Le Corbusier güncelliğini koruyor

19 Mart 2003 Çarşamba günü Yapı Kredi Kültür ve Sanat Merkezi'nde yöneticiliğini
Uğur Tanyeli'nin yaptığı ve tartışmacı olarak Turgut Cansever, Güven
Arif Sargın ve Han Tümertekin'in katıldığı panelde konu 20. yüzyılın önemli
isimlerinden Le Corbusier'nin, tasarım ve düşüncelerinin güncelliği idi.
Panelin açılış konuşmasını yapan Uğur Tanyeli, mimarlık ortamının
dışında olan konuklar için kısaca Le Corbusier'nin hayatını ve neden bu
denli önemli olduğunu anlattı. Bu girişin ardından, bir ODTÜ'lü olarak Le
Corbusier'yi ortamının sosyal bağlamında tartışmayı uygun gören Güven
Arif Sargın ilk sözü aldı. Modernizmde ana eksenlerden biri olan 'kent'i ve
Le Corbusier'nin kente yaklaşımını tartışmaya açan Sargın, modernist düşüncenin
iki kutuplu -dönüştürme ve yeniden üretme-salınımı gibi Le Corbusier'nin
de devrimci düşünceyle pazar kaygısı arasında bir salınım içinde
bulunduğunu ve bunun ürünlerinde kolayca farkedilebildiğini öne sürdü.
Sargın'ın önemsediği sosyal bağlam, dönemin kaygan ortamıydı.
Corbusier'nin mimarlık hayatı boyunca farklı siyasalara yöneldiğini örnekleyen
Sargın, Paris Planı tasarımından yola çıkarak mimarın 'kent tasarımını
kentliye bırakılamayacak kadar önemli' bulduğunu ve bunun seçkinci bir tavrı
işaret ettiğini belirtti. Ancak ele aldığı bir sonraki ürün olan Radyal
Kent'te bu defa bireyin öne çıktığını ifade eden Sargın bu iki örnekle
de konuşmasının başında vurguladığı 'salınım' savını destekledi.
Sargın'ın ardından Turgut Cansever ise konuşmasında, Fransız kültür
ortamı çerçevesinden yola çıktı. Fransız Devrimi'nin herşeye baştan başlaması,
Napoleon'un heryeri fethetme hedefi ve 3. Napoleon'un da tüm Paris'i yıkıp baştan
inşa etme isteğinin hep Corbusier'nin temelini oluşturan Fransız kültürünün
parçaları olduğunu ifade eden Cansever, Le Corbusier'nin tamamen yıkıp
yeniden inşa etmeyi amaçladıklarının da ne olduğuna iyi bakmak gerektiğini
çünkü bunların 19.yüzyılın eklektik mimarisi olmasının da önemli olduğunu
ekledi.
Le Corbusier'in yaptığı İstanbul tasvirinin ne kadar başarılı ve iyi
bir gözleme dayalı olduğunu vurgulayan Cansever'e göre, Corbusier'nin amacı
19.yüzyılın karmaşa ve iç tutarsızlığının ötesine geçebilmek idi.
Ancak kendi çizdiği çerçeveye tüm hayatı ve insanları sığdırabileceğini
düşünmesinin de toplumsal açıdan büyük bir yanılgı olduğunu,
Amerika'da kendisinden esinlenilerek tasarlanan dev konut bloklarındaki mutsuz
yaşam, suç ve kavgaları örnek göstererek açıkladı. Bireyi önemseyen
tavra yönelmesinde Türkiye seyahatinin önemli olduğunu düşünen Cansever için,
dev konut bloklarının büyük ölçeğinin aksine, İstanbul'daki konutların
bağımsız nesneler olarak birarada bulunma durumu ve bireyle kurdukları ilişkinin
Corbusier'yi etkilemişti.
Le Corbusier'nin ürünlerinden bahsederken eskiden makine estetiği ile önceden
planlamanın daha sonraki tasarımlarından olan Ronchamp Şapeli'nde şantiyede
tasarıma dönüştüğünü de ekledi. Ürünlerinde sürecin hakikatini ve sürecin
bir hakikat oluşunu; kullandığı malzemeyi kaplamayarak, kalıp izlerini dahi
koruyarak ortaya koyduğunu düşünen Cansever, Uğur Tanyeli'nin hatırlattığı
gibi Le Corbusier'in düşünsel okumalarını Türkiye'de ilk yapan kişi olması
dolayısıyla da farklı bir değerlendirme yapmış oldu.
Cansever'den sonra Han Tümertekin ise daha öznel bir konuşma yaparak,
mimarlık öğrenimine başlamadan, bir kitabı vasıtasıyla Le Corbusier ile
tanışmasından ve mimarlığı 'o' sanıp büyük bir heyecanla yola çıkışından
söz etti. Öğrenciliğinden itibaren deneyimleme şansı bulduğu Corbusier
yapılarından ve oradaki kişisel mekan deneyimlerinden bahseden Tümertekin,
Marsilya Bloğu'nda basık tavanlı dar koridorların ve sokağın karşısındaki
süpermarketle yarışamayıp ıssız kalan alışveriş katının deneyiminin
ardından terasta çocuk yuvasından çıkan çocukların rampaları kullanışını
ya da blok sakinlerinin Corbusier'nin tasarladığı kalıcı oturma
birimlerinde güneşlendiğini de gördüğünü ve herşeye rağmen bu bloğun
yaşadığını hissettiğini anlattı. Le Corbusier'nin bir yandan çok güçlü
bir kesiti olan bir giriş mekanı tasarladığını ancak diğer yandan ise
tamamen kullanıma yönelik olarak, temizleme malzemelerinin dahi yer olmamasından
dolayı, etkileyici bir merdiven kovasının altına sıkıştırılmak
durumunda kaldığını gözlemlediğini de ekledi.
Son olarak sözü alan Uğur Tanyeli ise, bir mimarın ölümünden sonra ya
bir rol modeli olarak, ya ürününün bir kült eser konumuna gelmesiyle ya da
mimarın sorunlarının hala güncel kalması dolayısıyla kendisinin de yaşayacağını
belirtti. Eğer problemler güncelse mimarın da güncel kalacağını çünkü
onun cevaplarıyla değil, ne sorduğu ile ilgilendiğimizi düşünen Tanyeli,
bugünün pek çok sorunsalının Corbusier'nin de gündeminde olduğunu öne sürdü.
Örnek olarak, mimarın özne olarak konumunun, mimarlığın sanat/bilim içeriği
tartışmalarının ve teknolojinin eksen olduğu bir dünyanın potansiyelinin
ve ahlaki sorunlarının, hala bizim de sorunlarımız olduğunu, bu nedenle Le
Corbusier okuması yapmadan bu güncel sorunlarımızı tartışamayacağımızı
ve dolayısıyla Corbusier'nin sorduğu soruların hala güncelliğini koruduğunu
ifade etti.
Arkitera - Pınar Gökbayrak
|