reklam

21 Mart 2003 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

Le Corbusier güncelliğini koruyor

19 Mart 2003 Çarşamba günü Yapı Kredi Kültür ve Sanat Merkezi'nde yöneticiliğini Uğur Tanyeli'nin yaptığı ve tartışmacı olarak Turgut Cansever, Güven Arif Sargın ve Han Tümertekin'in katıldığı panelde konu 20. yüzyılın önemli isimlerinden Le Corbusier'nin, tasarım ve düşüncelerinin güncelliği idi.

Panelin açılış konuşmasını yapan Uğur Tanyeli, mimarlık ortamının dışında olan konuklar için kısaca Le Corbusier'nin hayatını ve neden bu denli önemli olduğunu anlattı. Bu girişin ardından, bir ODTÜ'lü olarak Le Corbusier'yi ortamının sosyal bağlamında tartışmayı uygun gören Güven Arif Sargın ilk sözü aldı. Modernizmde ana eksenlerden biri olan 'kent'i ve Le Corbusier'nin kente yaklaşımını tartışmaya açan Sargın, modernist düşüncenin iki kutuplu -dönüştürme ve yeniden üretme-salınımı gibi Le Corbusier'nin de devrimci düşünceyle pazar kaygısı arasında bir salınım içinde bulunduğunu ve bunun ürünlerinde kolayca farkedilebildiğini öne sürdü. Sargın'ın önemsediği sosyal bağlam, dönemin kaygan ortamıydı. Corbusier'nin mimarlık hayatı boyunca farklı siyasalara yöneldiğini örnekleyen Sargın, Paris Planı tasarımından yola çıkarak mimarın 'kent tasarımını kentliye bırakılamayacak kadar önemli' bulduğunu ve bunun seçkinci bir tavrı işaret ettiğini belirtti. Ancak ele aldığı bir sonraki ürün olan Radyal Kent'te bu defa bireyin öne çıktığını ifade eden Sargın bu iki örnekle de konuşmasının başında vurguladığı 'salınım' savını destekledi.

Sargın'ın ardından Turgut Cansever ise konuşmasında, Fransız kültür ortamı çerçevesinden yola çıktı. Fransız Devrimi'nin herşeye baştan başlaması, Napoleon'un heryeri fethetme hedefi ve 3. Napoleon'un da tüm Paris'i yıkıp baştan inşa etme isteğinin hep Corbusier'nin temelini oluşturan Fransız kültürünün parçaları olduğunu ifade eden Cansever, Le Corbusier'nin tamamen yıkıp yeniden inşa etmeyi amaçladıklarının da ne olduğuna iyi bakmak gerektiğini çünkü bunların 19.yüzyılın eklektik mimarisi olmasının da önemli olduğunu ekledi. 

Le Corbusier'in yaptığı İstanbul tasvirinin ne kadar başarılı ve iyi bir gözleme dayalı olduğunu vurgulayan Cansever'e göre, Corbusier'nin amacı 19.yüzyılın karmaşa ve iç tutarsızlığının ötesine geçebilmek idi. Ancak kendi çizdiği çerçeveye tüm hayatı ve insanları sığdırabileceğini düşünmesinin de toplumsal açıdan büyük bir yanılgı olduğunu, Amerika'da kendisinden esinlenilerek tasarlanan dev konut bloklarındaki mutsuz yaşam, suç ve kavgaları örnek göstererek açıkladı. Bireyi önemseyen tavra yönelmesinde Türkiye seyahatinin önemli olduğunu düşünen Cansever için, dev konut bloklarının büyük ölçeğinin aksine, İstanbul'daki konutların bağımsız nesneler olarak birarada bulunma durumu ve bireyle kurdukları ilişkinin Corbusier'yi etkilemişti. 

Le Corbusier'nin ürünlerinden bahsederken eskiden makine estetiği ile önceden planlamanın daha sonraki tasarımlarından olan Ronchamp Şapeli'nde şantiyede tasarıma dönüştüğünü de ekledi. Ürünlerinde sürecin hakikatini ve sürecin bir hakikat oluşunu; kullandığı malzemeyi kaplamayarak, kalıp izlerini dahi koruyarak ortaya koyduğunu düşünen Cansever, Uğur Tanyeli'nin hatırlattığı gibi Le Corbusier'in düşünsel okumalarını Türkiye'de ilk yapan kişi olması dolayısıyla da farklı bir değerlendirme yapmış oldu.

Cansever'den sonra Han Tümertekin ise daha öznel bir konuşma yaparak, mimarlık öğrenimine başlamadan, bir kitabı vasıtasıyla Le Corbusier ile tanışmasından ve mimarlığı 'o' sanıp büyük bir heyecanla yola çıkışından söz etti. Öğrenciliğinden itibaren deneyimleme şansı bulduğu Corbusier yapılarından ve oradaki kişisel mekan deneyimlerinden bahseden Tümertekin, Marsilya Bloğu'nda basık tavanlı dar koridorların ve sokağın karşısındaki süpermarketle yarışamayıp ıssız kalan alışveriş katının deneyiminin ardından terasta çocuk yuvasından çıkan çocukların rampaları kullanışını ya da blok sakinlerinin Corbusier'nin tasarladığı kalıcı oturma birimlerinde güneşlendiğini de gördüğünü ve herşeye rağmen bu bloğun yaşadığını hissettiğini anlattı. Le Corbusier'nin bir yandan çok güçlü bir kesiti olan bir giriş mekanı tasarladığını ancak diğer yandan ise tamamen kullanıma yönelik olarak, temizleme malzemelerinin dahi yer olmamasından dolayı, etkileyici bir merdiven kovasının altına sıkıştırılmak durumunda kaldığını gözlemlediğini de ekledi.

Son olarak sözü alan Uğur Tanyeli ise, bir mimarın ölümünden sonra ya bir rol modeli olarak, ya ürününün bir kült eser konumuna gelmesiyle ya da mimarın sorunlarının hala güncel kalması dolayısıyla kendisinin de yaşayacağını belirtti. Eğer problemler güncelse mimarın da güncel kalacağını çünkü onun cevaplarıyla değil, ne sorduğu ile ilgilendiğimizi düşünen Tanyeli, bugünün pek çok sorunsalının Corbusier'nin de gündeminde olduğunu öne sürdü. Örnek olarak, mimarın özne olarak konumunun, mimarlığın sanat/bilim içeriği tartışmalarının ve teknolojinin eksen olduğu bir dünyanın potansiyelinin ve ahlaki sorunlarının, hala bizim de sorunlarımız olduğunu, bu nedenle Le Corbusier okuması yapmadan bu güncel sorunlarımızı tartışamayacağımızı ve dolayısıyla Corbusier'nin sorduğu soruların hala güncelliğini koruduğunu ifade etti.
Arkitera - Pınar Gökbayrak

 

Mart 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30

31

diğer aylar için tıklayın

Platform

"Mimarlık Toplum Diyaloğu ve Örgütler" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 03 Nisan'da İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon' da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Uğur Tanyeli
Konuşmacılar:
Emre Arolat, Nilüfer Çınarlı, Korhan GümüşHaydar Karabey, Aslı Özbay

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz