Tüp geçit bize olur mu yani?
Türkiye hakikaten bir Melanet İttifakları ülkesi.
Ya da dünya yüzünde Melanet İttifakları en sıkı, en başarılı
neticeler veren ülke.
Melanet İttifakları'nın etrafında kenetlenen Melunlar'ın sayısı öyle, nüfusa
oranla, aman aman olmayabilir.
Hatta diyelim milyonlarca, on milyonlarca Türk'ün karşı çıktığı, tam
tersini düşündüğü bir konuda; illa da on adet-yirmi adet Melun'un dediği
olabilir, onların Melanet İttifakı 'kazanabilir.' İstediğini 'koparabilir.'
Çıkarı neyi gerektiriyorsa söke söke 'alabilir.'
Zira Türkiyeli Melunlar, tüm su başlarına, en stratejik noktalara, çökmüş
vaziyetteler.
Onlar Statü'nün Yılmaz/Yorulmaz Bekçileri.
Onların yanına yanaşabilmeniz için, sizin de safkan bir Melun olmanız
gerekiyor.
Az sayıda Melun'un arasına katılabilecek düzeyde dar görüşlü, küçük
çıkar beyinli, vicdansız ve izansızsanız -ne âlâ!
Zira bu toprakların sizlere vaat ettiği başarıyı, dünyanın başka hiçbir
ülkesinde elde etmenizin imkân ve ihtimali bulunmamaktadır.
Şimdi biliyorsunuz 'İstanbul'a Üçüncü Köprü' gibi, hükümetler üstü,
illa billa her ama her hükümetin ısıtıp ısıtıp önümüze koyduğu, biz
ne kadar görmezden gelip 'Tövbe, tövbe' desek de, bir türlü vazgeçilemeyen
bir Korku Mönüsü söz konusu.
Korkuyoruz: Çünkü istemiyoruz.
Korkuyoruz: Çünkü hepimiz karşıyız.
Çok korkuyoruz: Zira biz ne dersek,
ne istersek isteyelim; o başına buyruk/
yağlı kuyruk Melanet İttifakları'ndan birinin sonunda daima kazandığı bir
ülkenin biçare fertleriyiz.
İstanbullu inliyor, tepiniyor, feryat ediyor.
İstanbul'dan gelecek oylara muhtaç İstanbul belediyeleri onaylıyor.
Konuyu açtığınız hemen her politikacı hak veriyor: ÜÇÜNCÜ KÖPRÜYE
HAYIR!
KÖPRÜ KÖPRÜYÜ DOĞURUR!
Birinci ve ikinci köprülerde de gördük. Boğaz köprüleri hayır! trafik
sorununu azaltmıyor, azdırıyor.
Hal böyleyken-
Evet, hal böyleyken Köprü Müptelaları var.
Köprüyü kafaya takmış olanlar var.
Her Şeyi Ben Bilirim Ağbileri.
Artık ne haltlarına yarıyorsa, ne çıkarlarınaysa; kardeşim denedik iki
kere köprü rezaletini, sağ olun/var olun İstanbul'un içine de ettiniz inşaatçılık
hastalığınızla. Şimdi peki, alternatif bir ilaca geçsek, diyoruz.
Belli ki bu şurup, bu hastanın öksürüğünü kesmiyor. Şöyle bir buhar
banyosu mesela; sonra sıcak süt ve bal ve istirahat. Farklı bir tedavi. Ne
dersiniz Üstün Ağbilerimiz?
Denenmişten ağzımızın payını bir kez olsun alsak, ne yani -milli özelliklerimize
ters mi düşeriz?
Tüp lazım! Tüp!
Sivillerin, yayaların, arabası olmayanların, toplu taşıma araçlarında
anası ağlayanların muasır medeniyet vatandaşları gibi, burdan karşıya,
karşıdan buraya, efendice gidip gelebileceği TÜP GEÇİT LAZIM İSTANBUL'A.
Arnavutköy Semt Girişimi'ni azarlaması ve odasından kovmasıyla da tanınan,
Köprü Müptelası, Karayolları Genel Müdürü Sabri Erbakan veriyor işte
son parti gözdağını: "Köprülerin ağır bakım zamanları geliyor. Şimdi
ağır bakımlar için köprüleri sırayla aylarca kapattığımızda İstanbul'un
trafiği ne olacak, KÖPRÜ KARŞITLARI görecekler!"
İşte ben böyle bürokratın çözüm değil, tehdit üretenini severim.
Ben işte, bürokratın: vatandaşın tercihlerini iplemeyenini, şehircilik
diye bir derdi olmayanını, bir çare düşünüp uygulamak yerine, Köprücülük
Lobisi'nin en sadık müridi olup, gücünü, ittifak tercihini pekiştirmek üzre,
seferber edenini severim.
Varsın edilsin İstanbul'un büsbütün içine.
Karayolları çalışıyor mu? Hem de nasıl!
Tüm uzmanlar, çevreciler, mühendisler, belediyeler ve İstanbullular varsın
TÜP GEÇİT! diye tepinsinler.
Son hamleleri Bayındırlık Bakanlığı'na bırakan karar, geçenlerde çıktı
mı? Çıktı!
Melanet İttifakları bizi takar mı?
Bir baypasla belediyeleri safdışı bırakıp dediğini yapar mı?
Cevabı işaretleyip yollayın.
Radikal-Perihan Mağden
|