Şehir plancılarından doğal sit
alanlarının imar iznine tepki
Hükümet, yeni kaynak arayışları çerçevesinde, daha önce ayrı ayrı
yasal düzenlemelerle satışını planladığı, doğal sit alanları, kıyı
alanları, orman alanları, boğaziçi koruma alanları, hazine mülkiyetindeki
tarım alanları ve işgal edilmiş hazine arazilerini, şimdi tek bir yasal çerçevede,
imar affı niteliğinde bir kanun tasarısı olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisine sundu. TMMOB Şehir Plancıları Odası, bu tasarının kaçak yapılaşmaya
özendirici olduğunu, doğal sit alanlarına imar izninin doğa katliamı olduğunu
açıkladı.
Şehir Plancıları Odası yeni tasarı üzerine yaptığı açıklamada, hükümetin
sözünü ettiği "sürpriz kaynaklar"ın temelinde kamuya ait kıyıları,
ormanları, tarım alanlarını işgal edenleri affederek, çağdaş kentleşme
ve yerleşme politikaları yerine kolaycı ve popülist yaklaşımı tercih ettiğini
ortaya koyduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
"Hükümet hukuk düzenini, adalet kavramını ve ahlaki değerleri altüst
eden ve yozlaştıran "af" anlayışını; vergi barışı adı altında
vergisini düzenli ödeyenleri enayi yerine koyarak cezalandırma anlayışında
olduğu gibi bu yasa tasarısında da devam ettiriyor. Kaçak kent parçalarının
kentlerimizde hakim görüntü oluşturduğu günümüzde, yeni bir imar affını
gündeme getirmek, "yağma ve talan düzenine evet" demekten başka
bir şey değildir.
İmar affı niteliğinde, hazine arazileri üzerinde yapılan gecekonduların
sahiplerine işgal ettikleri arsaların satışı, tam anlamı ile işgalciyi ödüllendirmektir.
Arsa ve gecekondu mafyasını cesaretlendirerek yeni işgalleri ve yeni yağmaları
teşvik eden bir yaklaşımdır. Özellikle son 20 yılda kamu arazilerini yağmalayarak,
tarım ve orman alanlarını yok ederek, içme suyu havzalarını işgal ederek
3-5 katlı apartmanlara veya lüks villalara dönüşen kaçak yapılardan oluşan
kent parçaları, salt barınma amacıyla yapılan gecekondunun masumiyetini de
ortadan kaldırmıştır. "Gecekonduya af" adı altında yapılan
yasallaştırmalar, kentsel ranta el koymaktan başka bir amacı olmayan gözü
dönmüş arsa ve konut mafyasını cesaretlendirmekten ve teşvik etmekten başka
bir anlam taşımamaktadır. Geçmişte 13 kez gündeme gelen imar affının kaçak
yapılaşma sorununu çözmediği, aksine ölçüsüz bir biçimde teşvik ettiği
kentlerimizde yaşanan gerçekle ortadadır.
1. derece doğal sit alanları, gerek bitki örtüsü ve yaban hayatı, gerek
ekolojik ve peyzaj değerleri açısından doğal, özgün ve üstün
nitelikleri olan yerlerdir. Bu alanların doğal değerlerinin korunarak
herkesin yararlanmasına açık alanlar olarak kalması zorunludur. Bu alanların
yapılaşmaya açılarak bir takım kişilerin bahçesi haline getirilmesi sit
alanı mantığına aykırıdır ve bu konuda da hükümet ahlaki sorumsuzluk örneği
vermektedir. Doğal sit alanlarının imara açılması, ülkemizde bugüne
kadar özgün nitelikleriyle korunabilmiş son doğal değerlerimizin de yok
edilmesi sürecini başlatacaktır.
Bu çarpık yaklaşım yeni tasarıda hazine arazilerini tarımsal amaçlarla
kullananlara da uygulanarak bu arazilerin kullanıcılarına satılması öngörülmektedir.
Bu işleri gerçekleştirmek için yasa çıkartmak yasal olarak sorumsuzluğu
sağlasa da hükümetin ülkemizin geleceğini satma konusundaki ahlaki
sorumluluğunu örtemeyecektir. Orman ve hazine arazileri üzerine kurulan ancak
yatırımcısının tahsis sözleşmesine aykırı davranması nedeni ile geri
alınması gereken turizm tesisleri ve tersaneler için de af getiriliyor. Açılan
davalardan vazgeçiliyor ve yeni dava açma engelleniyor. Komik cezalar ile bu
tesisler yasal hale getiriliyor.
Hükümet, yeni kaynak arayışı için ülkemizde yasalara uyarak yaşayan
kesimlerin duyarlılığını ve tepkilerini hiçe sayan ve işgalciyi ödüllendiren
bu yaklaşımdan vazgeçmeli, kaçak ve yasalara aykırı eylemleri mevcut
yasalarla cezalandırma yoluna gitmelidir. Böylece hem hukuk ve adalet düzeni
içerisinde gereksinim duyduğu parasal kaynağı sağlayabilecek hem de bundan
sonraki süreçte kaçak yapılaşma ve yasa dışı girişimler için özendirici
olmayacaktır.
Hükümet derhal orman alanlarını, kıyı alanlarını, sit alanlarını ve
hazine arazilerini kaçak yapılaşmalardan temizlemelidir. Şehir plancıları
Odası olarak, hükümeti ülkemizin topraklarını ve doğal kaynaklarını,
mali sorunların çözümü için sorumsuzca kullanmaktan vazgeçmeye ve son 40
yıldır kentleşme ve planlama konularında yaşanan kısır döngüyü kırmak
için çözüm geliştiren şehir plancılarını dinlemeye davet diyoruz. Aksi
halde doğal kaynaklarımız, tarihi ve kültürel değerlerimiz hızla yağma,
talan düzeninin kurbanı olacağı gibi, sosyal altyapısı, parkı, okulu
olmayan kentlerimiz, çok boyutlu sosyal ve ekonomik çatışmaların mekanı
haline gelecektir."
Arkitera
|