Aslında kendimizi yok ediyoruz
Üsküdar'daki Hafız İsa Ağa Çeşmesi üç yıl önce onarıldı ama onarıldıktan
kısa bir süre sonra yeniden paramparça edildi. Tarihçi İ. Hakkı Konyalı'nın
'Kıymeti pırlanta ile tartılacak kadar yüksek' dediği çeşme şimdi herkes
için bir utanç abidesi
İstanbul'un kaderine terk edilmiş tarihi mekanları çeşitli kuruluşlar
tarafından kültür merkezine dönüştürülmeye çalışılırken onarılan
tarihi eserler de talan edilmeye devam ediyor. Karacaahmet Mezarlığı çevre düzenleme
çalışmaları sırasında onarılan Hafız İsa Ağa Çeşmesi de bunlardan
biri ve üç yıl önce onarılmasına rağmen şu an tanınmaz bir halde meçhul
sonunu bekliyor .
Padişah tuğrasını çaldılar
Sultan II. Mahmud devrinde sırasıyla hazine vekilliği, hazinedarlık ve şeyh-ül
haremlik yapan Hafız İsa Ağa tarafından eskiden Karacaahmet'teki Miskinler
yolu üzerinde 1811 yılında yaptırılan çeşme hacıların, orduların ve
seyyahların su ihtiyaçlarını karşılıyordu. Sol tarafında yekpare
mermerden barok bezemeli pencere, yine barok bezemeli bir ayna olan çeşmenin
üzerinde üzerinde ise Sultan II. Mahmud'un tuğrası vardı. İbrahim Hakkı
Konyalı 'Üsküdar Tarihi' adlı kitabında Hafız İsa Ağa Çeşmesi'ni şöyle
anlatıyor: 'Bu çeşme; Üsküdar'da Karacaahmet'ten Miskinler Tekkesi'ne giden
asfaltın solunda ve kabristanın bitişiğindedir. Geniş cephesi tamamen som
mermerden yapılmıştır. Arkasında da bir su deposu vardır. Devrin çeşme
mimarisi bakımından eşsiz bir eserdir. Bu çeşme, üstündeki yazısı, Türk'ün
büyük ve namlı hattatı Mustafa Rakım'ın hattı; büyük şair Vasıf'ın
nazmı; mimarisi, süsleri bakımından eşsizdir ve yüksek bir kıymet taşır.
Pırlanta ile tartılacak kadar yüksektir'.
Hafız İsa Ağa Çeşmesi'nin sanat tarihi açısından diğer bir önemi
ise üzerinde yer alan Hattat Rakım'ın yazısıdır. Konyalı aynı kitapta bu
yazı için 'İstanbul'da Hattat Mustafa Rakım'ın yazılarından hiç birisi
bu kadar güzel olarak bize gelmemiştir' diyor.
Konyalı kitabında çeşmenin durumunun vahim olduğunu, yok olmaya terk
edildiğini anlatıyor ve 'Önüne bir bekçi dikilecek kadar kıymetli olan bu
çeşme kurtarılmalıdır' diyor. Konyalı'nın bu yazıyı yazdığı dönemde
Sultan II. Mahmud'un tuğrası çeşmenin üzerinden çalınmıştı. Sonraki yıllarda
barok tarzı bezemeli mermer pencerenin ve aynanın da çalınmasıyla harekete
geçen birkaç vatandaşın çabalarıyla çeşme onarıldı. Karacaahmet Mezarlığı'nın
çevre düzenlemeleri sırasında restore edildiğini öğrendiğimiz ancak
Anadolu Yakası Mezarlıklar Müdürlüğü'nü defalarca aramamıza rağmen bu
konuda bilgi alamadığımız çeşme, onarımından sonra yine talancıların uğrak
yeri olmaya devam etti. Çalınan parçaların yerlerine yeniden koyulan aynı
tarz parçalar yine yok olmuş. Selimiye suyundan kol alınarak arkasına
kocaman bir depo yapılan çeşme yıllarca geçenlerin susuzluğunu karşılarken
bugün bırakın suyu, musluğu bile yok. Biz de Konyalı'nın dediği gibi önüne
bekçi dikilecek çeşmeyi onaranları, onarıp unuttukları bu başyapıta
sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Akşam
|