'İmar affına' bir darbede doğadan
Bunlar eğer gerçekten ''inanmış'' iseler, yine bir sabaha karşı 6.3 büyüklüğünde
gerçekleşen sarsıntının "haram para''ya olan düşkünlüklerine ve
insan canını hiçe sayan ''imar rantı'' hesaplarına karşı ilahi bir uyarı
olduğunu da kabul etmeleri gerekmez mi?
Hükümetten talimatlı kimi bürokratların Ankara'daki kapalı kapılar ardında
''imar affı'' yasası hazırladıkları bir günde, Türkiye'nin yeni bir
deprem sarsıntısıyla uyanması sakın ''ilahi uyarı'' olmasın?..Anımsanacaktır,
1999 depremlerinin ardından, kendilerine ''inanmış'' diyen kimi çevreler, özellikle
Donanma'nın bulunduğu Gölcük'ün yıkılmasını ''ilahi ders'' olarak
nitelendirmişlerdi... Kaçak camileriyle pazarladıkları talan arazilerine yüksek
rantlar sağladığı için dört elle sarıldıkları yasa dışı ya da
kurallara aykırı yapılaşmayı sorgulamak yerine, bu aymazlığın yarattığı
felaketin sorumlusu olarak da sadece ''laikliği savunanları'' göstermek
istemişlerdi...
Şimdi, aynı kesimlerin de içinde yer aldıkları siyasal kadroların
egemen oldukları bir iktidar, aynı depremin henüz yaralarının bile sarılmadığı
bir dönemde, yine aynı felaketlerin ''temel sorumlusu'' olarak bilinen kaçak
ve kuralsız yapılaşmayı ''para karşılığında affetmeye'' hazırlanırken
Bingöl sarsıldı... Bunlar eğer gerçekten ''inanmış'' iseler, yine bir
sabaha karşı 6.3 büyüklüğünde gerçekleşen sarsıntının işte bu
''haram para'' ya olan düşkünlüklerine ve insan canını hiçe sayan ''imar
rantı'' hesaplarına karşı ilahi bir uyarı olduğunu da kabul etmeleri
gerekmez mi? Bingöl depremindeki görünümlerin de öncekilerden pek farkı
yok... Çünkü, ne yazık ki ''burası Türkiye...''
Ülkenin artık her bölgesinde şehirciliği, mimarlığı ve mühendisliği
dışlayan; plansız, projesiz ve teknik denetimden yoksun yapılaşmanın bir
''ekonomik ve sosyal hak'' kabul edildiği; bu anlayışla yetişmiş siyasetçinin
de aynı talanı durmadan ''yasallaştırma'' yarışına girdiği bir imar başıboşluğu,
yıllardır ''özgürce'' hüküm sürüyor... Hatta bu gibi ''ölümcül
riskler'' taşıyan yasadışı yerleşmeler, devletin yetkilerini kullanan aynı
tür siyasetçiler tarafından da ''belediye'' ya da ''ilçe'' ilan edilerek sürekli
ödüllendirilip, teşvik bile ediliyor...
Sezer haklı çıktı
Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer, önceki yıl Dünya Şehircilik Günü
nedeniyle yayımladığı mesajda, ülkenin en önemli sorunlarının başlarında
''kaçak ve yasadışı yapılaşmaya gösterilen siyasal desteğin'' geldiğinin
altını çizmiş ve çarpık kentleşmenin yanı sıra son deprem
felaketlerinin de temel nedenini özetle şöyle vurgulamıştı: ''Sürekli
hale gelen imar aflarının yarattığı tahribat ve haksız imar rantlarının
cezasız kalmasıyla yaygınlaşan kuralsızlık...'' İşte bu temel saptamayı
göz ardı eden, orman arazilerindeki yasa dışı işgalin kaçak ve denetimsiz
yapılarını ''parayla tapu karşılığında kalıcı kılmayı'' amaçlayan
anayasa değişikliğinin Çankaya'dan geri dönmesine tepki gösterenler, şimdi
Bingöl'e geçmiş olsuna giderken acaba kendilerinden de utanıyorlar mı?
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|