağı sanılmamalıdır. Borg, Selçuklu'ya hizmet eden paralı Frank ve Katalan askerlerinin ''hisar'' karşılığında kullandığı bir sözcüktür. Zağfiran Borglu, zaman içinde Zafranbolu ve sonunda Safranbolu olur.

Safranbolu'ya safran sonradan gelir!
Safranbolu'ya ilk gelen Türkler, 1196'da Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan 'ın oğlu Muhiddin Mesut Şah ve yanındakilerdir. Eskilerden kalan en eski yapı ise Candaroğulları'nın 14. yüzyıl eseri Eskicami'dir. Hıdırlık tepesinden bakıldığında karşıdaki tepe ''kale'' dir. Saat kulesi ve eski hükümet konağı buradadır. Hükümet konağında eskiden bir kaymakam vardır amma Safranbolu'nun sembolü olan yapı Kaymakamlar Evi'dir.

En eski örnek
18. yüzyıl başlarında yapıldığı sanılan ev, yarbay rütbesi karşılığı ''kaim makam'' Hacı Mehmet Efendi 'nindir. Müze eve dönüştürülen konak, özgün bir Türk evinin Anadolu'da ayakta kalmış en eski örneklerindendir.

Safranbolu'da gezilecek evler arasında Kilerciler Evi 18. yüzyıldan, Karaüzümler Evi ve Mümtazlar Evi 19. yüzyıldan kalmadır. Her evin tavanlarındaki ahşap oymalar kendi çapında birer sanat eseridir.

Bugün Safranbolu'yu UNESCO'nun dünya mirası kent yapan tarihi evleri, sanayi sayesinde ayakta kalmıştır. Sanayi belki de ilk kez Safranbolu'da eskiyi yok etmemiştir. Ama bu bilinçli bir tercih değildir. Safranbolu'nun yanı başı Karabük'te 1937 yılında demir-çelik tesisleri kurulduğunda, Safranbolulular evlerini satıp Karabük'e taşınmıştır. Eski evlerin yeni sahipleri, Safranbolu'nun köylerinden gelenler olmuştur. Ne var ki akıp giden zaman içinde yeni sahipleri yeterince bakamadığı için evler yıkılası hale gelmiştir.

Hayata dönüş
Safranbolu'nun 1976'da kentsel SİT alanı ilan edilmesi ise yıkılmayı doğal koşulların eline bırakmaktan başka bir yarar getirmemiştir. İşte o sıra, tarih 1979'u gösterirken, Kültür Bakanı Ahmet Taner Kışlalı çıkagelmiştir. Kaymakamlar Evi'nin onarılmasıyla Safranbolu'da hayata dönüş başlamış ve 1994'te dünya mirası kent olmuştur.

Safranbolu'da bugün 1120 yapı koruma altındadır. Bunlardan 835'i evdir. Bu denli çok sivil mimari eserin Türkiye'de koruma altına alındığı başka bir yer yok gibidir. Tanrı'ya ya da dönemin egemenlerine ait mabetlerin, hanların, hamamların, kervansarayların ötesinde sıradan insanlara ait evleri korumak uygarlığın göstergesi olsa gerektir.

Safranbolu'da Türk uygarlığı vardır.
Ne yazık ki, Türklere ait bu uygarlığa, kimileri Osmanlı evleri adını verebilmektedir. Onlara göre Osmanlı'da örneğin Rum evleri olabilmekte, ama nedense Türk evleri olamamaktadır!

Çelik Gülersoy , 1976'dan beri bir Turing işletmesi olan konaklara Havuzlu, Cevizli, Kirazlı, Üzümlü, Erikli adını vermiştir. Havuzlu Konak, Safranbolu'da salonunda büyük bir havuz bulunan (sonradan yapılanlar hariç) tek konaktır.

Her konak bir inci
Çelik Gülersoy için her konak bir inci gibidir. Gülersoy'un dediği gibi konakların bahçesi bereketli, içleri ise geniş odalarında fırdolayı sedirli, bembeyaz dantel örtülüdür. Turing'in Safranbolu konakları Türkiye'de ''Anadolu tipi otel'' dönemini açan ilk örneklerdir. Çelik Gülersoy, Havuzlu Konağı anlatırken şöyle demektedir: ''Sırf havuz kenarında kahvaltı etmek için Safranbolu'ya gitmeye değer.''

Safranbolu'ya en çok gelenler Japonlardır... Çünkü Japonlar, güneş altında kumsallarda yan gelip yatmak yerine dünyanın her yerinde insanlığın kültür miraslarının peşinde koşmayı yeğlemektedir.

Lonca düzeni
Miras, Safranbolu'nun çarşısında da yaşamaktadır.

Safranbolu çarşısı, tarihi mekân içinde bir yandan yerli ve yabancı turistlere turistik eşyalar sunmakta, bir yandan da çukurdaki Safranbolu'da yaşamını sürdüren 5 bin kişiye hizmet vermektedir. Çukurun üstündeki yeni Safranbolu'da ise 30 küsur bin nüfus vardır. Çukur, başka bir dünyadır. Tarihi çarşıda turistik eşyaları ayıkladığınızda arnavutkaldırımı sokaklarda lonca düzeninin sürdüğü görülmektedir... Parmakla sayılacak kadar azalmış olsalar da semerci, saraç, terzi, demirci, bakırcı, kalaycı, mesci, keçeci, nalbant yüzyıllardan süzülen işlerini sürdürmektedir.

Safranbolu'da her şey güllük gülistanlık değildir.

Tehlike sinyali
Kültür Bakanlığı bugüne dek eski evlerin yüzde 10'una onarım desteği verebilmiştir. Safranbolu'nun tepeden tırnağa elden geçirilmesi gerekmektedir. Koruma altındaki evlerin dışında Safranbolu'da korunması hatta düzeltilip korunması gereken 2 bin kadar ev daha vardır. Safranbolu'nun geleceğini görmek için Deli İbrahim 'in kazasker yaptığı Safranbolulu Cinci Hoca gibi cinlere, perilere danışmaya gerek yoktur. Safranbolu'ya bugünden sahip çıkılmalıdır, gerekirse dünya ayağa kaldırılmalıdır. Dünya mirası bir kent için yapılması gereken de budur.
Cumhuriyet

 

Aralık 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Metin Hepgüler 
24 Aralık 2002
günü  Diyalog bölümümüze konuk olacak.

Metin Hepgüler ile ilgili Forum' da başlayan tartışmaya katılmak için tıklayın.


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz