Bizans'ın fethine doyamadık
Bizans'tan kalma 1200 yıllık Bryas Sarayı tinercilerin ve fuhuş sektörünün
elinde kaldı. Sarayın bulunduğu mahallenin muhtarının 'Girmeyin, tekin bir
yer değil' diye tanımladığı saray kalıntıları yoğun tahribat altında
Bryas Sarayı, Anadolu yakasında yer alan az sayıdaki Bizans eserlerinden
biri. Küçükyalı'da binalar arasına sıkışmış, ilk bakışta boş bir
arsayı andıran ve mahalle sakinlerine göre 'pek tekin' olmayan bir yer.
Bizans tarihçisi Prof. Dr. Semavi Eyice'nin 1959 yılında ortaya çıkardığı
saray ile ilgili ilk çalışmalar 1995 yılında İtalyan Alessandra Ricci başkanlığındaki
bir grup arkeolog tarafından başlatılmış. Aynı grup geçen yıl da Kültür
Bakanlığı'ndan izin alarak kazı çalışmalarında bulunmuş. Haziran ayında
başlayan çalışmalar ekimde sona ermiş ve ekip gittikten sonra saray yeniden
kaderine terkedilmiş.
Sarayın ortasından yol geçti
9'uncu yüzyılın ilk yarısında inşa edilen saray şimdi bakımsızlıktan
insan boyuna gelmiş otlarla çevrilmiş ve tinercilerin barınağı olmuş.
Oldukça büyük bir alana kurulu sarayın kalıntıları üzerinden yıllar önce
yollar geçmiş, çevresine yapılan binalar tarafından birçok kısmı yok
olmuş, yanı başında ise heybetli bir cami var. Eyice 'Kalıntıların olduğu
yeri zor kurtardık, orayı da satıyorlardı adamın biri bina yapacaktı.
Hatta dönemin Müzeler Genel Müdürü Hikmet Gürçay 'Yeri almak isteyen
adamla başımız derde girdi' diyordu' diye anlatıyor.
Kalıntılarda inceleme yapan Eyice'nin ve İtalyan arkeologların bulgularına
göre Bizans İmparatoru Theophilos'un av ve sayfiye mekanı olarak kullanmak için
yaptırdığı saray Emevi ve Abbasi mimarisinin etkilerini taşıyor. Eyice bir
kaynakta imparatoru ziyarete gelen bir elçinin Bryas Sarayı'nda konuk edildiğinin
anlatıldığını söylüyor. Bu bölgedeki ormanların yok olmasıyla ortada
kalan bina yıllarca metruk durumda beklemiş. Önce Eyice konuyla ilgilenmiş,
sonra da İtalyanlar'ın bölgede başlattıkları projeyle geçen yıl açılan
Arkeoloji Parkı'nın bir parçası olarak kullanılmaya başlanmış. Hatta yapılan
işlerin tanıtıldığı ve yardımlarından ötürü birçok kuruma teşekkür
edilen belediye borüşüründe 'Bu önemli anıtın korunması projenin önceliği.
Umarız şimdiye kadar yapılan koruma kapıları, yeşil alanlar, tanıtım
panoları, devamı gelecek adımlar olur' diye yazıyor.
İçeri girmeyin, pek tekin değil'
Ama kalıntıların şu anki durumuna bakılırsa bu projeden sadece yoldan geçerken
gözümüze çarpan 'Küçükyalı Arkeoloji Parkı' tabelası kalmış. Mahalle
sakinleri çevrede dolaşırken bizi kalıntıların olduğu bölgenin tekin
olmadığı konusunda uyarıp durdular. Bazıları kapı anahtarının mahalle
muhtarında olduğunu söyleyince anahtarı istemek üzere gittiğimiz muhtar
bile mahallelinin ısrarına rağmen anahtarın kendinde değil, belediyede olduğunu
söyledi ve özellikle bölgeye girmememizi tembihledi. Kapıları kilitli ve
korunma altına alınmış saray kalıntılarında serserilerin olduğu, içeriye
girmenin bir yolunu hep bulduklarını, kalıntılar arasında tiner çektiklerini
ve sadece gece değil, gündüz saatinde de orada olduklarını anlattı.
Mahallelerinde tarihi bir alan olmasına ise en çok çocuklar sevinmiş. Bize sürekli
geçen yıl yapılan çalışmaları anlattılar. Onlar umutlu, İtalyanlar'ın
bu yaz da gelip çalışmalara devam edeceğine inanıyorlar.
Akşam
|