“Muhtemel bir depremde Ayasofya yıkılabilir”
17 Ağustos depreminin üzerinden
4 yıl geçmesine rağmen, bürokratik engeller yüzünden tarihî eserlerde
muhtemel bir depreme karşı hazırlık çalışmaları başlatılamadı.
Uzmanlara göre, bir an önce gerekli çalışmalar yapılmazsa Ayasofya ve
Topkapı Sarayı başta olmak üzere dünya kültür mirasında yer alan tarihi
yapılar muhtemel bir İstanbul depreminde yıkılacak.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi deprem uzmanı olan ve 12 yıldır
Ayasofya üzerinde çalışan Dr. Hafız Keypour, İzmit depremi büyüklüğünde
bir deprem yaşandığında, Ayasofya’nın çökebileceği uyarısında
bulunuyor. Ayasofya’dan örnek parça alamayan ve eser üzerinde çalışamayan
Keypour, bu nedenle yapı malzemesi Ayasofya’ya benzeyen, Yugoslavya’daki
bir başka depremde çatlamış duvardan yararlanıyor. Keypour bu araştırma
verilerini de kullanarak Ayasofya’nın durumunu saptamaya çalışıyor.
Keypour’a göre Ayasofya hakkında şu an net olarak söylenebilecek şey ise
bütün dünyanın gözü üstünde olan bu tarihi yapının durumunun iyi olmadığı.
Bina yapılarını tam anlamıyla çözemedikleri için çalışmaların da ağır
yürüdüğünü söyleyen Keypour, “İnşaatı 7 senede biten Ayasofya’yı
biz 12 senedir analiz ediyoruz.” diyor. Ayasofya’nın en büyük zaafının
zayıf yapıdaki doğu–batı kemeri olduğuna dikkat çeken Keypour, buranın
depremde büyük ihtimalle ilk önce hasar göreceğini, bu nedenle binanın bütün
ağırlığının kuzey–güney kemerine bineceğini belirtiyor. Bu durumda
kuzey–güney kemeri de tüm binayı taşıyamayacak ve sonuçta bütün bina yıkılma
tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Keypour, hazırlanan projenin Kültür
ve Turizm Bakanlığı ve diğer ilgili birimlere gönderildiğini; ancak henüz
bir cevap alamadıklarını sözlerine ekliyor.
Depreme karşı hazırlık için yapılması gerekli diğer bir çalışma da
sondaj yapılarak gerçekleştirilen zemin etüdü. Bu çalışmayla, tarihi
varlıkların zemin durumu öğrenilerek bir sonraki aşamaya geçiliyor ve
rapor hazırlanıyor. Zemin etüdü çalışmaları bütçe engeline; rapor ve
projelerin hayata geçebilmesi de bürokrasiye takılmış durumda. Onarımlar için
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları’nın izni gerekiyor;
ancak kurul izniyle başlayan bürokratik işlemlerin ağır ilerlemesi yüzünden
bugüne kadar hiçbir çalışma yapılamadı.
Kültür ve Turizm bakanlıklarının birleşmesi de imza ve yetki karmaşasına
yol açarak, işlemleri yavaşlatıyor. Ayasofya Müzesi Müdür Vekili Sefer
Arapoğlu, Ayasofya’nın etrafını saran komple bir sondaj çalışması
gerektiğini; ancak buna para yetmeyeceğini vurguluyor. Arapoğlu, “Şu an
Ayasofya’nın bakım ücreti ülke kaynaklarını aşıyor. Dünya kültür
mirası içinde yer aldığından UNESCO da yardım ediyor; ama elbette böyle
bir yerin varlığı söz konusuyken para asla mazeret olamaz, olmamalı.” şeklinde
konuşuyor.
İki bakanlığın birleşmesi belirsizliğe yol açtı
Topkapı Sarayı Müzesi Müdiresi Filiz Çağman da Topkapı için birçok
proje hazırlandığını; ancak projelerin uygulanmasının tümüyle paraya
dayalı olduğunu belirtiyor. Projeleri başlatacak paranın Kültür ve Turizm
Bakanlığı onarım bütçesinden gelmesi gerekiyor. Kültür Bakanlığı’nın,
Turizm Bakanlığı ile birleşmesinden önce konuyla Anıtlar ve Müzeler Genel
Müdürlüğü ilgileniyordu. İki bakanlığın birleşmesinden sonra ise konu
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün alanında
kaldı.
Ancak, birleşmeyle birlikte imza yetkilerinde yaşanan belirsizlik, ilgili
birimlerle irtibatsızlığa, dolayısıyla vakit kaybına yol açıyor. Kaynak
yokluğu ise Topkapı Sarayı Müzesi için de büyük sorunların başında
geliyor. Topkapı için hazırlanan proje, sismik araştırma, zemin etüdü ve
sarayın tümünü kapsayacak bir güçlendirme çalışması için ortalama 8
milyon dolar maliyet öngörüyor. Rakam büyük görünse de Çağman, “Bu değerleri
elimizden yitirirsek, esas o zaman bize neye mâl olacağını düşünün.”
diye konuşuyor.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından yapılan açıklamada, çalışmaların maliyeti ve ayrılacak ödenekle
ilgili bilgi verilmezken, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü bünyesindeki
inceleme heyetlerinin İstanbul, Adapazarı, İzmit, Bursa, Eskişehir ve
Bolu’da depremden etkilenen kültürel ve tarihi yapıların tespit raporlarını
çıkardığı belirtildi.
Tarihî eserlerin analizi yapılıyor
Muhtemel bir İstanbul depreminde zarar görecek tarihî yapıların başında
Ayasofya Müzesi geliyor. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve
Deprem Araştırmaları Enstitüsü, Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Mustafa Erdik başkanlığında, başta Ayasofya olmak üzere İstanbul’daki
kültürel ve tarihi varlıklar hakkında analizler yapıyor. Kandilli çalışanları,
ele aldıkları yapının malzeme, inşa ve zemin özelliklerini bilgisayara yüklüyor.
Çeşitli analizlerle, yapıya farklı büyüklüklerde sanal depremler
uygulayarak, yapının vereceği tepki önceden belirlenmeye çalışılıyor.
Her binanın yapısı, zemini, tarih içinde geçirdiği değişiklikler farklı
olduğu için, analizlerin her bir yapı için yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
Zaman
|