İstanbul ne anlatıyor
İki hafta boyunca İstanbul'un
sokaklarını arşınlayan İngiliz ve Türk tasarımcılar şehrin çöplerini
incelediler, seslerini dinlediler, caddelerini filme aldılar. Sonunda da korna
seslerinden, izmaritlerden, pet şişelerden, tavla zarlarından bir sergi doğdu
İstanbul'un seslerini, renklerini, çöplerini 'okumak' için altı İngiliz
ve altı Türk tasarımcıyı bir araya getiren 'İşaretler Şehrini Okumak'
adlı proje sona erdi. İki hafta boyunca şehrin caddelerini, ara sokaklarını,
varoşlarını arşınlayan tasarımcılar İstanbul'un görünenin ötesindeki
yüzünü ortaya çıkarmaya çalıştılar. Ve okudukları bu işaretleri de
bir sergiyle İstanbullularla paylaştılar.
Beyoğlu'nda Londra'daki evinin resmini buldu
Sergide 'Çöplerin Dili'ni çözmeye çalışan Joanna Rucklidge, İstanbul'un
çöplerinden semtlere göre insanların yaşam standartlarını ortaya çıkardı.
Rucklidge, İstanbul'un çeşitli semtlerinden topladığı çöpler arasında
çoğunlukla sigara izmaritleri, şişe kapakları, plastik ve cam parçacıkları
buldu. Tasarımcı bunları toplayarak bir enstelasyon çalışması yaptı.
Rucklidge'in projesinde Eminönü'nde dolaşan insanların keyiflerine düşkün
olduğu, semtte bulunan sigara izmaritleri, plastik kahve ve çay bardak artıklarıyla
açıklandı. Kilyos'ta ise daha çok pet şişeler bulundu. Sahile yakın
parklarda bulunan oyuncak parçaları çocukların bıraktığı izleri gösterdi.
Ama tasarımcının dikkatini en çok çeken İstiklal Caddesi'ndeki çöp
toplayan insanlar oldu ve onların işine karışmamak için caddedeki çöplere
pek rağbet etmediğini söyledi.
Sergideki ilginç çalışmalarından biri de Rebecca Rights'ın küçük
hikayeleri tarihle bağdaştırdığı projesiydi. Yolda gördüğü ve fotoğrafını
çektiği tavla zarının tarihini araştırmak üzere Beyoğlu'nda bir kitapçıya
giden tasarımcı karıştırdığı kitaplar arasında ailesinin yaşadığı
sokağın resmiyle karşılaştı. Bu sürpriz de ona bir şehri incelemenin
insanın otobiyografisiyle buluşturduğunu gösterdi.
İstanbullular Mısır Çarşısı'nı sesinden tanıdı
Ekipteki Türk tasarımcılardan Serhan Ada'nın projesinde Bilgi Üniversitesi'nin
Kuştepe ve Sıraselviler kampuslerine dışarıyı izleyen kameralar yerleştirildi.
Aynı saatlerde İstanbul'un birbirine sadece 20 dakikalık uzaklıktaki iki
semtini gözleyen kameralara yansıyan görüntülerde gecenin Kuştepe ve Sıraselviler'i
ikiye böldüğü görüdü. Ada 'Sıraselviler'de gündüz sakin, gece
hareketli; Kuştepe'de tam tersiydi' dedi.
Çiğdem Borucu ve Seda Ergül ise projelerinde şehrin sesini dinlediler. Mısır
Çarşısı, Eminönü, Galata Köprüsü ve Tünel gibi sekiz ayrı bölgenin
ses kayıtlarını aldıkları projede katılımcılara bu sesleri görüntü
olmadan dinlettiler ve neresi olduğunu tahmin etmelerini istediler. Katılımcılar
Mısır Çarşısı ve Kuşpazarı'nı doğru tahmin ederken diğer yerlerden
emin olamadılar. Borucu, Tünel'de hem treni beklerken hem de trenin içinde
ses aldıklarını ve dışarıdaki seste trenin gelirken çıkarttığı ses
varken trenin içinde aynı seslerin çok cılız kaldığını tespit
ettiklerini söyledi. Onu en çok etkileyen ise Tünel'deki eski zil sesleriyle
mo-dern çağın akıllı biletlerinin teknolojik sesinin birbirine karışmasıydı.
Bu projenin bir sonraki ayağı ise görüntüler ile seslerin birleştirilmesi.
Tünel'in sesiyle Ortaköy'ün görüntüsü birleşirse ne olur merak edenler için
çok yakında bir çalışma yapılacak.
Akşam
|