Haliç'in evleri yenilenirken halkı
da yenilenecek mi?
Balat ve Fener sinagogları, kiliseleri, camileri ve renkli insanlarıyla İstanbul
dokusunda farklı bir yere sahip. Tarih boyunca hamursuzların, şeker bayramlarının,
paskalyaların ortak kutlandığı, Rum ilahilerine Kuran seslerinin karıştığı
bir bölge burası. Haliç'in temizlenmesi ve sahil şeridinde açılan şık
otel ve restoranlardan sonra da sancılı bir değişimin eşiğinde. Çünkü
azınlıkların İstanbul'dan ayrılmasından sonra genellikle Anadolu'dan göç
etmiş yoksul ailelerin yaşadığı bölge Avrupa Birliği ve UNESCO'nun
rehabilitasyon programıyla yeniden yapılandırıyor. Amaç da bölgenin doğal
yapısını koruyarak 200 evi restore etmek ve halkın refah seviyesini yükseltmek.
UNESCO yoksul halkın çıkarını korumak istiyor
Balat-Fener Kültür ve Güzelleştirme Derneği ile Kadir Has Üniversitesi'nin
de desteğini alan proje aslında 1996 yılında yapılan HABITAT Toplantıları'ndan
beri gündemde. Ancak ilk zamanlar herkesin çok umutlu olmasına rağmen şu an
halkın, derneklerin ve belediyenin projeye yaklaşımı değişmiş görünüyor.
Fatih Belediye Başkan Yardımcısı Mahir Katırcı 17 mil-yon Euro'ya mal
olacak projenin çok yavaş ilerlediğini, bu yüzden de Balat halkının
belediyenin projeyi desteklemediğini düşündüğünü söylüyor. Belediyeye
göre bu düşüncenin öncülüğünü de Balat-Fener Kültür ve Güzelleştirme
Derneği Başkanı Hüseyin Movit yapıyor. Movit'e göre ise derneğin tek amacı
projeden sonra burada yaşayan yoksul halkın gelir ve eğitim seviyesini yükseltmek.
Bölge halkına gelince... Onlar belediyenin geçen yılın kasım ayına kadar
projeyi ciddiye almadığını hatta projeye tahsis edilen belediye binalarına
bile el koyduğunu söylüyor. Yani durum biraz karışık gibi.
Bölgedeki AB temsilcilerinden Murat Diren de AB'nin bölgeye insani yardımda
bulunduğunu ve binaların restorasyon çalışmaları sırasında 35- 40
metrekarelik evlerde çok çocuklu yaşayan aileleri mağdur etmemeye çalıştıklarını
belirtiyor. Diren bunun için bazı tedbirler aldıklarını, mesela
restorasyonu yapılacak binalar tespit edildikten sonra bu binalarda oturan
kiracıların beş yıl boyunca enflasyon oranında artacak kira bedelleriyle bölgede
yaşamaya devam edeceklerini söylüyor. Ancak ev sahipleri ile proje
yet-kilileri arasındaki anlaşma süresi dolunca neler olacağı ise belirsiz.
Diren, Balat'ın otantik dokusundan etkilenen gelir seviyesi yüksek kişilerin
Balat'a taşınacağını, bu değişimin de projenin amacına aykırı olduğunu
anlatıyor: 'Ama AB'nin ve UNESCO'nun çalışmaları olmasa da semt bu yöne doğru
ilerleyecekti. Bu kaçınılmaz bir gelişim.'
Başta Fener Gönüllüleri Derneği Yönetim Kurulu üyesi Hikmet Bardak
olmak üzere bazı kişilerse bölgenin mevcut sakinlerinin semtin dokusuna
uymadığını ve 'istilacı' olduğunu söylüyor. Projeden sonra bölgeye eğitim
seviyesi yüksek kişilerin taşınacağını söyleyen Bardak 'Burası Cihangir
kadar popüler bir kültür sanat merkezi olacak. Bu yüzden ev kiralayıp
satarken İstanbullular'ı seçiyoruz' diyor. Bu arada bir not düşmek
gerekirse, neyse ki 1997 yılından itibaren el değiştiren evler restorasyon
çalışmaları dışında kalacak ve böylece bu yeni yapılanmadan yoksul
Balatlılar'ın yararlanması sağlanacak.
Bölgenin şu anki durumuna gelince...
Balat ve Fener Kültür Derneği'nden Erol Kayaoğluyla Balat'ta gezmeye başlıyoruz.
Eski fotoğraflardaki Balat'tan eser yok. Kırık dökük binalar arasında
sahipleri tarafından restore edilen birkaç eve rastlıyoruz. Bölge halkı
belediyenin Haliç'i temizlenmesiyle biraz umutlanmış ancak projenin yavaş
ilerlemesinden dolayı güzel günlerin geleceğine olan inancını da yitirmiş.
Balat Çarşısı'nda dolaşırken Eski Çıfıt Çarşısı'nın simgelerinden
Agora Meyhanesi kapısına kilit vurulmuş olarak çıkıyor karşımıza.
Paslanmış tabelanın üzerinde yarısı silinmiş 1800'lere ait bir tabela
var. Çarşının açık olan tek tük dükkanlarını ise genelde Diyarbakırlılar
ve Kastamonulular işletiyor. Çarşının içinde dükkan sahibi olan Yahudi
Balatlılar'la konuşuyoruz. Balat Manavı'nın sahibi David Behar 75 yıldır
Balat'ta oturuyor. Behar 'Balat'ın çehresi çok değişti Eskiden Müslüman'ı,
Rum'u dosttu. Şimdi Rum, Yahudi kalmadı. Gençliğinde 500 Yahudi ailenin yaşadığı
Balat'ta bugün beş aile yaşıyor. Yeni gelenler binaları kapışıyor. Komşularıyla
hiç görüşmüyorum ama Balat'tan da ayrılmam' diyor. Behar proje için
'Bitmesine ömrüm yetmez' diyor. Ancak söz dönüp dolaşıp eskilere gelince
mutlu oluyor: 'Dostluk çok güzeldi diyor ama gittiler... Hepsi gitti'...
Akşam
|