reklam

10 Mayıs 2003 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Ormanlarla İlgili Anayasa Değişikliği

4 Nisan 2003 tarih ve 4841 Sayılı Yasa ile TC Anayasası'nın bazı maddeleri değiştirilmiş, yeni hükümler eklenmiştir. 4841 Sayılı Yasa'nın 1. maddesinde seçmen yaşı 25'e indirilmiş, 2. maddesinde anayasanın 169. maddesinde ''Ormanların yalnız devletçe yönetilip işletileceği'' hükmü mevcut iken, bu kez ''işlettirilir'' hükmü eklenmiş, 170. madde de ise ''31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş olan yerlerin değerlendirilmesi ve yine bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti, orman sınırları dışına çıkarılarak orman köylüsünün buralara yerleştirilmesi, halkın yararlanmasına tahsisinin kanunla düzenlenmesi, bu halkın işletme araç ve gereçlerinin sağlanması, orman içinden nakledilen köyler halkına ait arazilerin derhal ağaçlandırılması'' hükümleri yanına ''31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş ve orman sınırları dışına çıkarılmış yerlerin devri-tahsisi- terki-kiraya verilmesi-üzerinde sınırlı ayni hak tesisi-satışı'' biçiminde yeni hükümler eklenmiştir.

1- Öncelikle, hükümetin bu yoldaki çalışması ve duyurusu, sadece 170. maddede değişiklik yapılarak dışarı çıkarılan yerlerin orman köylüsü dışındaki kişilere de satışını sağlamak biçiminde bir değişikliği içeriyordu. 169. madde gündemde değildi.

Oysa şimdi 169. maddeye eklenen ''Devlet ormanlarının devlet eliyle işletilir hükmüne, işlettirilir'' hükmü eklenerek yeni ve çok vahim sonuçlar getirecek bir değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliğin getireceği sonuçları şöyle sıralayabiliriz.

a - Devlet ormanlarının, devlet dışında da işlettirilmesi özel sektörü ve özellikle yabancı şirketi devreye sokar.

Devlet ormanlarının işletilmesi yabancı şirketlere verildiği takdirde, ormanlar sadece ağaç ve bitki kavramından ibaret olmayıp, ana öğe olarak toprak söz konusu olacaktır ve orman işletmeciliği uzun yılları içeren bir işletmecilik olduğundan yabancı şirketler, ormanlarımıza ve topraklarımıza gireceklerdir.

b - Yabancı şirketlerin ormanlarımıza (toprağımıza) yerleşmesi halinde, o ormanlarda yaşayan ve orman içi yayla ve meralarda hayvancılık yaparak ekmeğini ormandan çıkaran orman köylüsü ile sürtüşmelere neden olacak köylünün huzuru bozulacak, geçim yolu da kapanacaktır. Bu da sosyal ve ekonomik bunalımı hazırlayacaktır.

c - Orman topraklarının uzun yıllar yabancı şirketler elinde bulunması, siyasal bağımsızlığı, toprak bütünlüğümüzü zedeleyici olguları beraberinde getirecektir.

ç - Yeni bir kapitülasyon dönemi başlayacak ve dönüşü çok zor bir yola girilmiş olacaktır.

d - Yabancı şirketlerle doğacak ihtilaflarda, tahkim konusu gündeme gelecek ve yabancılar ülkemiz ormanları üzerinde söz sahibi olabilecektir.

2 - a) 170. madde de ise, yukarıda özetlediğim eski maddeye ''satış yanında- devir-terk-kiralama-ayni hak tesisi'' gibi yeni hükümler eklemiş, hükümet satışla 25 milyar dolar elde edeceğini ilan etmiştir. Devir ve terk olgusu satış yanında yer aldığına ve bu yeni hükümlerle ormanların bedelsiz olarak birilerine devri ve terk edileceği şimdiden belli olduğuna göre satılacak kesim neresidir ve bu 25 milyar dolar nasıl kazanılacaktır?

b)- Yine 2/B ile çıkarılan yerler ya da 2/B'ye konu olacak kesimler küçük bir alan ya da miktarı belli bir kesim değildir. Tüm Türkiye ormanlarına özellikle rantı yüksek İstanbul, Yalova, Karamürsel, Kocaeli, İzmir, Bursa, Antalya, Adana, Mersin, Bolu, Ilgaz, Toroslar'da yer alan ormanların içinde binlerce ''villa, işyeri, fabrika, otel, lokanta, cafe yapıları bulunmaktadır'' . Buralarda yerleşenler orman köylüsü değildir. Toprak ihtiyacı ile gelmemişlerdir. Ormandan elde edilen bu yerler, ağaçlar, bitkiler kesilerek, yakılarak, sürülerek zorla ele geçirilmiştir.

6831 Sayılı Orman Yasası'nın 14. ve 17. maddeleri bu eylemleri suç saymış ve aynı yasanın 91, 92. ve 93. maddeleri bunlara karşı hapis ve para cezasını öngörmüştür. Hatta Orman Yasası ceza bölümünde yapılan değişiklikle orman suçlarında müebbet hapis ve ölüm cezası dahi öngörülmüştür.

O halde suç sayılan ve cezai müeyyideleri olan tüm olgular bu yeni anayasa değişikliği ile yok sayılacak ve suç işleyenlere elde ettiği yerler verilerek ödüllendirilmiş olacaklardır. Bu hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmaz ve kabul edilemez büyük bir yanlıştır. Hükümet gerekçesinde, bu yerlerden ''ecrimisil alınıp, kişilere satılması'' halinde ödüllendirilmemiş olacakları ileri sürülmektedir. Oysa, tam tersi bir olay söz konusudur. Ormana tecavüz eden, kesen, biçen, yakan, yok eden, yerleşen, hem mülk sahibi olacak, hem de tapuyu ele geçirdikten sonra büyük rantlarla bu yerler başkalarına devredilecektir. İşte asıl ödüllendirme bu şekilde gerçekleşecektir.

Anayasa ve yasalara saygılı olup ormana el atmamış vatandaşlar, bu olgu karşısında düşünecekler ve hukuk devletine, anayasaya, yasalara güven duyguları sarsılacaktır. Bunun sonucu psikolojik, ekonomik, sosyal bir kaos oluşacaktır.

Bu olayın asıl felaket yönü ise, 6831 Sayılı Yasa'nın, dışarı çıkarma olgusunu sağlayan 2/B maddesi yürürlükte bırakılmış olmasıdır. Bu madde yürürlükte oldukça dışarı çıkarma işlemleri devam edecektir ve etmektedir. 2/B yapay bir kavramdır, bilimsel ve gerçekçi bir dayanağı yoktur. zira, anayasada ve yasalarda ''Bilim ve fen bakımından tam nitelik kaybı'' ifadesi yer almıştır. Türkiyemizin ormanları, bilim ve fen bakımından doğal olarak niteliğini yitirmemiştir.

31 Aralık 1981 tarihinin hiçbir anlamı yoktur. Zira, yasa yürürlüktedir ve 1981'den sonra günümüze değin devam eden her dışarı çıkarma işlemi 31.12.1981'den önce ''nitelik yitirmiştir'' gerekçesine dayandırılarak sürdürülmektedir. Bu yasa iptal edilmez ve uygulanması devam ederse, Orman Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre 20.199.296 hektar olan orman varlığımız, belli bir süre sonra tükenecek ve dışarı çıkarılacak orman kalmayacaktır. Bu vahim gidişin sonucu olarak Türkiye çölleşecektir. Ne acıdır ki, çölde yaşama olanağı yoktur. Oysa gelecek kuşaklara, yeşil ve yaşanır bir ülke bırakmak devletin ve ulusun görevidir.

Bu nedenlerle, açıkladığım olgular gözetilerek, öncelikle ormanların sürekli olarak rejim dışına atılmasını ve yok olmasını sağlayan 6831 Sayılı Yasa'nın 2/B maddesi kaldırılmalı, dışarı çıkarma eylemi ve işlemleri ''durdurulmalı'' , anayasadaki hükümler Türkiye ormanlarının geleceğini güvence altına alacak, ormanların yok olmasını önleyip ulusa ve orman köylüsüne akılcı yolla yarar sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmeli, bugün ulaşılan yanlış yoldan dönülmelidir. Aksi halde yarın çok geç olacaktır.
Ferruh Atbaşoğlu - Cumhuriyet

 

Mayıs 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Sibel Bozdoğan
20 Mayıs 2003 günü Diyalog bölümümüze konuk olacak.

Sibel Bozdoğan hakkında forumda başlayan tartışmaya katılmak için  tıklayın. 


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz