Ormanlarla İlgili Anayasa Değişikliği
4 Nisan 2003 tarih ve 4841 Sayılı Yasa ile TC Anayasası'nın bazı
maddeleri değiştirilmiş, yeni hükümler eklenmiştir. 4841 Sayılı Yasa'nın
1. maddesinde seçmen yaşı 25'e indirilmiş, 2. maddesinde anayasanın 169.
maddesinde ''Ormanların yalnız devletçe yönetilip işletileceği'' hükmü
mevcut iken, bu kez ''işlettirilir'' hükmü eklenmiş, 170. madde de ise
''31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini
kaybetmiş olan yerlerin değerlendirilmesi ve yine bilim ve fen bakımından
orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti, orman sınırları
dışına çıkarılarak orman köylüsünün buralara yerleştirilmesi, halkın
yararlanmasına tahsisinin kanunla düzenlenmesi, bu halkın işletme araç ve
gereçlerinin sağlanması, orman içinden nakledilen köyler halkına ait
arazilerin derhal ağaçlandırılması'' hükümleri yanına ''31.12.1981
tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş
ve orman sınırları dışına çıkarılmış yerlerin devri-tahsisi-
terki-kiraya verilmesi-üzerinde sınırlı ayni hak tesisi-satışı'' biçiminde
yeni hükümler eklenmiştir.
1- Öncelikle, hükümetin bu yoldaki çalışması ve duyurusu, sadece 170.
maddede değişiklik yapılarak dışarı çıkarılan yerlerin orman köylüsü
dışındaki kişilere de satışını sağlamak biçiminde bir değişikliği içeriyordu.
169. madde gündemde değildi.
Oysa şimdi 169. maddeye eklenen ''Devlet ormanlarının devlet eliyle işletilir
hükmüne, işlettirilir'' hükmü eklenerek yeni ve çok vahim sonuçlar
getirecek bir değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliğin getireceği sonuçları
şöyle sıralayabiliriz.
a - Devlet ormanlarının, devlet dışında da işlettirilmesi özel sektörü
ve özellikle yabancı şirketi devreye sokar.
Devlet ormanlarının işletilmesi yabancı şirketlere verildiği takdirde,
ormanlar sadece ağaç ve bitki kavramından ibaret olmayıp, ana öğe olarak
toprak söz konusu olacaktır ve orman işletmeciliği uzun yılları içeren
bir işletmecilik olduğundan yabancı şirketler, ormanlarımıza ve topraklarımıza
gireceklerdir.
b - Yabancı şirketlerin ormanlarımıza (toprağımıza) yerleşmesi
halinde, o ormanlarda yaşayan ve orman içi yayla ve meralarda hayvancılık
yaparak ekmeğini ormandan çıkaran orman köylüsü ile sürtüşmelere neden
olacak köylünün huzuru bozulacak, geçim yolu da kapanacaktır. Bu da sosyal
ve ekonomik bunalımı hazırlayacaktır.
c - Orman topraklarının uzun yıllar yabancı şirketler elinde bulunması,
siyasal bağımsızlığı, toprak bütünlüğümüzü zedeleyici olguları
beraberinde getirecektir.
ç - Yeni bir kapitülasyon dönemi başlayacak ve dönüşü çok zor bir
yola girilmiş olacaktır.
d - Yabancı şirketlerle doğacak ihtilaflarda, tahkim konusu gündeme
gelecek ve yabancılar ülkemiz ormanları üzerinde söz sahibi olabilecektir.
2 - a) 170. madde de ise, yukarıda özetlediğim eski maddeye ''satış yanında-
devir-terk-kiralama-ayni hak tesisi'' gibi yeni hükümler eklemiş, hükümet
satışla 25 milyar dolar elde edeceğini ilan etmiştir. Devir ve terk olgusu
satış yanında yer aldığına ve bu yeni hükümlerle ormanların bedelsiz
olarak birilerine devri ve terk edileceği şimdiden belli olduğuna göre satılacak
kesim neresidir ve bu 25 milyar dolar nasıl kazanılacaktır?
b)- Yine 2/B ile çıkarılan yerler ya da 2/B'ye konu olacak kesimler küçük
bir alan ya da miktarı belli bir kesim değildir. Tüm Türkiye ormanlarına özellikle
rantı yüksek İstanbul, Yalova, Karamürsel, Kocaeli, İzmir, Bursa, Antalya,
Adana, Mersin, Bolu, Ilgaz, Toroslar'da yer alan ormanların içinde binlerce
''villa, işyeri, fabrika, otel, lokanta, cafe yapıları bulunmaktadır'' .
Buralarda yerleşenler orman köylüsü değildir. Toprak ihtiyacı ile gelmemişlerdir.
Ormandan elde edilen bu yerler, ağaçlar, bitkiler kesilerek, yakılarak, sürülerek
zorla ele geçirilmiştir.
6831 Sayılı Orman Yasası'nın 14. ve 17. maddeleri bu eylemleri suç saymış
ve aynı yasanın 91, 92. ve 93. maddeleri bunlara karşı hapis ve para cezasını
öngörmüştür. Hatta Orman Yasası ceza bölümünde yapılan değişiklikle
orman suçlarında müebbet hapis ve ölüm cezası dahi öngörülmüştür.
O halde suç sayılan ve cezai müeyyideleri olan tüm olgular bu yeni
anayasa değişikliği ile yok sayılacak ve suç işleyenlere elde ettiği
yerler verilerek ödüllendirilmiş olacaklardır. Bu hukuk devleti ilkeleri ile
bağdaşmaz ve kabul edilemez büyük bir yanlıştır. Hükümet gerekçesinde,
bu yerlerden ''ecrimisil alınıp, kişilere satılması'' halinde ödüllendirilmemiş
olacakları ileri sürülmektedir. Oysa, tam tersi bir olay söz konusudur.
Ormana tecavüz eden, kesen, biçen, yakan, yok eden, yerleşen, hem mülk
sahibi olacak, hem de tapuyu ele geçirdikten sonra büyük rantlarla bu yerler
başkalarına devredilecektir. İşte asıl ödüllendirme bu şekilde gerçekleşecektir.
Anayasa ve yasalara saygılı olup ormana el atmamış vatandaşlar, bu olgu
karşısında düşünecekler ve hukuk devletine, anayasaya, yasalara güven
duyguları sarsılacaktır. Bunun sonucu psikolojik, ekonomik, sosyal bir kaos
oluşacaktır.
Bu olayın asıl felaket yönü ise, 6831 Sayılı Yasa'nın, dışarı çıkarma
olgusunu sağlayan 2/B maddesi yürürlükte bırakılmış olmasıdır. Bu
madde yürürlükte oldukça dışarı çıkarma işlemleri devam edecektir ve
etmektedir. 2/B yapay bir kavramdır, bilimsel ve gerçekçi bir dayanağı
yoktur. zira, anayasada ve yasalarda ''Bilim ve fen bakımından tam nitelik
kaybı'' ifadesi yer almıştır. Türkiyemizin ormanları, bilim ve fen bakımından
doğal olarak niteliğini yitirmemiştir.
31 Aralık 1981 tarihinin hiçbir anlamı yoktur. Zira, yasa yürürlüktedir
ve 1981'den sonra günümüze değin devam eden her dışarı çıkarma işlemi
31.12.1981'den önce ''nitelik yitirmiştir'' gerekçesine dayandırılarak sürdürülmektedir.
Bu yasa iptal edilmez ve uygulanması devam ederse, Orman Genel Müdürlüğü
istatistiklerine göre 20.199.296 hektar olan orman varlığımız, belli bir süre
sonra tükenecek ve dışarı çıkarılacak orman kalmayacaktır. Bu vahim gidişin
sonucu olarak Türkiye çölleşecektir. Ne acıdır ki, çölde yaşama olanağı
yoktur. Oysa gelecek kuşaklara, yeşil ve yaşanır bir ülke bırakmak
devletin ve ulusun görevidir.
Bu nedenlerle, açıkladığım olgular gözetilerek, öncelikle ormanların
sürekli olarak rejim dışına atılmasını ve yok olmasını sağlayan 6831
Sayılı Yasa'nın 2/B maddesi kaldırılmalı, dışarı çıkarma eylemi ve işlemleri
''durdurulmalı'' , anayasadaki hükümler Türkiye ormanlarının geleceğini güvence
altına alacak, ormanların yok olmasını önleyip ulusa ve orman köylüsüne
akılcı yolla yarar sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmeli, bugün ulaşılan
yanlış yoldan dönülmelidir. Aksi halde yarın çok geç olacaktır.
Ferruh Atbaşoğlu - Cumhuriyet
|