reklam

24 Mayıs 2003 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Şehir plancılarından doğal sit alanlarının imar iznine tepki

Hükümet, yeni kaynak arayışları çerçevesinde, daha önce ayrı ayrı yasal düzenlemelerle satışını planladığı, doğal sit alanları, kıyı alanları, orman alanları, boğaziçi koruma alanları, hazine mülkiyetindeki tarım alanları ve işgal edilmiş hazine arazilerini, şimdi tek bir yasal çerçevede, imar affı niteliğinde bir kanun tasarısı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sundu. TMMOB Şehir Plancıları Odası, bu tasarının kaçak yapılaşmaya özendirici olduğunu, doğal sit alanlarına imar izninin doğa katliamı olduğunu açıkladı.

Şehir Plancıları Odası yeni tasarı üzerine yaptığı açıklamada, hükümetin sözünü ettiği "sürpriz kaynaklar"ın temelinde kamuya ait kıyıları, ormanları, tarım alanlarını işgal edenleri affederek, çağdaş kentleşme ve yerleşme politikaları yerine kolaycı ve popülist yaklaşımı tercih ettiğini ortaya koyduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

"Hükümet hukuk düzenini, adalet kavramını ve ahlaki değerleri altüst eden ve yozlaştıran "af" anlayışını; vergi barışı adı altında vergisini düzenli ödeyenleri enayi yerine koyarak cezalandırma anlayışında olduğu gibi bu yasa tasarısında da devam ettiriyor. Kaçak kent parçalarının kentlerimizde hakim görüntü oluşturduğu günümüzde, yeni bir imar affını gündeme getirmek, "yağma ve talan düzenine evet" demekten başka bir şey değildir.

İmar affı niteliğinde, hazine arazileri üzerinde yapılan gecekonduların sahiplerine işgal ettikleri arsaların satışı, tam anlamı ile işgalciyi ödüllendirmektir. Arsa ve gecekondu mafyasını cesaretlendirerek yeni işgalleri ve yeni yağmaları teşvik eden bir yaklaşımdır. Özellikle son 20 yılda kamu arazilerini yağmalayarak, tarım ve orman alanlarını yok ederek, içme suyu havzalarını işgal ederek 3-5 katlı apartmanlara veya lüks villalara dönüşen kaçak yapılardan oluşan kent parçaları, salt barınma amacıyla yapılan gecekondunun masumiyetini de ortadan kaldırmıştır. "Gecekonduya af" adı altında yapılan yasallaştırmalar, kentsel ranta el koymaktan başka bir amacı olmayan gözü dönmüş arsa ve konut mafyasını cesaretlendirmekten ve teşvik etmekten başka bir anlam taşımamaktadır. Geçmişte 13 kez gündeme gelen imar affının kaçak yapılaşma sorununu çözmediği, aksine ölçüsüz bir biçimde teşvik ettiği kentlerimizde yaşanan gerçekle ortadadır.

1. derece doğal sit alanları, gerek bitki örtüsü ve yaban hayatı, gerek ekolojik ve peyzaj değerleri açısından doğal, özgün ve üstün nitelikleri olan yerlerdir. Bu alanların doğal değerlerinin korunarak herkesin yararlanmasına açık alanlar olarak kalması zorunludur. Bu alanların yapılaşmaya açılarak bir takım kişilerin bahçesi haline getirilmesi sit alanı mantığına aykırıdır ve bu konuda da hükümet ahlaki sorumsuzluk örneği vermektedir. Doğal sit alanlarının imara açılması, ülkemizde bugüne kadar özgün nitelikleriyle korunabilmiş son doğal değerlerimizin de yok edilmesi sürecini başlatacaktır.

Bu çarpık yaklaşım yeni tasarıda hazine arazilerini tarımsal amaçlarla kullananlara da uygulanarak bu arazilerin kullanıcılarına satılması öngörülmektedir. Bu işleri gerçekleştirmek için yasa çıkartmak yasal olarak sorumsuzluğu sağlasa da hükümetin ülkemizin geleceğini satma konusundaki ahlaki sorumluluğunu örtemeyecektir. Orman ve hazine arazileri üzerine kurulan ancak yatırımcısının tahsis sözleşmesine aykırı davranması nedeni ile geri alınması gereken turizm tesisleri ve tersaneler için de af getiriliyor. Açılan davalardan vazgeçiliyor ve yeni dava açma engelleniyor. Komik cezalar ile bu tesisler yasal hale getiriliyor.

Hükümet, yeni kaynak arayışı için ülkemizde yasalara uyarak yaşayan kesimlerin duyarlılığını ve tepkilerini hiçe sayan ve işgalciyi ödüllendiren bu yaklaşımdan vazgeçmeli, kaçak ve yasalara aykırı eylemleri mevcut yasalarla cezalandırma yoluna gitmelidir. Böylece hem hukuk ve adalet düzeni içerisinde gereksinim duyduğu parasal kaynağı sağlayabilecek hem de bundan sonraki süreçte kaçak yapılaşma ve yasa dışı girişimler için özendirici olmayacaktır.

Hükümet derhal orman alanlarını, kıyı alanlarını, sit alanlarını ve hazine arazilerini kaçak yapılaşmalardan temizlemelidir. Şehir plancıları Odası olarak, hükümeti ülkemizin topraklarını ve doğal kaynaklarını, mali sorunların çözümü için sorumsuzca kullanmaktan vazgeçmeye ve son 40 yıldır kentleşme ve planlama konularında yaşanan kısır döngüyü kırmak için çözüm geliştiren şehir plancılarını dinlemeye davet diyoruz. Aksi halde doğal kaynaklarımız, tarihi ve kültürel değerlerimiz hızla yağma, talan düzeninin kurbanı olacağı gibi, sosyal altyapısı, parkı, okulu olmayan kentlerimiz, çok boyutlu sosyal ve ekonomik çatışmaların mekanı haline gelecektir."
Arkitera

 

Mayıs 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

John McAslan
27 Mayıs 2003 günü Diyalog bölümümüze konuk olacak.

John McAslan hakkında forumda başlayan tartışmaya katılmak için tıklayın. 


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz