reklam

26 Haziran 2003 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Doğanın Talanına Sessiz Kalmayalım!

Son günlerde gündemde olan doğal sit alanlarının satışı ile ilgili olarak Ankara Barosu Çevre Kurulu bir basın açıklaması yayınlayarak getirilen değişikliklerin tüm doğal dengeyi kökten sarsacak boyutta olduğunu, SİT alanlarının bir kez imara açılması demek halihazırda bu alanlardaki kaçak yapıları da yasallaştırmak yoluyla kamu arazilerin yağmalanması ve bu alandaki hukuk dışı yolların meşru kılınması, çağdaş bir kent ve hukuku anlayışına aykırı uygulamalar, doğal ve arkeolojik mirasın tarihsel ve ekolojik tahribatı demek olduğunu belirtti.

"Bilindiği üzere daha önce de ayrı ayrı yasal düzenlemelerle satışını planlanan doğal sit alanları, kıyı alanları, orman alanları, boğaziçi koruma alanları, hazine mülkiyetindeki tarım alanları işgal edilmiş hazine arazileri; bugün itibariyle imar affı niteliğindeki 37 maddelik ''Çeşitli Yasalarda ve Maliye Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa Tasarısı" ile yeniden ülkenin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündemindedir.

1/602 no'lu Yasa Tasarısının 5.maddesi ile 4706 no'lu Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun 6. maddesi değiştirilerek birinci derece doğal SİT alanı tescil ve ilan edilen yerlerde bulunan arsa ve arazilere, toplam inşaat alanı taşınmaz malın yüzölçümünün % 6'sını geçmemek, koruma planı ve uygulama projeleri 21/7/1983 tarih ve 2863 sayılı kanuna göre oluşturulan koruma kurullarınca onaylanmak kaydıyla yapılaşma izni verilmek istenmektedir. Oysa 2863 sayılı yasa kapsamında yer alan doğal ve arkeolojik SİT'ler; birinci derecede korunması gereken, bu nedenle doğal doku ve peyzaj değerlerine uygun, doğal ortamın fauna ve florasına zarar vermeden, toplumun bu alanlardan yararlanabilmesine imkân sağlayacak ölçekte küçük yapılaşmalara izin verilen alanlardır. Oysa değişiklikle getirilen %6'lık bu oran tüm doğal denge kökten sarsacak bir orandır.

Her ne kadar %6'lık oran Çevre Komisyonu'nda %3'e indirilmiş olsa da birinci derece SİT alanlarının bir kez imara açılması demek halihazırda bu alanlardaki kaçak yapıları da yasallaştırmak yoluyla kamu arazilerin yağmalanması ve bu alandaki hukuk dışı yolların meşru kılınması, çağdaş bir kent ve hukuku anlayışına aykırı uygulamalar, doğal ve arkeolojik mirasın tarihsel ve ekolojik tahribatı demektir. Tasarı bu haliyle yasalaşırsa bundan en çok hukuka olan güven zedelenecek, doğal ve tarihi değerler denetimsiz yapılaşma ile yok olmaya yüz tutacak, işgalciyi ödüllendiren yaklaşımlar daha çok prim yapacak, ülkede hukuka güvensizlik gitgide egemen bir anlayış halini alacaktır. 

Birinci derece doğal ve arkeolojik SİT alanları, "bilimsel muhafaza değeri açısından evrensel değeri olan ve kamunun yararı açısından bilimsel çalışmalar dışında aynen korunması gereken" doğal ve kültürel alanlardır. Bu alanlar gerek flora ve faunasıyla; gerekse tarihi, arkeolojik, ekolojik ve peyzaj değerleri ile doğal ve özgün nitelikli alanlardır. Bu nedenle söz konusu değerlerin korunarak kamunun yararlanmasına açık alanlar olarak kalması, kamu yararı bir kenara bırakılarak salt ekonomik bakışla imara açılmaması gerekmektedir. Aksi takdirde doğal SİT alanlarının imara açılması, bugüne kadar korunabilmiş son değerlerin de yağmalanmasına neden olacaktır.

Oysa hükümet günübirlik politikalarla ülkemizin ve insanlığın geleceğine ipotek koymakta, insanlık doğal mirasına karşı suç da işlemektedir. Unutulmamalıdır ki ülkemizin eşsiz doğa güzellikleri ve zenginlikleri salt bizim değil, tüm insanlığın ortak doğal mirasıdır.

Buna göre; hükümet, hazineye ait taşınmazlarının satışını öngören ve 21 yasada değişiklik yapan söz konusu yasa tasarısı ile gerek Anayasa gerekse Ulusal ve Uluslararası Tabiat Varlıklarını Koruma Hukuku'na aykırılık taşımaktadır.

Devlet, Anayasa'nın 63 maddesi uyarınca tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak, Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak imzaladığı ve yürürlüğe koyduğu 'uluslararası koruma hukuku sözleşmeleri'ne uygun davranmak, hukuk devleti ve sosyal devlet olmanın gereği kendi koyduğu hukuka bağlı olmak, olayları yalnız ekonomik ölçütlerle değil, toplumsal yarar ölçütleri ile değerlendirebilmektir.

Bunun yanı sıra gündemdeki yasa tasarısı hükümleri ile; Birleşmiş Milletler ve UNESCO kaynaklı birçok sözleşme ve protokolün korumaya ilişkin temel amaçlarının yanı sıra; Avrupa Birliği'nin, flora ve fauna türleri ile yaşama ortamları ve SİT'lerin korunmasına ilişkin AB üyesi devletler ile aday üye devletlerinin taahhütlerine, Anayasa'nın "cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2. maddesinin hukuk ve sosyal devlet niteliklerinden hareketle, "tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması" başlıklı 63 ve usulüne uygun yürürlüğe konuşmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir hükmünü düzenleyen 90. maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

Bu nedenle söz konusu yasa tasarısı geri çekilmeli, ulusal ve uluslararası hukuka aykırı sonuçlar doğuracak ve uluslararası toplumda ülkemizi zor durumda bırakacak, ülke insanının vicdanında hukuku mahkum edecek yaklaşımlardan derhal vazgeçilmelidir. Birinci derece doğal SİT alanlarının, gerek flora ve faunasıyla, gerekse tarihi, arkeolojik, ekolojik ve peyzaj değerleri açısından doğallıkları olduğu gibi korunmalı, kesinlikle imara açılmamalı, kamunun yararlanmasına açık alanlar olarak var olmaları sağlanmalıdır."
Arkitera

 

Haziran 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29

30

diğer aylar için tıklayın

Etkinlik

TÇMB Mimarlık Yaz Okulu

Bu yılki proje konsepti "Kent Gözlüğü" olarak belirlenen "TÇMB Mimarlık Yaz Okulu"na kayıt olmak için tıklayın. 

05-13 Temmuz 2003, 
Kadıköy Kalamış Parkı İstanbul

Son Başvuru Tarihi: 
30 Mayıs 2003

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz