‘3 bin yıllık uzay modülü’
25 yıllık alçıymış!
İstanbul
Arkeoloji Müzesi’nde bulunan ve 3 bin yıllık olduğu iddia edilen ‘Uzay
Modülü’nün 25 yıl önce alçıdan yapıldığı ortaya çıktı.
Müzecilerin ‘eşsiz’ diye tanımladığı uzay aracı, Batı basınında
da ‘Urartulara ait 3 bin yıllık uzay aracı’ başlığıyla çok sayıda
habere konu olmuştu. Ancak Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün
yaptırdığı kimyasal ve petrografik analizler sonucu bu görüşlerin tarihî
gerçeklerle uyuşmadığı anlaşıldı.
Eserin müzeye nereden geldiği hakkında çelişkili bilgiler var. Bu görüşlerden
birine göre modülü bir antika satıcısı müzeye getirdi. 23 cm uzunluğunda
ve 9,5 cm yüksekliğindeki uzay modülünün 5 motoru bulunuyor. Anıtlar ve Müzeler
Genel Müdürü Dr. Alpay Pasinli, eserin 3 bin yıl önce değil, en fazla 25 yıl
önce yapılmış olabileceğini söyledi. Batılı bilim adamlarının yazdıkları
makale ve yazılarda kendi kamuoylarına uzay modülünü 3 bin yıllık diye
tanıttığını hatırlatan Pasinli, “İncelemeler sonucunda bu eserin alçı
ve mermer tozundan yapıldığını tespit ettik.” dedi.
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin en popüler eserlerinden biri olan, Batılı
bilim adamları ve medyanının görmek için peşinden koştuğu ‘Uzay Modülü’
ile ilgili bugüne kadar Avrupa’da onlarca makale yayımlandı; birçok gazete
ve televizyona haber oldu. 1990’ların başında Alman ve İngiliz arkeologların
görmek için peşine düştükleri ‘Uzay Modülü’, uzun süre İstanbul
Arkeoloji Müzesi’nin ‘muhafaza bölümü’nde saklı tutuldu. ‘Uzay Modülü’nü
ilk görüntülemeyi başaran İngiliz Fortean Times dergisi oldu. 1993 Ekim sayısında
heykelin fotoğraflı ile birlikte “Eski Bir Uzay Modülü mü?” başlığı
atan dergiyi, 1994 yılında Alman dergisi ‘Magazin 2000’ takip etti.
‘Magazin 2000’in rakip yayın kuruluşu ‘G.A.R.L.’ de bu olaydan sonra
İstanbul’a editörünü gönderdi. O da araştırmaları sonucunda ulaştığı
bilgileri okurlarıyla paylaştı. Ama hemen hemen her araştırmada ortaya çıkan
ve Batı kamuoyuna yansıyan bilgiler şu şekildeydi: “İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde
saklanan uzay gemisinin, şimdi Toprakkale olarak bilinen eski Tuspa şehrinde
1975’te yapılan olağan kazılarda bulunduğu doğrulanmaktadır. Burası M.Ö.
830’dan M.Ö. 612’ye kadar Urartu uygarlığının serpildiği Van Gölü’nün
kuzeydoğusundadır.” şeklinde bilgiler verildikten sonra “Bu sıradışı
nesne, şimdi İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndedir; ancak sergilenmemektedir.”
deniliyordu.
Tartışmalı ‘Uzay Modülü’ ilgili en geniş kapsamlı araştırmayı
yapan dil uzmanı ve İncil bilgini, ‘12. Gezegen’ kitabının yazarı
Zecharia Sitchin’di. 1990’ların başında Türkiye’ye gelen Sitchin,
‘Uzay Modülü’nün 3000 yıllık olduğuna inanan isimlerin başında
geliyordu. Sitchin, müzenin ‘muhafaza bölümü’nden çıkarılarak,
‘kadife tepsi içerisinde’ kendisine gösterilen heykel ile ilgili şu
tespitleri yapmıştı: “Nesne, tahminen bir volkanik külden oluşan taş
olabilecek gözenekli bir madden yapılmıştı. Kıvrımları ve diğer şaşırtıcı
uygun detaylar da onun ham bir işçiliğin ürünü olduğu fikrini çürütmektedir.
Müzenin resmi açıklamalarındaki gibi plastik bir oyuncaktan çıkartılmış
bir alçı kalıp mıydı? Hiç de öyle görünmüyor.”
‘Uzay Modülü’nün İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne nereden geldiği ve
nasıl girdiği konusunda çelişkili görüşler bulunuyor. Bilinen en yaygın
görüşe göre, heykeli bir antika satıcısı getirmiş ve sahte olmasının
anlaşılması üzerine bir daha peşine düşmemiş. 23 cm uzunluğunda, 9,5 cm
yüksekliğinde, 8 cm genişliğinde olan ‘Uzay Modülü’’nün 5 motoru
bulunuyor. Heykelcikte, ayakları göğsüne doğru kıvrılmış olarak oturan
bir de pilot figürü yer alıyor. Pilotun giydiği giysiler ise
‘astronot’ların giydiği uzay elbisesini andırıyor.
Zaman
|