reklam

09 Mayıs 2003 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

"Sallanan ülkemiz toprakları üzerindeki yapılar çöktü"

İstanbul Serbest Mimarlar Derneği "İSMD" yayınladığı kamuoyu açıklaması ile Bingöl'deki depremin sebep olduklarının sebeplerini ve yapılabilecekleri belirtti.

"Sallanan ülkemiz toprakları üzerindeki yapılar çöktü. Yurttaşlarımız ve ulusal birikimlerimiz yine en çok kamu yapılarının altlarına gömüldüler.

Artık kesin olarak biliniyor ki; geleceğimizde de depremler olacak, yine en çok devletin yaptığı, yapmakta olduğu yapılar çökecek, insanlarımız artan sayılarla onların altına gömülecek.

Bu çağda bu durum bir ulusal utançtır, bir yüz karasıdır.

Bu utancın kaynaklarını tüm kamuoyu artık biliyor. Devletin inşaat yatırımlarında;
- Maliyetlerin daha baştan yanlış ve eksik hesaplandığını,
- Yatırımların gereksinmelerden çok siyasi baskılarla belirlendiğini,
- Mimarlık ve mühendislik proje hizmetlerinin %70-75'e varan tenzilatlarla gereksinilen emeğin ancak %30'u ile elde edilebilecek düzeyde yaptırıldığını,
- Bu düzeysiz projelerin de çoğu %40-50 tenzilat yapan müteahhitlere inşa ettirildiğini,
- Devlet müteahhitliği mekanizmasının siyasetle ne kadar iç içe ve etkin olduğunu,
- "Devlet müteahhitliği " sözcüğünün anlamının giderek "aslında o bedel ile yapılamayacak bir işten yüksek kar edebilmenin çarpık yollarını bilerek onun düzenini kurabilmek" anlamına dönüştüğünü,
- Devletin yeterli nitelikte teknik personele sahip olamadığını, olanın da yapılageleni denetleyebilecek ve düzeltebilecek yetki kullanımından yoksun olduğunu, o Kim ne yaparsa yapsın, sonuçta kimsenin başına bir şey gelmeyeceğini, yetkililer her seferinde sanki yeni keşfetmiş gibi sunsalar da, artık herkes çok iyi biliyor.

Son 30-35 yıldır giderek yerleşen bu çarpık sistem kendi varlığını güvenceye alan kadrolar, mekanizmalar oluşturdu. Onun için, gerçek anlamda değiştirilmesi çok zordur.

Bu bilinenlerin hepsi doğrudur, ama onlar birer neden değil yalnızca birer sonuçturlar. Canımızı alan, alacak olan bu çarpık düzenin gerçek nedeni; Halkımızı meslek uygulayıcılarına karşı koruyan, "Meslek Yasaları" na sahip, "Meslek Hukuku" nu oluştumuş bir "gelişmiş toplum kimliğine" henüz erişemememizdir.

Anayasamızdaki hükme rağmen yalnızca "şu okulu bitirene mimar ya da mühendis denir" diyen bir yasanın dışında ülkemizde Mimarlık ve Mühendislik mesleklerini ve onların "kendilerine rucu edilebilir uygulayıcılarını " tanımlayan, mesleki sorumlulukları saptayan ve bu sorumluluklar bağlamında meslekleri kurumsallaştıran çağdaş bir yasamız hala yok. Ülkemizde yasal olarak bu meslekler henüz var değiller.

Eline bir diploma verilen her kişinin kendisine "Mimar", "Mühendis" diyebildiği, dilediği konuda, dilediği gibi çalışabildiği, başkalarının malına canına malolabildiği tek ülke biziz dünyada.

Bu şekilde niteliği tartışmalı, sorumsuz, denetimsiz, sayısı 250 bini aşkın diplomalı insan ülkemizde.

Mevcut düzen bu sayısal içinden dilediği kadroları kurup, onları amacı için kullanabiliyor. Temel neden budur.

Bu nedenle de alınan, alınacak önlemlerin başarı şansı da yok gibi. Çünkü onları belirleyecekler de, uygulayacaklar da aynı malzemeden ve halen geçerli olan bu düzen içinden seçilecekler. O nedenle, henüz bir "Mimarlık ve Mühendislik Meslek Yasamızın" olmamasınm, bir Meslek Hukukumuzun oluşmamasının bedelini ne yazık ki gelecekte de canlarımız ile ödemeye devam edeceğiz."
Arkitera

 

Mayıs 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Platform

"Yerel Yönetimler ve Mimarlık" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 12 Mayıs'ta İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon' da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: İhsan Bilgin
Konuşmacılar:
Cem İlhan, Nevzat Sayın, Hasan Topal

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz