Müteahhit...
Her deprem sonrasında yıkılan binaların müteahhitleri suçlanıyor. Yıkılan
binalar inceleniyor veya kalitesiz, eksik malzemeli yapılar olduğu anlaşılıyor
ya da yapıların yanlış zeminlere kurulduğu ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak, "malzeme hırsızlığı, kayırmacılık" denilip
geçiliyor.
Sık karşılaşılan bir durum da müteahhidin genellikle eğitimsiz veya
alakasız meslek sahibi olduğu görülüyor.
Müteahhitlik bu kadar basit bir iş mi? Müteahhitlik bir meslek mi değil
mi?
Her önüne gelen müteahhitlik yapabilir mi? Bir mühendislik eğitimi almış
olması gerekir mi?
Türkiye'de bu soruları çoğaltmak mümkün...
Ama bakıyorsunuz aynı Türkiye inşaat sektöründe en iddialı işleri yapıyor.
Yurtdışında birçok önemli projeyi alıyor ve gerçekleştiriyor. Ödüller
alıyor.
Yurtiçinde de yurtdışında da çok başarılı olan çok güvenilir
bulunan firmalarımızın sayısı az değil...
O zaman bu kağıt gibi yıkılan binalar neyin nesi?
Anlaşılıyor ki, bu bir sistem sorunu. Ya bir okul veya hastane binası
yapmak bu tür güvenilir firmalar için küçük iş olarak görülüyor ya da
özellikle bu tür işler yazılıp çizildiği gibi siyasetçi - müteahhit - bürokrat
üçlüsü tarafından bir kayırma düzeni içinde yapılıyor.
Bütçeye okul, hastane gibi yapılar için konulan ödenekler, o ilin
siyasetçisi, yerel müteahhidi ve ilgili bürokratlar tarafından ya siyasi ya
da parasal çıkarlar için kullanılıyor. Yer seçiminde de, müteahhit seçiminde
de, inşaat kontrolünde de aynı zincir işliyor ve sonuç Çeltiksuyu gibi
oluyor.
Şimdi bütün okullar, hastaneler elden geçirilecek...
Kimin ne zaman ne yaptığı yeni araştırılacak...
Tabii bir yandan bu yapılırken, bir yandan da mutlaka işin kaynağına
inilmesi gerekiyor. Müteahhit nedir, nasıl olunur, kamu işi nedir, nasıl
verilir, nasıl yapılır, bu sistemin tümüyle sorgulanması ve yenilenmesi şart.
Bingöl gibi bir ilde 1200 müteahhit neden vardır, ne iş yaparlar? Diğer
illerde de durum böyle midir? Kafasına esen müteahhit olabilir mi, olabilmeli
mi?
Devlet bu işleyişin bir parçasıysa, bununla nasıl mücadele edilir?
Bütün bu sorulara yanıt bulmak ve gerekli önlemleri almak yaşamsal önem
taşıyor. Sadece sözle sorunlar çözülmüyor.
Ayrıca kamu denetimi dışında, müteahhitlik konusunda mutlaka meslek
odalarının da ağırlığını koymaları gerekiyor. Devletin de meslek kuruluşlarını,
üniversiteleri devreye sokması bir zorunluluk.
Bu sorunları hatırlamak için yeni depremler beklemeden, resmi, özel bütün
kurumların harekete geçmesi kaçınılmaz.
Ağıt yakmak yetmiyor...
Fikret Bila - Milliyet
|