Venedik Tüzüğü Beyoğlu’na
uygulandı binalar yüzyıllık uykudan uyandı
Daha
üç yıl önce İstiklal Caddesi'ndeki eski apartmanlar harap bir görünümdeydi.
Sanki yapıldıkları günden bu yana boya ve temizlik yüzü görmemişlerdi. Dış
cepheleri kasvetli, çamur rengi bir tabakayla kaplıydı.
Bu tabaka öyle kalındı ki hiçbirinin orijinal rengini tespit etmek mümkün
değildi. Cadde-i Kebir'den ara sokaklara gidildiğinde durum daha vahimleşiyordu.
Mis Sokak, İmam Adnan, Bekar Sokak, Küçük ve Büyükparmakkapı sokakları
sanki savaştan yeni çıkmıştı. Arka sokaklardaki binaların bir kısmı işgalcilerin
elindeydi. Çoğu ya tamamen ya da kısmen yangın tehlikesi atlatmış, diğerleri
de çökmüş durumdaydı.
Oysa bu bölgedeki binalar Türkiye'nin Batılılaşma ve modernleşme
tarihinin birer tanığıydı. Korunmaları için kimse somut bir proje yapmamıştı.
Beyoğlu Güzelleştirme Derneği eski Başkanı Vitali Hakko proje fikrini
dillendiren ilk insanlardan biriydi.
Nihayet dört yıl önce Beyoğlu Belediye Başkanı ve aynı zamanda mimar
olan Kadir Topbaş'ın çocukluğu ve gençliğinin Galatasaray'da geçmiş
olması bölge için bir avantaj oldu.
Projeler 9 ayda hazırlanıp onaylandı
Kadir Topbaş, bir yıl üniversite ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüş alış
verişi yaptı. Sonunda bir formül çıktı ortaya. Amerika yeniden keşfedilmemişti.
Formül 40 yıldır uygulanıyordu. Kültür varlıklarının korunması ve
restorasyonuna ilişkin temel uluslararası belge olan Venedik Tüzüğü
1964'te şekillenmişti. Önce Avrupa'da daha sonra UNESCO kanalıyla tüm dünyada
uygulanan bu belgenin önerdiği yöntemler, Venedik, Barcelona, Milano,
Bologna, Selanik, Floransa ve son olarak Bulgaristan'daki Filibe'de başarıyla
hayata geçirildi. Buna göre, uzmanlar, yerel yönetim ve sivil toplum
temsilcilerinden bir üst kurul oluşturuluyor. Kentin rehabilite edilmek
istenen alanıyla ilgili tüm bürokratik kademeler geçici olarak bu üst örgüte
bağlanıyor. Böylece projelerin bürokrasi labirentinde kaybolması ve işlerin
gecikmesi engelleniyor.
Beyoğlu da bu formülü uyguladı. Mimar Sinan Üniversitesi Meslek Yüksek
Okulu'yla Beyoğlu Belediyesi arasında bir protokol imzalandı. Mimar Tülin
Ersöz'ün başkanlığında bir mimari-kentsel tasarım ofisi oluşturuldu. Bu
ofis, Mimar Sinan ve İstanbul Teknik üniversiteleriyle birlikte projeler üretti.
Projeler Cihangir, Galata, Kasımpaşa, Beyoğlu Dernekleri'nin temsilcilerinin
önüne getirildi. Genişletilmiş üst kurul adı verilen bu mecliste
onaylanarak hayata geçirildi.
Projeler 6 etap olarak programlandı: Sırasıyla İstiklal Caddesi, Sıraselviler,
Tarlabaşı, Büyük Hendek, İnönü ve Meşrutiyet Caddeleri.
Ofisteki 10 mimar ve restoratörle 10 öğrenci önce arazide daha sonra atölyede
çalıştı. Bu ekip, İstiklal Caddesi'ndeki 220 binanın tek tek açısız dış
cephe fotoğraflarını çekti. Bu fotoğrafları kağıda aktararak tüm
cephelerin mimari çizimini bitirdi. Fotoğraf, çizim ve restorasyon
projelerini İstanbul 1. Bölge Koruma Kurulu'na onaylattı. Bu çalışma dokuz
ay gibi kısa bir sürede tamamlandı.
Beyoğlu'nun renk skalası oluşturuldu
Uygulamada da titiz olmak gerekiyordu. Son yıllarda rastgele yapılan
restorasyonlarda ortaya çıkan dış cephe renkleri kargaşa yaratmıştı. Atölyede
Beyoğlu'nun eski renkleri üzerine yoğunlaşan uzmanlar bir renk skalası oluşturdu.
Binasını restore etmek için harekete geçenler bu skalaya göre hareket
etmeye başladı.
İş bununla bitmedi. Alelade malzeme de kullanılamazdı. Uzmanlar tüm
binaların dış cephelerinden birer parça örnek aldılar ve Anıtlar Kurulu
Konservasyon Müdürlüğü laboratuvarına götürdüler. Laboratuvar bunları
analiz ederek kullanılacak malzemelerle ilgili bir kılavuz oluşturup Beyoğlu
Belediyesi'ne verdi. Bu kılavuz ayrıntılıydı. Dış cephe yenilenirken
hangi binada kumlama, hangisinde tazyikli sıcak ya da soğuk su, hangisinde
taralama (kılavuz, çelik tarakların diş aralığına kadar bütün bilgileri
veriyordu) metodu kullanılacağı açıkça belirtilmişti.
Ya ahşap ya pirinç tabela
Projenin uygulama aşamasına geçildiğinde Beyoğlu restorasyon ilkeleri açısından
yeniliklere imza atmaya devam etti. Onarım sırasında dış cepheye kaplanan güvenlik
örtüsünde ince kafesli şeffaf çadır bezi kullanıldı. Bu bezin dış kısmında
binanın ne hale geleceğini gösteren restorasyon projesinin cephe çizimi yer
aldı. Tüm binalardan klimalar söküldü, reklam tabelaları çıkarıldı.
Yeni tabelaların, binaların özelliklerine uygun olarak çizilmiş ahşap ya
da pirinç malzeme üzerine yazılması şartı getirildi. Belediye mülk
sahiplerine, fotoshop sistemiyle ortaya çıkardığı binaların orijinal görüntülerinin
bir kopyasını verdi. Ve uygulamanın buna göre yapılmasını istedi.
Proje ekibi, daha sonra arka sokaklara yöneldi. Önce Mis Sokak ve Oba Sokak
projeleri yapıldı. Bugün o sokaklar, diğerleriyle kıyaslanmayacak ölçüde
ışıldıyor.
Sanki Avrrupa'da bir sokak
Cihangir Oba Sokak konut ağırlıklı olduğu için daha çok yayaların
kolayca geçebileceği bir tasarım yapıldı: Geniş kaldırımlar, tek yönlü
trafik, ağaç ve çiçeklerle donatılmış bir kaldırım düzeni. Daha önce
sokakta araçların hız yapmasını önlemek için bir sürü kasis
bulunuyordu. Belediye bunları kaldırarak yerine şaşırtma sistemini koydu.
Bir yere kadar belirli bir simetride akan sokak yumuşak bir kıvrımla başka
bir simetriye geçiyor. Kıvrımın başladığı noktalardan kazanılan boşluklara
ağaç ve çiçekler ekiliyor, yeşil cepler yaratılıyor.
Pasaj yönetimi, 30 hissedar adına restorasyonu yaptı
İstiklal Caddesi üzerindeki Asmalı Mescit Mahallesi'nde bulunan Suriye Pasajı
1908'de yapıldı. Altı çarşı, üstü konut olmak üzere üç ayrı bina
olarak planlandı. İstiklal Caddesi üzerindeki girişinden başka, biri Timoni
(Gönül), diğeri Derviş (Piremeci) sokaklarına iki girişi daha vardı.
Pasajda Apoyevmatini ve Tho Rumca gazetelerin matbaası ve yazı işleri ofisi
bulunuyordu. Cumhuriyet gazetesinin Fransızca örneği La Republique de bu
matbaada basılırdı. 1911'de Santral Sineması (Cine Centrale) burada açılmış,
sinemanın adı sırasıyla Şafak, Cumhuriyet, Zafer olarak değişmiş ve
nihayet kapanmıştı. Pasaj üç kapısıyla bugün de işlevini sürdürüyor.
Eklektik bir mimari üsluba sahip. 30 hissedarı bulunan pasajın yetkili bir yönetimi
var. Belediyenin çağrısına uyan yönetim, dış cepheyi yeniledi.
Bina sahiplerinden Ferzan Özpetek Güzel Beyoğlu projesini destekliyor
Dış cephesi restore edilen binalardan biri de Balo Sokak'la İstiklal
Caddesi'nin kesiştiği noktada, Mudurnu Tavuk Restaurant'la Safran Restaurant'ın
kiracı olduğu bina. Buranın sahipleri arasında Ferzan Özpetek ve Sırrı Özpetek
de bulunuyor. İtalya'da sinema çalışmalarını sürdüren ünlü yönetmen
Ferzan Özpetek, belediyenin yaptığı tebligat üzerine Türkiye'ye geldi. Bu
girişimden memnun kaldığını ve Güzel Beyoğlu projesini desteklediğini söyleyen
Özpetek, diğer mal sahipleriyle birlikte restorasyon projesine uydu. Bina eski
harap görünümünden kurtuldu.
Hürriyet
|