Osmanlı eserleri de ateş altında
Aralıklarla bile olsa yoğun bombardıman altında bulunan Bağdat kentinde
Osmanlı döneminden kalma mimarlık eserleri de zarar görüyor.
ABD ve İngiliz hava saldırılarında sivillerin yaşadıkları bölgelerin
de hedefler arasına girmesi, özellikle kentin tarihi semtlerinde yaşayan
halka ölüm saçarken, anıtsal külliyeler ve koruma altındaki yapılarda da
adeta ''kültür katliamı'' yaşanıyor...
Irak ve Bağdat'taki Türk dönemi uygarlık mirası üzerine 1980'li yıllarda
yaptığı araştırmaları, Kültür Bakanlığı'nca 1989 yılında basılan
kitapta derlenen Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam , bu saptamalarını haritalara
da yansıtmış.
Kitapta yer alan ''Bağdat'taki Türk yapıları'' haritası ile son günlerdeki
füze ve bombardıman saldırılarının hedefleri karşılaştırıldığında,
Osmanlı mirasının yoğun olduğu bölgelerin yıkım ve tahribat altında
olduğu görülebiliyor.
1991'de de vurmuşlardı...
Aralarında Mimar Sinan 'ın imzasını taşıyan yapıların da bulunduğu bu
eserlerden bazıları, 1991'deki Körfez Savaşı sırasında da yine Bağdat'a
yönelik hava saldırılarıyla zarar görmüştü.
Savaş sonrasında Uluslararası Mimarlar Birliği'nin toplantısı için İstanbul'a
gelen, dönemin Irak Mimarlar ve Mühendisler Birliği Başkanı ve Bağdat
kenti İmar Komisyonu üyesi mimar Esad Abdülrezzak Said , kendisiyle yaptığımız
röportajda aynı eserlerin ''yazgısını'' özetle şöyle açıklamıştı:
''ABD ambargosu yüzünden ekonomimiz güçlenemiyor ve eski eserlerin onarımına
para ayıramıyoruz. Bu nedenle, tarihi yapıların yeniden kazanılması için
uluslararası kültürel dayanışmaya gereksinmemiz var...'' (Cumhuriyet-Dergi:
03 Kasım 1991)
''Yeniden yapılanamayacak''
Şimdi, aradan 12 yıl geçtikten sonra Bağdat'ta yine aynı tarih yıkımı yaşanırken,
uluslararası iş çevreleriyle birlikte Türkiye'de de ''Irak'ın yeniden yapılanması
projeleri'' ne geniş ilgi duyuluyor.
ABD'nin de özellikle sermaye dünyasını hoş tutmak için gündeme getirdiği
bu proje ve inşaat pazarında ise savaşın tahrip ettiği tarihsel değerlerin
bir ''insanlık mirası'' olarak kurtarılması ve restorasyonundan söz
edilmiyor.
Türkiye açısından özel önem taşıyan Osmanlı yapılarının yeniden
geri kazanılmasına yönelik girişimler de hâlâ gözlenemediği gibi,
1954'te La Haye 'de imzalanan ''kültür varlıklarının savaş hedefleri dışında
tutulması'' konusundaki sözleşmeye imza atmış bir ülke olarak ABD ve İngiltere'ye
bu yönde de hâlâ bir ''resmi uyarımız'' bulunmuyor.
Osmanlı hayranları ''susuyor''
Sözün kısası, Türkiye'nin yönetiminde, siyasal yaklaşımlarıyla ''Osmanlı
tutkunu'' bir imaj sergileyen ''tarih düşkünü'' bir iktidar bulunmasına rağmen,
yine Türkiye komşu bir ülke topraklarındaki kendi tarihine ait eserlerin
bile yok edilmesi karşısında dünyanın en ''tepkisiz'' ülkeleri arasında
yer alıyor...
Böylesi bir dönemde, aynı sürece müdahale etmesi ''varlık nedeni'' olan
Kültür Bakanı Erkan Mumcu 'nun ise aynı savaş ortamını fırsat bilerek Kültür
Bakanlığı'nı yok edecek bir bakanlık birleştirmesi operasyonuna girişmesi,
tarihe kimbilir ne tür yorumlarla geçiyor.
Oktay Ekinci - Cumhuriyet
|