Misafir odaları ‘milli ekonomiye
yük’
100 metrekareden büyük daireler birçok Avrupa ülkesinde “lüks”
olarak görülürken, son yıllarda Türkiye’de yaygınlaşan “geniş ev”
modası nedeniyle 150 metrekareden küçük daireler “küçük” olarak
nitelendirilmeye başlandı.
Geniş eve sahip olmanın adeta tutkuya dönüştüğü Türkiye’de, “yılda
ancak birkaç kez kullanılan salonların milli ekonomi için ciddi bir yük oluşturduğu
belirtildi.
Kimi evlerde kilitli tutulan, ev halkının bile girip çıkmasına izin
verilmeyen “misafir salonları”nın bulunduğu evler, 100 metrekareden küçük
evlere göre en az 2 kat daha yüksek fiyattan satılıyor. Tuvalet, banyo gibi
unsurlardan ikişer adet bulunan bu dairelerin yapımında en yüksek maliyet
kalemini ise en büyük alanı kaplayan salonlar oluşturuyor.
Konya Mimarlar Odası Başkanı Abdullah Naltekin, daireler tasarlayan bir
mimarın işe başlarken o ülke bireylerinin ekonomik, sosyolojik ve psikolojik
durumunu gözönünde bulundurduğunu, ancak evin planıyla ilgili son kararı
yine evi yaptıran kişinin verdiğini söyledi.
“Anlaşılması zor bir çelişki”
Milli geliri birçok ülkeye göre oldukça düşük olan Türkiye’de “geniş
ev” merakını, “anlaşılması zor bir çelişki” olarak niteleyen
Naltekin, “Genellikle yılda birkaç kez ancak kullanılan bu geniş salonların
yapımına harcanan para bir nevi sokağa atılıyor” dedi.
Evleri inşa ederken dikkat edilmesi gereken en önemli unsurun, boşa para
harcanmaması için her santimetrekaresinin kullanılabilir şekilde planlanması
olduğunu belirten Naltekin, şunları kaydetti: “150-200 metrekarelik bir
evin salonu ortalama 30 metrekaredir. Evlerin bir metrekaresinin 200 dolara
malolduğu gözönünde bulundurulduğunda, bir salon 6 bin dolar, yani yaklaşık
10 milyar lira tutmaktadır. Bu paraya, son derece güvenli ve sağlam olmak
kaydıyla daha ucuz malzemeler kullanılarak normal büyüklükte bir daire çok
rahat şekilde maledilebilir.”
Evsahibi olmak için bekleyen milyonlar varken
Türkiye’de bir ömür boyu evsahibi olabilmenin hayalini kuran milyonların
bulunduğunu hatırlatan Naltekin, “Karar verme durumunda olan kişi veya
kurumlar, yaptıracakları evlerde (gereksiz) salonları kaldırırlarsa,
salonlarımız sadece kişilerin bütçesine değil milli ekonomiye de yük olma
durumundan çıkacaktır. Bu salonlara aktarılan para ekonomiye dönecek, böylece
orta ve uzun vadede daha fazla kişi ev sahibi olacaktır” dedi.
Boşa yapılan salonların içinin doldurulmasının da ayrı bir sorun olduğunu
ifade eden Naltekin, atıl durumda kalmaya mahkum olan salonlardan kurtulmanın
tek yolunun, kafalarda oluşan “geniş ev daha iyi” imajını silmekten geçtiğini
sözlerine ekledi.
NTVMSNBC
|