reklam

05 Nisan 2003 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

TMMOB orman arazilerinin satışıyla ilgili basın açıklaması düzenledi

Son günlerde satışa çıkarılması gündemde olan orman arazileriyle ilgili olarak TMMOB bir basın açıklaması düzenledi.

"Ormanlar, tüm canlılar için dünyamızı yaşanabilir kılan en önemli doğal kaynakların başlarında gelmesine karşın, ülkemizde yıllardır uygulanan politikalar sonucunda hızla yok edilmektedir. Şu anda görev başında bulunan 59. Hükümet, "orman niteliğini kaybettiği gerekçesi ile" orman alanı dışına çıkarılan alanları yeniden ormanlara kazandırmak için girişimde bulunmak yerine, kendisinden önceki hükümetlerin başlattığı ve bitiremediği "ormanları istila" hareketini daha şiddetli uygulamak için çalışmaktadır. 

Ülkemizdeki devlet ormanlarının, özel kişi ve kuruluşlara peşkeş çekilmesine engel olan anayasal güvenceleri ortadan kaldırmak amacıyla, 1982 Anayasası'nın ormanlar ve orman köylüleri ile ilgili 169 ve 170. maddelerini değiştirme tasarısı TBMM'de görüşülmeye başlandı. Dün, 1 Nisan 2003 tarihinde yapılan görüşmeleri izleyen oylamada her iki madde de referandumsuz kabul sayısını bulamamıştır.

Tasarıya göre;
- Hükümet, ormanların korunması ile ilgili Anayasanın 169. Maddesinin 2. Fıkrasındaki "Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir" hükmü yerine "Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir, işletilir ve işlettirilir" hükmünü getirerek, Devlet ormanlarının yönetim ve işletme hakkını yerli ve yabancı özel kişi ve kuruluşlara devretmeyi amaçlamaktadır. Bu düzenleme, ormansızlaştırma uygulamalarını hızlandıracağı gibi, orman köylüsünün çevrelerindeki ormanlardan yararlanma olanaklarını da kısıtlayacaktır. Orman köy kooperatiflerini işsiz ve işlevsizleştirecek bu düzenleme ile orman köylülerinin geçim kaynaklarının sermayeye verilmesi amaçlanmaktadır.

- Hükümet, Anayasanın orman köylülerinin korunması ve desteklenmesi ile ilgili 170. maddesinin I. Fıkrasını ikiye bölerek, "31.12.1981 yılından önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş ve orman sınırları dışına çıkarılmış yerlerin devri, tahsisi, terki, kiraya verilmesi, üzerinde sınırlı ayni hak tesisi, satışı ve satış gelirlerinden, orman köylülerinin kalkındırılmalarının desteklenmesi amacıyla ayrılacak payın belirlenmesi Kanunla düzenlenir. Orman Köyleri sınırları içinde kalan yerlerin satışında, kullanıcısı orman köylüsüne öncelik tanınır" şeklinde 3. bir fıkra eklemektedir. Oysa, Anayasanın 170. maddesi bu alanların "Orman köylüsünü kalkındırabilmek amacı ile, bu köyler halkına tahsisini" öngörmektedir. Bu değişiklikle, orman sınırları dışına çıkarılmış olan arazilerin, bu arazileri işgal etmiş olan 2. ve 3. şahıslara satılması hedeflenmektedir. 

Bu düzenleme yeni bir imar affına yol açacaktır. Aynı zamanda, devlet ormanı sayılan arazileri işgal etme eylemlerini özendirecek ve yaygınlaştıracaktır. 170. madde, orman köylerinin sınırları içinde kalan yerlerin bile orman köylüsü olmayanlara da satılabilmesine olanak verecek biçimde değiştirilmektedir. Böylece, 17 bin orman köyündeki 8-9 milyon yurttaşımızın onlarca yıldır üzerinde yaşamaya çalıştıkları, tarım ve hayvancılık yapageldikleri yerler de satılabilecektir. Bu ise milyonlarca orman köylüsünün işsizlikle ve yoksullukla yüzyüze gelmesine neden olacaktır.

Gündeme getirilen bu Anayasa değişiklikleri büyük bir iddiaya dayandırılmaktadır: bu düzenlemeler sonunda 25 milyar doları bulacak bir gelir elde edileceğini söyleyen İktidar bu iddiasıyla kamu oyunu yanıltmaktadır. Anımsanacağı gibi 1997'de orman köylülerine satışı yapılan 6.700 hektar karşılığında 14,9 trilyon gelir elde edilmiştir. Bu satışın ortalama m2 geliri bir doların altındadır. 

Bu yeni düzenleme ile ilgili olarak verilen bilgilere göre, satışa sunulacak alan 470 bin hektardır. Yani beklenen gelir 5 dolar / m2 olmaktadır. Dolayısıyla, beklenen gelir abartılmaktadır. Kaldı ki, diğer özelleştirme gelirlerinde olduğu gibi, yapılacak harcamaların da hesaba katılmadığı görülmektedir. Bu durum da, yapılmak istenen değişikliğin az sayıda kişiye işgal ettikleri orman arazilerinin satışı olduğuna ilişkin bir kanıttır.

Değişiklikle ilgili bir başka husus da, satılacak alanların "31.12.1981 tarihinden önce orman vasfını kaybetmiş" olması ile ilgilidir. Bilindiği gibi ormanlarımızın kadastrosu henüz tamamlanmamıştır; kadastrosu yapılan alanlarla ilgili çok sayıda dava sürmektedir. Bu nedenle, 1981'den önce "orman niteliği kaybettirilmiş" olma durumu, bilimsel değildir. Ayrıca orman vasfı için "arazi üzerinde ağaç olup olmaması" temel kriter kabul edilmekte, arazinin toprak özellikleri göz önünde bulundurulmamaktadır. Bu durum, idarenin keyfi kararlarına yol açabilecek niteliktedir.

Bu düzenlemeyi dört gözle bekleyenlerin arasında; orman arazileri içinde Beykoz'da, Ömerli Barajı koruma alanı içinde, sahillerde kaçak villaları konduran, küçük villa parsellerini ormandan kattığı alanlarla genişletip çiftliğe dönüştürenler; orman işgalcisi vakıf üniversiteleri; ülkenin sahillerindeki orman alanlarını kiralama yolu ile sözde yap-işlet-devret modeli ile turistik tesisleri yapanlar bulunmaktadır.

Anayasanın 169 ve 170. Maddelerini değiştirme girişimleri öngörüldüğü gibi gerçekleştirildiğinde; orman alanlarımızın arazi vurguncularının yağmasına açılacağı ve ekolojik, ekonomik ve toplumsal yönden son derece sakıncalı sonuçlara yol açılacağı açıktır.

TBMM üyelerinin ilk oylamada referandumsuz kabul sayısını bulamayan, ormanlarımız ve orman köylülerimiz için yaşamsal bir önemde olan Anayasa'nın bu değişiklik önerilerini reddedeceklerini umuyor ve bekliyoruz."
Arkitera

 

Nisan 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Filliz & Coşkun Erkal
08 Nisan 2003 günü Diyalog bölümümüze konuk olacaklar.

Filliz & Coşkun Erkal hakkında forumda başlayan tartışmaya katılmak için  tıklayın. 


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz