reklam

14 Nisan 2003 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Kıyılar Ulusun Ortak Malı

Tarihsel, ekinsel, doğal kaynak ve ulusal zenginlik kaynağı olarak kıyıların korunması, geliştirilmesi, toplum yararına kullanılması konusunda bugünkü yönetsel yapı etkin bir planlamaya, uygulamaya ve denetime elverişli olmadığından kıyılarımız giderek yozlaşmakta, hatta yok olmaktadır.

Bunun başlıca nedeni, konuyla ilgili birden çok yasanın bulunması, aynı konuda yetki, görev ve sorumluluk sahibi bulunan, fakat birbiriyle işbirliği ve eşgüdüm içinde bulunmayan çok sayıda kurum ve kuruluşlardan oluşan çok başlı yönetsel yapımızdır.

Kara Türkiye'sini üç yönden çevrelemekte olan kıyılarımızın gelişigüzel yapılaşması, kıyıların toplum yararına kullanılması açısından sakıncalar taşımaktadır. Kıyıların tek tek noktalar ya da lekeler olarak ele alınması yerine, bütüncül bir yaklaşımla ele alınmasını, etkin bir yönetim anlayışı içinde tek elden planlanmasını ve planların uygulanmasını gerekli kılmaktadır.

Gerçekte kıyılar, değişik toplumsal ve ekonomik katmanlar arasında sürtüşmelere, rant kavgalarına sahne olmaktadır. Kıyının kullanımında işleyimciler büyük kentler yakınındaki kıyılara yerleşme istemindedir. Turizmciler, kıyılarda yabancı sermaye ile işbirliği içinde özellikle yabancı turistlere döviz karşılığı hizmet sunma eğilimindedir. Kıyı yerleşmelerinde tarım ya da balıkçılık amacıyla kıyıları kullanan halk, oranın turizme açılması üzerine topraklarını elden çıkarmakta, böylece oluşacak rantı toprağın yeni sahiplerine kaptırmaktadır. Orta sınıf kıyıda arsa kaparak yazlık ev sağlamaya yönelmektedir. Düşük gelirli emekçilerin kıyıdaki çıkarları kuşkusuz orta ve büyük sermaye ile çatışmakta, onların kıyıdan serbestçe yararlanmalarını olanaksız kılmaktadır. Kıyıdaki askersel ve sivil kamu kuruluşları tesislerinin hem halka hem de alt basamaklardaki kamu görevlilerine kapalı tutulması da düşük gelirlilerin kıyıdan yararlanabilmelerini engellemektedir.

Siyasal düzenden ve iyelik anlayışından kaynaklanan farklılıklar bir yana bırakılırsa, ülkeler kıyıların toplum yararına korunmasını, kullanılmasını ve değerlendirilmesini amaçlayan önlemler almaktalar. Uluslararası örgütler, özellikle Avrupa Konseyi bu amaçla çeşitli ilkeler benimsemiştir. Ulusal ve uluslararası meslek örgütlerinin de konuya ilişkin olarak üyelerine salık verdiği ayrıntılı görüş ve önerileri var. Hatta, uluslararası ölçekte ve ülkemizde kıyı yönetimi kuruluşları da var.

Gerçekte kıyıların korunması, kullanılması ve geliştirilmesi, ülke topraklarının, ulusal kaynakların toplumsal denkserliğe (adalete), toplum yararına uygun biçimde kullanılması sorununun bir parçasıdır. Burada önemli olan kıyıların, ülke topraklarının ve ulusal kaynakların hangi ekonomik, toplumsal sınıfın yararına kullanılacağı sorusuna verilecek yanıttır. Bu da toplumun tüm kesimlerinin kıyıdan serbestçe, karşılık ödemeksizin eşit olarak yararlanmasını gerektiriyor.

Tüzeye göre kıyılar, halkın ortaklaşa, eşit, karşılıksız, serbestçe yararlanmasına ayrılan, üzerinde kamusal ve özel iyelik (mülkiyet, sahiplik) oluşturulamayan bir orta malı niteliğindedir. Osmanlı'nın Mecelle'sine göre deniz ve göllere herkes ortak bulunuyordu. Hava, su gibi deniz ve göller de herkesin başkasına zarar vermeksizin yararlanabileceği ''orta malı'' niteliğindedir. Bu nedenle de özel iyeliğe konu edilemeyeceği kuralı geçerliydi. Cumhuriyet'ten sonra kıyılara ilişkin olarak düzenlemeler yapılıncaya değin Yurttaşlar Yasası'na göre ''sahipsiz mal'' olarak korunuyordu. Kıyıların yağmalanması yaygınlaşınca bir yandan Yargıtay birleştirme kararlarının, öte yandan 1972'de 1805 sayılı yasayla İmar Yasası'na eklenen maddelerin ışığında yapılan düzenlemelere, 1982 Anayasası'nın ilgili maddesinde yer alan ilkelere göre kıyılara ilişkin tüzel durum şöyle özetlenebilir:

1) Kıyılar, devletin egemenlik ve egenimi (hüküm ve tasarrufu) altındadır, kıyılarda iyelik oluşturulamaz .

2) Hiçbir karşılık ödemeksizin herkesin kıyılardan ortaklaşa yararlanmaya hakkı vardır. Anayasa Mahkemesi'ne göre bu temel bir çevre hakkıdır.

3) Bu hakkı sağlamak devletin görevidir.

1982 Anayasası'nın 43. maddesi, kıyıların devletin ''hüküm ve tasarrufu altında'' bulunduğunu belirttikten sonra, deniz, göl ve akarsu kıyıları ile kıyıları çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanılmasında öncelikle kamu yararının gözetilmesini öngörmektedir. Kıyıların ve kıyı şeritlerinin kullanış amaçlarına göre derinliğinin, kişilerin bu yerlerden yararlanma olanak ve koşullarının yasayla düzenleneceği belirtilmektedir. Bu kurallar çerçevesinde kıyıların iyeliğe konu olamayacağı açıktır. İyelik oluşturulamaması, tersane ve benzeri tesislerin kurulması için 49 yıl süreli olarak kiraya verilmesine engel sayılmamaktadır.

Anayasada yapılmak istenen değişiklik herkesin kıyıdan yararlanma hakkını ortadan kaldıracak niteliktedir. Ayrıca, böylesi bir değişiklik, çeşitli ekonomik bahanelerle kıyıların kapışılmasına yol açacak, kaçak yapılaşmayı yasallaştıracak, özendirecektir. Zaten kıyı içeren ormanların yerli yabancı sermayenin kullanımına açılması sonucunda kıyının doğal çevresi büyük ölçüde yok edilmiş bulunuyor.

Bilindiği gibi, kıyılar devletin egemenlik hakkının uzantısı ve süreği (devamı) olması nedeniyle devletin egenim ve kullanımı altında bulunmasının bir sonucu olarak kıyılarda kamusal ve özel iyelik oluşturulamaz. Kırk dokuz yıllık kiralama yoluna gidilmesi de gerçekte tartışma konusudur.

Bununla birlikte, iyelik oluşturulamaması, toplumun serbestçe kullanımını kolaylaştıracak, engellemeyecek nitelikteki tersane benzeri kimi tesislerin kıyıda kurulmasına, açılmasına engel oluşturmadığı görüşü yaygındır.

Devlet, ekonomik katkısı nedeniyle, özellikle denizcilikle ilgili, tersane gibi tesisleri özendirmek istiyorsa, kıyının iyeliğini peşkeş çekmek yerine, bu endüstriyi destekleyecek başka güvenceler vermeyi, her türlü kolaylıkları sağlamayı yeğlemekle zaten betonlaşan kıyılarımızın yok olmasına yeni bir kapı aralamamış, olupbittileri önlemiş olur.
Prof. Dr. Cevat Geray - Cumhuriyet

 

Nisan 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Personel arayanlar, iş arayanlar, ilan vermek isteyenler, artık Arkitera Kariyer sayfalarında buluşuyor.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz