Irak'ın yeniden yapılandırılması
Her şeyiyle harap olmuş Bağdat,
"demokratik yeni yönetim" sonrası kalkınmayı bekliyor...
Irak'ın yeniden yapılandırılması için yıllık 20 milyar dolarlık bütçe
gerekiyor. En önemli sorun ABD ile BM'nin Irak'a ilişkin projelerinin çatışması
Bombalar düştü, düşman teslim oldu, esirler bir bir kurtarıldı, yeni yönetim
için masalar hazırlandı... Onlar muradına erdi de geleceklerinin tartışıldığından
bihaber, demokrasiyle aydınlanmış zavallılara bir kerevet bile kalmadı
yine. Savaşa başlarken çıkarları uğruna ezecek çim bırakmayan veya
protesto ederek televizyonlarından izleyen filler şimdi bombalardan sağ
kurtulanlara yardım için ne yapacaklarını bilemez haldeler. Ama gelin görün
ki Irak'ın yeniden yapılandırılması işinin faturası pek bir kabarık.
İlk planda Irak'ta yeni yönetim kurulana dek 75 bin asker bulundurulmak
isteniyor. Orta vadede de haberleşme, taşımacılık ve halk sağlığı
altyapısının yoktan var edilmesi gerek. Kabataslak hesapla yıllık 20 milyar
dolarlık bir bütçeden bahsediyoruz. Buna acilen yürürlüğe konulması
gerekli önlemler dahil değil. Hani birkaç hafta içinde yiyecek stoku tamamen
tükenecekmiş, içecek su yokmuş, ülkenin dörtte üçünde elektrik kesikmiş,
hastaneler ağzına kadar doluyken bir tablet aspirin bulunamıyormuş, yağma yüzünden
Bağdat'taki El Kindi hastanesinden yatak çalmasınlar diye kapıda Amerikan
tankları bekliyormuş, 12 milyon çocuk kolera, kızamık ve zatüreeden ölmek
üzereymiş konumuz değil. Bunlar Saddam'ın eseri. Biz demokratik yeni yönetim
sonrası kalkınmayı planlıyoruz
şimdi.
Yeniden yapılanma projeleri temel olarak savaş öncesi gibi BM (Almanya,
Fransa ve Rusya'yı kastediyoruz) ve Amerikan yönetimini karşı karşıya
getiriyor. ABD her türlü girişimin askeri otorite kontrolünde olması
konusunda kesin kararlı. Gider çok yüksek olduğu için BM'nin devreye
girmesine soğuk değil, ama elbette ki çizilen sınırlar ölçüsünde.
Kosova'daki başarısızlıklarından yeterli dersi almadıklarını düşünüyorlar.
BM ise operasyonel bağımsızlık iddiasında. Saddam zamanından halka miras
kalan üniforma korkusunun işbirliğine zarar vereceğini düşünüyor.
Amerikan Savunma Bakanlığı hazırladığı planı 14 Nisan itibariyle açıkladı.
"Demokratik, refah düzeyi yüksek, kitle imha silahları ve terörizmden
arındırılmış, komşularına tehdit oluşturmaktan çok kendi halkının
haklarını gözeten bir Irak'ın kurulabilmesi için..." diye başlıyor
rapor. Yönetimin öncelikli görevinin halkın güvenini kazanmak için dirlik
ve düzeni sağlamak olduğu vurgulanıyor. ABD ülkenin güvenlik ve sivil yönetiminin
yapılanmasını üstleniyor. İnsani yardım ise BM, Dünya Gıda Fonu,
Uluslararası Göçmenler Birliği gibi sivil toplum örgütlerine bırakılıyor.
Amerika hem sever hem döver
Gereken yıllık 20 milyar dolarlık bütçenin 17 milyarlık kısmını ABD karşılayacak.
Geri dönüşü oldukça uzun vadeli olacak bu paranın izleyeceği yol da çiziliyor.
Önce petrol kaynaklarının yeniden çalışır hale gelmesi için yatırım
yapılacak. Kâr getirmeye başlamasının üç yılı bulacağı hesaplanmış.
Ardından geri ödeme başlayacak.
Raporda vurgulanan en önemli nokta Irak halkının her türlü projede başrolü
üstlenmesi gerekliliği. Toplumda isteksizlik yaratmamak için özellikle sürgündeki
yurttaşların bu işe karıştırılmaması zorunluluğu vurgulanmış.
Projeler hayali sanmayın. İkisinin ihalesi yapıldı bile. 12 Nisan
itibariyle Amerikan Uluslararası Gelişim Ajansı (US Agency for International
Development) 7.9 milyon dolarlık insani yapılanma ve RTI de 2.4 milyon dolarlık
okulların kurulması ihalelerini kazandılar. Şartnamelerde çocukların eğitime
geri kazandırılması ve öğretmen yetiştirmek hedefleniyor. Son cümle
olarak "Cehalet demokrasinin düşmanıdır" yazılmış. İnsani yapılanmadan
ise sivil kuruluşlarda çalışabilecek personel yetiştirilmesi kastediliyor.
BM ise kısa vadede 1.3 milyar dolarlık yiyecek ve 13 metreküp ilacı ülkeye
ulaştırdı. Dünya Sağlık Örgütü'nün 400 personeli iş başında. İçme
suyu için 325 milyon dolarlık fon devreye sokuldu. Altı aylık dönemde 2
milyar doların daha geleceği söyleniyor.
Bütün bu çabaların Iraklıları 1990'daki ortalama yaşamın 66 yıl, kişi
başına ulusal gelirin 2800 dolar, kadın okuryazarlığının yüzde 85, sağlık
hizmetinin götürülebildiği nüfusun yüzde 93 ve temiz su içebilenlerin yüzde
90 olduğu standartlara ne kadar zamanda geri getirebileceği meçhul. Annan'ın
söylediği gibi "Projelerin başarıya ulaşmasının ilk koşulu ABD'nin
samimiyeti. Ama yetişmiş Iraklı sivil halkı da unutmamak ve Doğu Timor veya
Kosova'dakilerle ile karıştırmamak gerek".
Afganistan'daki başarısız unutulup giden projeleri ise zaten kimse aklına
getirmesin. Tek süper devletli yeni dünya rejimine alışın yavaş yavaş.
Gerektiğinde dövülüp gerektiğinde sevilmeye...
Radikal
|