İstanbul küme düşüyor
Mirasa sahip çıkılmıyor *İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1995 yılından
beri kentin tarihi eser envanterini, imar planlarına bir türlü aktaramadığı
için Türkiye; Afganistan, Honduras, Kamboçya, Uganda gibi "kültür varlıklarına
düşmanca davranan" ülkeler arasına girecek. Yüzlerce ülke "Dünya
Mirası Listesi"ne girmek için sırada beklerken Türkiye elindeki kültürel
miraslara bile sahip çıkamıyor.
İstanbul, 6 ay içinde gereken önlemler alınmazsa 1985 yılından bu yana
yer aldığı UNESCO Dünya Mirası Listesi'nden çıkarılacak. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, 1995 yılından beri kentin tarihi eser envanterini, imar planlarına
bir türlü aktaramadığı için Türkiye, Afganistan, Honduras, Kamboçya,
Uganda gibi ''kültür varlıklarına düşmanca davranan'' ülkeler arasına
girecek. Şehir plancıları ve mimarlar, İstanbul gibi büyük bir kentin bu
durumda olmasının listedeki diğer kentleri de olumsuz etkileyeceğini
belirttiler.
Uzmanlar, kentin tarihi yarımadasını kurtaracak özel bir yasa çıkarılmasını
önerdiler. Süleymaniye, kent surları, Sultanahmet arkeolojik park alanı ve
Zeyrek, İstanbul'un dünya mirası listesinde yer alan 4 bölgesi. Bugüne dek
sadece surlarda yapılan ufak çaplı restorasyonun dışında, listedeki diğer
tarihi yerlerde hiçbir çalışma yapılmadı. UNESCO Kültür Mirası Merkezi,
İstanbul'un Üsküdar, Eyüp, Galata-Beyoğlu bölgelerinin de listeye alınmasını
isterken ve yüzlerce ülke bu listeye girmek için sırada beklerken Türkiye
elindeki kültürel miraslara bile sahip çıkamıyor.
Eski Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci , yıllardır süregelen
ihmalin, Recep Tayyip Erdoğan ve Ali Müfit Gürtuna 'nın büyükşehir
belediye başkanlıkları döneminde doruğa çıktığını belirterek ''Bu aslında
sadece bir kültürel bir uyarı değil, dinci ve tutucu siyasetlerin kent
tarihi karşısındaki aymazlıklarının uluslararası bir ses tarafından dile
getirilmesidir'' dedi.
Ekinci, tarihi yarımadanın ''Boğaziçi Yasası'' gibi özel bir yasaya, kültürel
ve tarihi dokuyu koruyacak kurallara ve yeni bilimsel kurullara ihtiyacı olduğunu
söyledi. Tarihi yarımadada ilk büyük yıkımların 1950'lerde Adnan Menderes
döneminde başladığını anımsatan Ekinci, günümüze dek Beyazıt, Laleli,
Aksaray ve Vatan Caddesi koridorunda çok sayıda Osmanı yapısının, sahil
yolu uygulamaları sırasında da sur içindeki sivil mimari örneklerinin,
Unkapanı-Eyüp arasındaki kıyı kuşağındaki yüzlerce mimari yapının,
son dönemde de Sultanahmet, Laleli ve Süleymaniye çevresindeki tarihi kalıntıların
turistik tesisler ve otoparklar için yok edildiğini anlattı.
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi 2. Başkanı Pınar Özden de ''İstanbul
gibi bir metropolde durum böyleyse listedeki diğer kentlerin durumu daha
vahimdir'' dedi. Özden, bürokratik işlemlerin koruma adına yapılan çalışmaları
daha da ağırlaştırdığına dikkat çekti. Özden, ''Tarihi eserler için
ayrı envanter çıkarılıyor, imar planı ayrı. Oysa ikisi birbirinden ayrılamaz,
ikisi de entegre olmalı. Çalışmalar var ama bir an önce hızlanıp eyleme
geçmek gerekiyor'' diye konuştu. Gazetemize değerlendirme yapan Prof. Dr.
Hande Süer, ''Böyle bir fırsatı İstanbul'un kaçırması inanılır değil.
Planlamadan uzak kalmak ülke adına da kaygı vericidir. Bu karar sadece İstanbul'u
değil, diğer tarihi bölgelerimizi de olumsuz etkileyecektir'' dedi.
Cumhuriyet
|