Müteahhit-siyasetçi cinayetleri
devam ediyor
Dün sabaha karşı Bingöl'de depremin en çarpıcı yanı daha ilk
saatlerinden itibaren okul yatakhanesinde yaşanan felaket oldu. Çeltiksuyu
mevkiindeki yatılı ilköğretim okulunun 3 katlı yatakhanesi, gecenin üç buçuğunda
198 öğrenci ve bir öğretmenin başına çöktü.
Dün akşam saatlerinde hâlâ enkaz altında 80 kadar yavru vardı. Aralarından
kaçının bir daha güneşi göreceği, tatil gelince köyüne döneceği günleri
iple çekeceği, kaçının büyüyünce doktor, polis, gazeteci, hâkim, öğretmen,
mühendis olma düşü kurabileceği belli değildi.
Dün büroca bütün günümüz, sanırım Türkiye'nin büyük çoğunluğu
gibi o yavrulara yanmakla geçti.
Onlar bin bir sıkıntı içindeki yoksul ailelerin kendisini kurtarsın,
belki bizi de kurtarır umuduyla, adam olmaları umuduyla, devletin kıt imkânlarıyla
yapılabilmiş o okula gönderdikleri yavrular, yavrularımızdı. Zaten ömürleri
boyunca yoklukla, baskılarla, acılarla yoğrulmuş aileler, yıkılan o bina
ile yalnız yavrularını değil, bugüne ve geleceğe inançlarının yerine
konulamaz bir parçasını da yitirdiler.
Sorumlusu belli
Dün yaptığımız araştırmalar, bu binanın yıkılışı altında da çarpık
siyaset-ticaret ilişkilerinin bulunduğu kanımızı güçlendirdi.
Okul binasını yapan müteahhit kardeşler, Şeref ve Muttalip Bozkuş. İhaleyi
aldığı sırada, DYP-SHP koalisyonu hükümette. Milli Eğitim Bakanı DYP'li
Nevzat Ayaz. İhale Devlet Planlama Teşkilatı'nın programında bulunmamasına
karşın, hükümet partilerinin kontrolündeki TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda
verilen bir teklif uyarınca bakanlığa verilen talimat uyarınca, bakanlık
tarafından açılmış. İhaleyi kazanan Şeref Bozkuş ise DYP'nin, bir dönem
il yönetim kurulunda da görev yapmış bir üyesi. Üstelik Bingöl'de yıkılan
başka binalarda da Bozkuş kardeşlerin imzası var. Bozkuş kardeşler daha
sonra yaptıkları kötü inşaatlar nedeniyle devlet ihalelerinden yasaklanmışlar
ve Hilal Köylü'nün saptadığına göre, 21 Mayıs 2003'e kadar da yasakları
devam ediyor.
Dün Bingöl'de deprem olduğu için biz bu bilgileri bulabildik. O dönem
daha kaç partili müteahhidin, kaç okul ve yatakhane ve kamu binası ihalesi
aldığını, onların şimdi ne durumda olduğunun şu an kolaylıkla saptama
imkânımız yok. Ama Bozkuş'ların yalnız olmadıkları kesin. Ha, bir ayrıntı
daha. Yerel kaynaklardan saptadığımız kadarıyla, Şeref Bozkuş, DYP'nin
iktidar olamayacağını anlayınca, 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi AKP'ye
yanaşmaya çalışmış. Ancak AKP'ye üye olduğu yönünde bir bulgu yok,
kendisine orada yer bulamamış.
Müteahhit siyasetçi tipi
Ancak bu çabasının Bingöl gibi küçük bir şehirde yaygın biliniyor olması
bile kendi başına yeterince çok şey gösteriyor.
Tük siyaseti maalesef şimdiye dek Bozkuş kardeşler gibilerinin omuzlarında
bugünlere geldi. Özellikle 12 Eylül 1980 sonrasında siyaset işçilere,
memurlara, aydınlara kapandıkça, yerel eşrafa, devlet ihalesiyle zengin olma
hedefindeki müteahhitlere, devlet bankası pazarlayan işbilen komisyonculara açıldı.
Kimi siyasetçi, siyasetini kolaylıkla sürdürme imkânını bu kolay para
kaynaklarında gördü. Üstelik para somut olarak kimsenin cebinden çıkmıyordu.
Ama tek tek her birimizin vergilerinden oluşan devlet bütçesinden harcanıyordu.
Böylece oluşan parazit bir ilişkiyle Türk siyaseti de, ekonomisi de bugünlere
geldi.
Bozkuş kardeşlerin malzemeden çalıp çırpmasıyla yapılan okul
yatakhanesinin
yoksulluklarından kurtuluş umuduyla Bingöl köylerinden kopup gelen o
yavrucukların başına yıkılmasıyla biz bu insanı kahreden tabloyu yeniden
konuşuyoruz.
Peki Bozkuşlar nasıl aldılar o ihaleyi?
Ayaz o ihaleye nasıl, kimin telkini, ya da baskısıyla imza attı? DPT programında
olmayan ihaleler açılması için teklifleri kim, kimler sundu TBMM
komisyonuna? O tekliflere bilerek, bilmeyerek kimler el kaldırdı?
Sistemdeki arızayı teşhis etmek gerekli, ama tek başına tedavi sağlamıyor.
Tedavi için o isimleri tek tek bulmamız, mahkeme karşısına çıkarmamız
gerekiyor. Suçlama ortada kalınca, suçlu ortadan kayboluyor, geriye sadece suç
ve kurbanları kalıyor.
Radikal - Murat Yetkin
|