Ortaköy yangını
Sıcak bir yaz günü, İstanbul'da tarihi bir okul
binası yandı. Alevler eski adı Naime Sultan yalısı olan 110 yıllık binayı
üç saat içinde küle çevirdi. Yangından sonra binaya giren uzmanların görevi,
yıkıntılar arasında ipucu aramaktı.
13Temmuz 2002... Yangın ihbarı İstanbul İtfaiyesi'nin komuta merkezine
ulaştığında vakit öğleden sonraya ulaşmıştı. Yapılan ihbara göre,
Ortaköy'deki Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu, alevler içindeydi. Kırmızı
alarma geçen itfaiye ekipleri, olay yerine doğru hızla yola çıktı.
Ekip, Ortaköy'e ulaştığında alevler binayı sarmıştı. Zaman
yitirmeden yangına müdahale edilmesi gerekiyordu. Ancak ekibin işi hiç de
kolay olmayacaktı. Sonrasını İstanbul İtfaiye Daire Başkanı Sabri Yalın
anlatıyor: "Binanın denize çok yakın olması karadan müdahaleyi zorlaştırıyordu.
Yanma ısısı çok gelişmişti. Yangının yanına yaklaşmak çok
zordu."
İtfaiye ekibi, bir yangına müdahale etmeden önce ilk iş olarak yangının
başladığı noktayı yani onların tabiriyle gözünü tespit ediyor. Bunu
yapabilmek için de ekip, yangına giderken yol boyunca yanan binanın özellikleri
hakkında bilgi almaya devam ediyor.
Yangın merkezinin tespit edilmesi, söndürme işleminin hızlı ve doğru
yapılabilmesi için hayati önem taşıyor. Çünkü müdahale tam merkeze yapılmazsa,
yangını tam olarak söndürmek mümkün olmuyor. Ancak yangın merkezini
tespit etmek her zaman kolay olmadığı için ayrı bir uzmanlık
gerektiriyor...
Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu'nda da böyle yapıldı. Ekip, dıştan
yaptığı gözlem sonunda yangın merkezini tespit etti... Boğaziçi Bölge İtfaiye
Müdürü Ali Karahan'a göre çıkış noktası okulun orta kısmı ve sahil
tarafıydı.
Ekip birkaç saat sonra yangını söndürmeyi başardı. Ancak, yangının
neden çıktığına dair ipuçlarına ulaşmak o kadar basit olmayacaktı.
Nedenini Yalın açıklıyor:
"Kalorifer dairesinden çıkmış olabileceğini hesap ederek oraya baktık.
Orada herhangi bir bulguya rastlayamadık. Aynı anda birçok yerde çıkmış
olabileceğini düşünerek oralarda inceleme yaptık..."
Ancak bu noktalarda da yangının çıkma nedenine ilişkin bir bulguya
rastlanmadı. Tarihi okul binasının doğal nedenlerle ya da elektrik kontağından
yandığını gösterir bir ipucu yoktu.
Birkaç saat süren araştırma sonunda da itfaiye ekibi, somut bir delil
elde edemeyince olayın daha detaylı bir şekilde araştırılmasına karar
verdi. Yangının çıkış nedeni hakkında Sabri Yalın ve ekibinin kuşkuları
vardı: "Ortaköy'deki okulun sabotaj olma ihtimaline karşı çok detaylı
araştırma yaptık. Hatta binanın yıkılması dolayısıyla bazı yerlerde
araştırmalarımızı yarıda bıraktık."
1883: Yangından 109 yıl önce
Naime Sultan Yalısı olarak anılan okul binası, Osmanlı padişahı İkinci
Abdülhamid, tarafından Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa'ya hediye edildi...
Üstelik Abdülhamid, bununla da yetinmeyerek yalıyla birlikte Paşa'nın oğullarına
kızları Naime ve ve Zekiye Sultan'ı da vermişti. Padişahın kızı Naime
Sultan, eşi Kemaleddin Paşa'yla birlikte buraya yerleşince, yalı Naime
Sultan adıyla anılmaya başlandı.
Sakinlerinin fırtınalı ilişkileri yüzünden halk arasında "mutsuz
aşklar yalısı" olarak da anılan yalı, 1909'da İttihat ve Terakki
Cemiyeti tarafından okul olarak kullanılmaya başlandı... Cumhuriyet döneminde
de bina okul olarak Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu adıyla hizmet verdi.
İtfaiyenin yangın nedenini belirleme çalışmaları sonuçsuz kalmıştı.
Ortada yangının nedenini açıklayan bir ipucu yoktu. Bu durum itfaiye
uzmanlarına göre kuşkuluydu. İtfaiyenin yangın raporu olaydan altı gün
sonra savcılığa ulaştı. Uzmanlar, okul binasının adli makamlarca oluşturulacak
bir heyet tarafından incelenmesini istiyordu.
Artık yangının soruşturmasını İstanbul Cumhuriyet savcısı İsmail
Onaran yürütecekti. Onaran'ın görevlendirdikleri arasında itfaiyenin yangın
uzmanları ve İstanbul Olay Yeri İnceleme ekibi vardı. Ancak büyük hasar gören
binaya girilmesi mümkün değildi. Bu nedenle olay yeri inceleme uzmanları
yangın merkezini kesin olarak tespit etmekte kullandıkları hidrokarbon dedektörünü
kullanamadı.
Bir yangında ısının en yüksek olduğu yer, yangının başladığı
nokta oluyor. Isıya duyarlı bu dedektör sayesinde yangın merkezi kolayca
tespit edilebiliyor. Ancak bu olayda olay yeri inceleme ekibinin işi gerçekten
de zordu. İtfaiye yangını söndürürken 3 bin ton su kullanmıştı ve
ekibin ipuçlarını bu su ve çamur deryası içinde yakalaması gerekiyordu.
Yangın uzmanlarının önünde her yangından sonra cevaplanması gereken
onlarca soru oluyor. Yangının nasıl, nereden çıktığı, kim tarafından
hangi amaçla çıkarıldığı gibi...
Yangın uzmanlarının bu tip olaylarda en büyük yardımcıları ise,
bilimsel teknik ve yöntemler. Bir yangında sabotaj ihtimali varsa çalışmalar
daha titizlikle yürütülüyor. Dışarıdan bakıldığında alev yumağından
başka bir şey görünmeyen yangınlarda uzmanların elindeki tek silah
teknoloji.
Adli Tıp Kurumu uzmanı Ayşegül Caymaz'a göre her yangına uzmanların en
az iki saat içinde ulaşması gerekiyor: "Kundaklama şüphesi var
diyorsak dünyada kabul edilen en geç iki saat içinde olay yerine gidilmesi
gerekir. Neden dersek kundaklama olaylarında daha çok benzin gazyağı gibi
petrol kökenli maddeler hızlandırıcı olarak kundaklayanlar tarafından
tercih ediliyor. Yanma dolayısıyla bu maddeler bazen tamamen tükeniyor ama örneğin
tahta döşeme ve perde gibi materyallerde erimiş olarak kalabiliyor."
Yangın yerinin dört kısımda incelendiğini söyleyen Caymaz da yangının
çıkış yerinin olayı çözmekteki önemine inananlardan. Caymaz'a göre yangın
bölgesinde delil toplamak ayrı bir uzmanlık gerektiriyor.
"Katı örnekler alabiliyoruz şüphelendiğimiz bölgelerden. Ahşap, halı
parçası gibi. Cam kavanozlara ya da temiz tenekelere ağızları sımsıkı
kapalı bir şekilde alınacak, kapatılacak ve en kısa sürede laboratuvara
incelemek üzere gönderilecek."
Yangın uzmanları için en büyük tehlike sabotajda kullanılan benzin, tiner,
gazyağı gibi maddelerin geride iz bırakmayarak yok olması. Yani tamamen
yanarak yok olması. Ancak uzmanların buna karşı geliştirdikleri yöntemler
de var:
"Yangın modelinden yola çıkıyoruz. Nerede başladı nasıl ve
nerelere yayıldı. Yanan maddeler neydi. Yanma ne kadar süre devam etti. Bir
yangın 15 dakikada söndürülebiliyor. İddia büyük oluyor. Mesela şu kadar
trilyonluk malım vardı deniyor. Süreye bakıyorsunuz yanan materyallere ve
kimyasal özelliklerine bir de enkaza ize çok şey söylüyor. Yangının başlamasıyla
birlikte radyasyon kondüksiyon ve konveksiyon yoluyla ısının yayılımını
adım adım izlemeniz de mümkün bu da bize yol gösteriyor."
Uzmanlar, Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu'nun incelemesini bitirdiğinde
hepsinin ortak görüşü aynıydı. Onlara göre yangının sabotaj olma
ihtimali çok yüksekti.
Bunu destekleyen en önemli ipucu olay yeri inceleme uzmanlarınca yangın bölgesinde
bulunan beyaz bidon ve içinde az miktarda sıvı bulunan cam şişeydi. Ayrıca
yine okulun yakın civarında iki adet sigara izmariti bulunmuştu. Bunlar poşetlenerek
incelenmek üzere kriminal laboratuvarına gönderildi.
2 Temmuz 2002
Yangından 11 gün önce... İstanbul Mali Şube ekipleri aldıkları bir ihbarı
değerlendirmek üzere Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu'na bir baskın düzenledi.
Okulun bahçesi Milli Eğitim Vakfı'na bağlı olarak okul saatleri dışında
otopark olarak kullanılıyordu. Ancak ihbara göre, izin belgesi vakıf adına
olmasına rağmen milyarlarca liralık gelir okulun yakınında faaliyet gösteren
bir gece kulübünün görevlilerince tahsil ediliyordu.
Mali Şube ekibi, baskından sonra okul yönetiminden birkaç kişiyi ve
otopark görevlilerini gözaltına alındı. Ancak bu kişiler ifadeleri alındıktan
sonra serbest bırakıldı. Bütün bu gelişmelerin yangından kısa bir süre
önce olması emniyet birimlerinin kuşkularını pekiştiriyordu. Çünkü yangın
gözaltındakilerin serbest kalmasından birkaç gün sonra çıkmıştı.
Ayrıca, yangını ihbar eden kişi, okul bekçisinin eşi Makbule Koç'tu.
Koç'un cumhuriyet savcısına verdiği ifadeye göre yangın 15.00 sularında
çıkmıştı. Yangını fark edince bahçeye fırlamış, hortumu uzatmayınca
keserek içeri alıp alevlerin üzerine su sıkmış ama yangını söndürmeyi
başaramamıştı. Okulun hizmetlisi Selim Koç ise, yangının başladığı sırada
dışarıda olduğunu söylüyordu.
Bu arada medyanın okul yangınına ilgisi de büyüktü. Tarihi okulun yanmasındaki
mafya bağlantısı olduğu iddiaları, okul arazisinin otopark yapılmak
istendiği söylentileri her gün manşetlere taşınıyordu.
Cumhuriyet savcılığı ise, işin içinden çıkmak için bir yangın uzmanına,
Mühendis Mümtaz Çoruh'a başvurmayı uygun gördü. Bilirkişi de otopark görevlilerinin
olayda parmağı olabileceğini düşünüyordu. "Okulun bahçesinin
otopark olarak kullanıldığı ve otoparkın okul aile birliği gibi kurumlara
gelir temin ettiği hususları orada görüşüldü ve otomobilleri park eden kişilerle
görüşüldü..."
Bütün bunlara rağmen Çoruh, incelemesini tamamladığında yangının çıkış
nedenine ilişkin ilk farklı görüşü de ortaya koydu. Ona göre yangının
sorumlusu elektrikti.
Bu rapordan sonra ilk açıklama o günlerde Milli Eğitim Bakanı'ndan
geldi. Bakan Necati Tekin'e göre yangının nedeni elektrikti. Ama yine de bu
kuşkulu yangını bir de Bakanlık müfettişleri inceleyecekti.
Bugün
Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu: Mutsuz aşklar yalısı uzunca bir dönem çocuk
sesleriyle şenlense de şimdi boğazın en güzel yerinde kararmış rengiyle
akıbetini bekliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı: Bilirkişi raporuna rağmen yangının çıkış
nedenini araştırmaya devam ediyor. Bakanlığın müfettişleri soruşturmayı
yeniden açmak için kolları sıvadı.
Veliler: Okulun yerine otopark yapılmaması için uzun süre eylem yaptı ancak
artık sesleri çıkmıyor.
Öğrenciler: Milli Eğitim Bakanlığı, okulun aslına uygun olarak tamir
edileceğini açıkladı.
Radikal - Sevinç Yavuz
|