reklam

22 Mayıs 2003 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Bizans'ın fethine doyamadık

Bizans'tan kalma 1200 yıllık Bryas Sarayı tinercilerin ve fuhuş sektörünün elinde kaldı. Sarayın bulunduğu mahallenin muhtarının 'Girmeyin, tekin bir yer değil' diye tanımladığı saray kalıntıları yoğun tahribat altında

Bryas Sarayı, Anadolu yakasında yer alan az sayıdaki Bizans eserlerinden biri. Küçükyalı'da binalar arasına sıkışmış, ilk bakışta boş bir arsayı andıran ve mahalle sakinlerine göre 'pek tekin' olmayan bir yer.

Bizans tarihçisi Prof. Dr. Semavi Eyice'nin 1959 yılında ortaya çıkardığı saray ile ilgili ilk çalışmalar 1995 yılında İtalyan Alessandra Ricci başkanlığındaki bir grup arkeolog tarafından başlatılmış. Aynı grup geçen yıl da Kültür Bakanlığı'ndan izin alarak kazı çalışmalarında bulunmuş. Haziran ayında başlayan çalışmalar ekimde sona ermiş ve ekip gittikten sonra saray yeniden kaderine terkedilmiş.

Sarayın ortasından yol geçti
9'uncu yüzyılın ilk yarısında inşa edilen saray şimdi bakımsızlıktan insan boyuna gelmiş otlarla çevrilmiş ve tinercilerin barınağı olmuş. Oldukça büyük bir alana kurulu sarayın kalıntıları üzerinden yıllar önce yollar geçmiş, çevresine yapılan binalar tarafından birçok kısmı yok olmuş, yanı başında ise heybetli bir cami var. Eyice 'Kalıntıların olduğu yeri zor kurtardık, orayı da satıyorlardı adamın biri bina yapacaktı. Hatta dönemin Müzeler Genel Müdürü Hikmet Gürçay 'Yeri almak isteyen adamla başımız derde girdi' diyordu' diye anlatıyor.

Kalıntılarda inceleme yapan Eyice'nin ve İtalyan arkeologların bulgularına göre Bizans İmparatoru Theophilos'un av ve sayfiye mekanı olarak kullanmak için yaptırdığı saray Emevi ve Abbasi mimarisinin etkilerini taşıyor. Eyice bir kaynakta imparatoru ziyarete gelen bir elçinin Bryas Sarayı'nda konuk edildiğinin anlatıldığını söylüyor. Bu bölgedeki ormanların yok olmasıyla ortada kalan bina yıllarca metruk durumda beklemiş. Önce Eyice konuyla ilgilenmiş, sonra da İtalyanlar'ın bölgede başlattıkları projeyle geçen yıl açılan Arkeoloji Parkı'nın bir parçası olarak kullanılmaya başlanmış. Hatta yapılan işlerin tanıtıldığı ve yardımlarından ötürü birçok kuruma teşekkür edilen belediye borüşüründe 'Bu önemli anıtın korunması projenin önceliği. Umarız şimdiye kadar yapılan koruma kapıları, yeşil alanlar, tanıtım panoları, devamı gelecek adımlar olur' diye yazıyor.

İçeri girmeyin, pek tekin değil'
Ama kalıntıların şu anki durumuna bakılırsa bu projeden sadece yoldan geçerken gözümüze çarpan 'Küçükyalı Arkeoloji Parkı' tabelası kalmış. Mahalle sakinleri çevrede dolaşırken bizi kalıntıların olduğu bölgenin tekin olmadığı konusunda uyarıp durdular. Bazıları kapı anahtarının mahalle muhtarında olduğunu söyleyince anahtarı istemek üzere gittiğimiz muhtar bile mahallelinin ısrarına rağmen anahtarın kendinde değil, belediyede olduğunu söyledi ve özellikle bölgeye girmememizi tembihledi. Kapıları kilitli ve korunma altına alınmış saray kalıntılarında serserilerin olduğu, içeriye girmenin bir yolunu hep bulduklarını, kalıntılar arasında tiner çektiklerini ve sadece gece değil, gündüz saatinde de orada olduklarını anlattı. Mahallelerinde tarihi bir alan olmasına ise en çok çocuklar sevinmiş. Bize sürekli geçen yıl yapılan çalışmaları anlattılar. Onlar umutlu, İtalyanlar'ın bu yaz da gelip çalışmalara devam edeceğine inanıyorlar.
Akşam

 

Mayıs 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Platform

"Yapı Malzemesi Üretimi ve Mimarlık" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 29 Mayıs'ta İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon' da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Yıldız Sey
Konuşmacılar:
Zeynep Bodur Okyay, Doğan Hasol, Erdal Özyurt, Nevzat Sayın

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz