reklam

19 Nisan 2003 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Venedik Tüzüğü Beyoğlu’na uygulandı binalar yüzyıllık uykudan uyandı

Daha üç yıl önce İstiklal Caddesi'ndeki eski apartmanlar harap bir görünümdeydi. Sanki yapıldıkları günden bu yana boya ve temizlik yüzü görmemişlerdi. Dış cepheleri kasvetli, çamur rengi bir tabakayla kaplıydı.

Bu tabaka öyle kalındı ki hiçbirinin orijinal rengini tespit etmek mümkün değildi. Cadde-i Kebir'den ara sokaklara gidildiğinde durum daha vahimleşiyordu. Mis Sokak, İmam Adnan, Bekar Sokak, Küçük ve Büyükparmakkapı sokakları sanki savaştan yeni çıkmıştı. Arka sokaklardaki binaların bir kısmı işgalcilerin elindeydi. Çoğu ya tamamen ya da kısmen yangın tehlikesi atlatmış, diğerleri de çökmüş durumdaydı.

Oysa bu bölgedeki binalar Türkiye'nin Batılılaşma ve modernleşme tarihinin birer tanığıydı. Korunmaları için kimse somut bir proje yapmamıştı. Beyoğlu Güzelleştirme Derneği eski Başkanı Vitali Hakko proje fikrini dillendiren ilk insanlardan biriydi.

Nihayet dört yıl önce Beyoğlu Belediye Başkanı ve aynı zamanda mimar olan Kadir Topbaş'ın çocukluğu ve gençliğinin Galatasaray'da geçmiş olması bölge için bir avantaj oldu.

Projeler 9 ayda hazırlanıp onaylandı
Kadir Topbaş, bir yıl üniversite ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüş alış verişi yaptı. Sonunda bir formül çıktı ortaya. Amerika yeniden keşfedilmemişti. Formül 40 yıldır uygulanıyordu. Kültür varlıklarının korunması ve restorasyonuna ilişkin temel uluslararası belge olan Venedik Tüzüğü 1964'te şekillenmişti. Önce Avrupa'da daha sonra UNESCO kanalıyla tüm dünyada uygulanan bu belgenin önerdiği yöntemler, Venedik, Barcelona, Milano, Bologna, Selanik, Floransa ve son olarak Bulgaristan'daki Filibe'de başarıyla hayata geçirildi. Buna göre, uzmanlar, yerel yönetim ve sivil toplum temsilcilerinden bir üst kurul oluşturuluyor. Kentin rehabilite edilmek istenen alanıyla ilgili tüm bürokratik kademeler geçici olarak bu üst örgüte bağlanıyor. Böylece projelerin bürokrasi labirentinde kaybolması ve işlerin gecikmesi engelleniyor.

Beyoğlu da bu formülü uyguladı. Mimar Sinan Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu'yla Beyoğlu Belediyesi arasında bir protokol imzalandı. Mimar Tülin Ersöz'ün başkanlığında bir mimari-kentsel tasarım ofisi oluşturuldu. Bu ofis, Mimar Sinan ve İstanbul Teknik üniversiteleriyle birlikte projeler üretti. Projeler Cihangir, Galata, Kasımpaşa, Beyoğlu Dernekleri'nin temsilcilerinin önüne getirildi. Genişletilmiş üst kurul adı verilen bu mecliste onaylanarak hayata geçirildi.

Projeler 6 etap olarak programlandı: Sırasıyla İstiklal Caddesi, Sıraselviler, Tarlabaşı, Büyük Hendek, İnönü ve Meşrutiyet Caddeleri.

Ofisteki 10 mimar ve restoratörle 10 öğrenci önce arazide daha sonra atölyede çalıştı. Bu ekip, İstiklal Caddesi'ndeki 220 binanın tek tek açısız dış cephe fotoğraflarını çekti. Bu fotoğrafları kağıda aktararak tüm cephelerin mimari çizimini bitirdi. Fotoğraf, çizim ve restorasyon projelerini İstanbul 1. Bölge Koruma Kurulu'na onaylattı. Bu çalışma dokuz ay gibi kısa bir sürede tamamlandı.

Beyoğlu'nun renk skalası oluşturuldu
Uygulamada da titiz olmak gerekiyordu. Son yıllarda rastgele yapılan restorasyonlarda ortaya çıkan dış cephe renkleri kargaşa yaratmıştı. Atölyede Beyoğlu'nun eski renkleri üzerine yoğunlaşan uzmanlar bir renk skalası oluşturdu. Binasını restore etmek için harekete geçenler bu skalaya göre hareket etmeye başladı.

İş bununla bitmedi. Alelade malzeme de kullanılamazdı. Uzmanlar tüm binaların dış cephelerinden birer parça örnek aldılar ve Anıtlar Kurulu Konservasyon Müdürlüğü laboratuvarına götürdüler. Laboratuvar bunları analiz ederek kullanılacak malzemelerle ilgili bir kılavuz oluşturup Beyoğlu Belediyesi'ne verdi. Bu kılavuz ayrıntılıydı. Dış cephe yenilenirken hangi binada kumlama, hangisinde tazyikli sıcak ya da soğuk su, hangisinde taralama (kılavuz, çelik tarakların diş aralığına kadar bütün bilgileri veriyordu) metodu kullanılacağı açıkça belirtilmişti.

Ya ahşap ya pirinç tabela
Projenin uygulama aşamasına geçildiğinde Beyoğlu restorasyon ilkeleri açısından yeniliklere imza atmaya devam etti. Onarım sırasında dış cepheye kaplanan güvenlik örtüsünde ince kafesli şeffaf çadır bezi kullanıldı. Bu bezin dış kısmında binanın ne hale geleceğini gösteren restorasyon projesinin cephe çizimi yer aldı. Tüm binalardan klimalar söküldü, reklam tabelaları çıkarıldı. Yeni tabelaların, binaların özelliklerine uygun olarak çizilmiş ahşap ya da pirinç malzeme üzerine yazılması şartı getirildi. Belediye mülk sahiplerine, fotoshop sistemiyle ortaya çıkardığı binaların orijinal görüntülerinin bir kopyasını verdi. Ve uygulamanın buna göre yapılmasını istedi.

Proje ekibi, daha sonra arka sokaklara yöneldi. Önce Mis Sokak ve Oba Sokak projeleri yapıldı. Bugün o sokaklar, diğerleriyle kıyaslanmayacak ölçüde ışıldıyor.

Sanki Avrrupa'da bir sokak
Cihangir Oba Sokak konut ağırlıklı olduğu için daha çok yayaların kolayca geçebileceği bir tasarım yapıldı: Geniş kaldırımlar, tek yönlü trafik, ağaç ve çiçeklerle donatılmış bir kaldırım düzeni. Daha önce sokakta araçların hız yapmasını önlemek için bir sürü kasis bulunuyordu. Belediye bunları kaldırarak yerine şaşırtma sistemini koydu. Bir yere kadar belirli bir simetride akan sokak yumuşak bir kıvrımla başka bir simetriye geçiyor. Kıvrımın başladığı noktalardan kazanılan boşluklara ağaç ve çiçekler ekiliyor, yeşil cepler yaratılıyor.

Pasaj yönetimi, 30 hissedar adına restorasyonu yaptı
İstiklal Caddesi üzerindeki Asmalı Mescit Mahallesi'nde bulunan Suriye Pasajı 1908'de yapıldı. Altı çarşı, üstü konut olmak üzere üç ayrı bina olarak planlandı. İstiklal Caddesi üzerindeki girişinden başka, biri Timoni (Gönül), diğeri Derviş (Piremeci) sokaklarına iki girişi daha vardı. Pasajda Apoyevmatini ve Tho Rumca gazetelerin matbaası ve yazı işleri ofisi bulunuyordu. Cumhuriyet gazetesinin Fransızca örneği La Republique de bu matbaada basılırdı. 1911'de Santral Sineması (Cine Centrale) burada açılmış, sinemanın adı sırasıyla Şafak, Cumhuriyet, Zafer olarak değişmiş ve nihayet kapanmıştı. Pasaj üç kapısıyla bugün de işlevini sürdürüyor. Eklektik bir mimari üsluba sahip. 30 hissedarı bulunan pasajın yetkili bir yönetimi var. Belediyenin çağrısına uyan yönetim, dış cepheyi yeniledi.

Bina sahiplerinden Ferzan Özpetek Güzel Beyoğlu projesini destekliyor
Dış cephesi restore edilen binalardan biri de Balo Sokak'la İstiklal Caddesi'nin kesiştiği noktada, Mudurnu Tavuk Restaurant'la Safran Restaurant'ın kiracı olduğu bina. Buranın sahipleri arasında Ferzan Özpetek ve Sırrı Özpetek de bulunuyor. İtalya'da sinema çalışmalarını sürdüren ünlü yönetmen Ferzan Özpetek, belediyenin yaptığı tebligat üzerine Türkiye'ye geldi. Bu girişimden memnun kaldığını ve Güzel Beyoğlu projesini desteklediğini söyleyen Özpetek, diğer mal sahipleriyle birlikte restorasyon projesine uydu. Bina eski harap görünümünden kurtuldu.
Hürriyet

 

Nisan 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Ahmet Gülgönen
22 Nisan 2003 günü Diyalog bölümümüze konuk olacak.

Ahmet Gülgönen hakkında forumda başlayan tartışmaya katılmak için  tıklayın. 


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz