Kariye'nin mozaikleri
Bizans'tan kalma her kilisede mozaik
eserler var, ama Kariye'deki hepsinden farklı... Kariye Müzesi'ndeki 53 ayrı
mozaik sahnede Meryem'in yaşam öyküsü bir resimli roman gibi anlatılıyor...
Kariye Müzesi'ni hayal ile meyal arasında anımsıyorum... Çocuk elimden
tutup götürmüştü babam... İstanbul'un en önemli müzelerinden biri olduğunu
anlatmıştı yol boyu... Dar sokaklardan, eski ahşap evlerin arasından geçip
geldiğimizde şaşırmıştım biraz... Dolmabahçe, Topkapı, Ayasofya'yı
gezmiş olmanın bilgiçliğiyle Kariye pek küçük gelmişti gözüme...
Mozaikler kazınmıştı hafızama; çok önemli diye...
Mozaikler...
Duvardaki tavandaki mozaikleri nedense, İstanbul'un ahşabı üzerine dökülmekte
olan betonların dış cephesindeki ''be-te-be'' lere benzetmiştim...
Sonra... Yıllar sonra, Kariye'ye müzenin çevresinde bir temizlik başlattığında
Çelik Gülersoy 'la gitmiştim... Çelik Gülersoy'un onardığı bir evde
Kariye'ye bakarak çay içmiştik... Ardından yine mozaiklere bakmıştım...
Altın sarısı mozaikler... Tablo gibi mozaikler... Sıra sıra mozaikler...
Geçen gün.. çirkinliğini ''be-te-be'' lerin daha da çirkin gösterdiği
eski bir apartmanın önünden geçerken Kariye'nin mozaikleri geldi aklıma...
Aklım karıştı, mozaikse Ayasofya'dakiler de mozaik dedim, kendi kendime...
Bizans'ın her kilisesinde mozaik vardı... Dökülen döküldü, dökülmeyenlerin
hepsi birbirinden güzel... Kariye'deki neden daha güzel olsun ki... Tarih, güzel
çirkin ayırmaz!
İstanbul'un taşrası; khora...
Kariye'nin yoluna düşmeden oturup kitapları karıştırdım...
Ne zaman yapıldığı bilinmiyor... Kanıtı olmayan bir görüşe göre 4.
yüzyılda henüz bugünkü surlar yani Edirnekapı yokken, İstanbul'un Haliç'e
bakan kırsalında bir kilise yapılmış...
Orası, İstanbul'un taşrası; khora...
İsa 'ya ve Meryem 'e adanan Khora Kilisesi'nin adının ''taşra'' dan geldiği
sanılıyor.
Khora, dönüp dolaşıp Kariye oluyor.
Ancak o kilise bugünkü yapı değil... 6. yüzyılda imparator Justiniyanus
, yıkıntılarının üzerine yeni bir kilise yaptırıyor... Depremde yıkılıyor...
Yeniden yapılıyor... 8. yüzyılda ikona kırıcılar tarafından harabeye çevriliyor...
12. yüzyılda imparator Alexius Kommenos' un kaynanası tarafından onarılarak
yeniden açılıyor.... 13. yüzyılda Latinler tarafından talan ediliyor...
14. yüzyılda imparator II. Andronikos döneminde, hazineye bakan Teodoros
Metokhites tarafından ana yapıyı koruyarak hem tamir ediliyor hem de genişletiliyor.
İşte bugünkü Kariye, o günden kalma...
İstanbul'u fetheden II. Mehmet' in döneminde kilise olarak kalan yapıyı,
II. Bayezit' in son sadrazamı Hadım ya da Atik Ali Paşa , ölümünden çok kısa
bir süre önce 1511'de çan kulesinin yerine kalın bir minare kondurtarak
camiye çevirtiyor... Mozaikler, ince bir sıva çekilip badana ile kapatılıyor...
Gel zaman git zaman... ''Kilise Camisi'' , ''Kenise Camisi'' , ''Kahriye
Camisi'' olarak anılan yapı yılların yıprandırmasıyla camilikten çıkıyor...
Ama mozaikler duruyor... 1876'da İstanbullu bir Rum mimar mozaikleri kabaca da
olsa tekrar gün ışığına çıkartıyor... 1898'de İstanbul'u ziyaret eden
Alman İmparatoru II. Wilhelm , Kariye'ye özellikle gidip mozaikleri
seyrediyor... Kariye'nin bir müze olarak yeniden doğuşu için 1948 yılının
gelmesi bekleniyor...
Demek ki, babam çocuk elimden tutup götürdüğünde Kariye, çiçeği
burnunda bir müzeymiş...
Ya bugün?
Topkapı Sarayı Müzesi ve Ayasofya'dan sonra İstanbul'un en çok ziyaret
edilen müzesi...
Ve ziyaretçilerinin ezici çoğunluğu yabancı...
İnsanlar Japonya'dan kalkıp İstanbul'a geliyor; Kariye'yi geziyor...
İstanbul'da İstanbul'a ne kadar yabancıyız!
Metokhites'in mozaikleri
Oysa Kariye'nin çevresi, Çelik Gülersoy sayesinde korumaya alınmış...
Evlerin çoğu onarılmış; birçoğu pansiyon, otel, restoran, kafeteryaya dönüştürülmüş...
Bir hafta sonu ya da çarşamba hariç hafta arası, İstanbul'un parke taşlı
sokaklarında yaşatılmaya çalışılan ahşap yapılarını solumak, bir
bardak çay içmek ve sonra güzelim mozaikleri seyretmek için Kariye en güzel
mekân olmuş...
Peki nedir bu mozaiklerin özelliği?
Bizans'taki iktidar savaşı sonunda sürgüne gönderilen, ancak sonradan İstanbul'a
dönüp yalnızca Khora Kilisesi'nde yaşamasına izin verilen ve buraya gömülen
Metokhites'in yaptırdığı mozaiklerin özelliği şu...
Galiba dünyada başka örneği olmayan bir özellik...
Meryem'in yaşamöyküsü, bir resimli roman gibi mozaiklerde anlatılıyor...
İşte bu yüzden freskler, mermerin damarlarıyla yapılan süslemeler bile
mozaiklerin gölgesinde kalıyor...
Meryem'in yaşamöyküsü tam 53 sahnede anlatılıyor...
Öykü, kısır Anna'nın Tanrı'ya yakarışları sonunda Meryem'i dünyaya
getirmesiyle başlıyor...
Kariye'nin iç narteksindeki sahnelerde Meryem'in baş rahip Zekeriya tarafından
yetiştirilmesi ve evliliğine kadar olan süreç anlatılıyor... Dış
nartekste Kutsal Bakire Meryem, İsa'yı dünyaya getiriyor ve bu kez İsa'nın
yaşamöyküsüne geçiliyor; Meryem'in ölüm sahnesi ile öykü bitiyor...
İlginçtir; Kariye'deki mozaiklerde ya da fresklerde İsa çarmıhta görülmüyor...
Yoksul bir rahip yatıyor
Çarmıhsız İsa'nın olduğu başka bir kilise var mıdır?
Kubbenin altındaki bölüm ''naos'' olarak adlandırılıyor... Burası yapının
12. yüzyıldan kalma en eski bölümü... Kubbedeki mozaikler artık yok... Yüzyılların
depremleri içinde dağılıp gitmişler... Yerdeki mermer, kırık ve aşınmış
parçalarıyla yüzyılların izini yansıtıyor...
Duvarlar, mermerin damarlarıyla yaratılan süslemeleri taşıyor... Her yer
taş... Taşın ortasında durup ve zamanı durdurarak geçmişe doğru yol
almak sizin elinizde...
Metokhites ise bu dünyadaki zamanı bittiğinde kendine mezar koridorunda
bir lahit ayırmış:
''O şimdi, burada kemikler arasında yoksul bir rahip olarak yatıyor.''
Başka rahipler ve soylular da koridorda yerlerini almış...
Ne var ki kilise, camiye dönüşürken lahitler kaldırılmış... O şimdi,
kemikler arasında yatmıyor...
Ama mozaiklerden birinde kilisenin maketini İsa'ya sunarken yaşamaya devam
ediyor...
Cumhuriyet
|