reklam

28 Haziran 2003 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Aslında kendimizi yok ediyoruz

Üsküdar'daki Hafız İsa Ağa Çeşmesi üç yıl önce onarıldı ama onarıldıktan kısa bir süre sonra yeniden paramparça edildi. Tarihçi İ. Hakkı Konyalı'nın 'Kıymeti pırlanta ile tartılacak kadar yüksek' dediği çeşme şimdi herkes için bir utanç abidesi

İstanbul'un kaderine terk edilmiş tarihi mekanları çeşitli kuruluşlar tarafından kültür merkezine dönüştürülmeye çalışılırken onarılan tarihi eserler de talan edilmeye devam ediyor. Karacaahmet Mezarlığı çevre düzenleme çalışmaları sırasında onarılan Hafız İsa Ağa Çeşmesi de bunlardan biri ve üç yıl önce onarılmasına rağmen şu an tanınmaz bir halde meçhul sonunu bekliyor .

Padişah tuğrasını çaldılar

Sultan II. Mahmud devrinde sırasıyla hazine vekilliği, hazinedarlık ve şeyh-ül haremlik yapan Hafız İsa Ağa tarafından eskiden Karacaahmet'teki Miskinler yolu üzerinde 1811 yılında yaptırılan çeşme hacıların, orduların ve seyyahların su ihtiyaçlarını karşılıyordu. Sol tarafında yekpare mermerden barok bezemeli pencere, yine barok bezemeli bir ayna olan çeşmenin üzerinde üzerinde ise Sultan II. Mahmud'un tuğrası vardı. İbrahim Hakkı Konyalı 'Üsküdar Tarihi' adlı kitabında Hafız İsa Ağa Çeşmesi'ni şöyle anlatıyor: 'Bu çeşme; Üsküdar'da Karacaahmet'ten Miskinler Tekkesi'ne giden asfaltın solunda ve kabristanın bitişiğindedir. Geniş cephesi tamamen som mermerden yapılmıştır. Arkasında da bir su deposu vardır. Devrin çeşme mimarisi bakımından eşsiz bir eserdir. Bu çeşme, üstündeki yazısı, Türk'ün büyük ve namlı hattatı Mustafa Rakım'ın hattı; büyük şair Vasıf'ın nazmı; mimarisi, süsleri bakımından eşsizdir ve yüksek bir kıymet taşır. Pırlanta ile tartılacak kadar yüksektir'.

Hafız İsa Ağa Çeşmesi'nin sanat tarihi açısından diğer bir önemi ise üzerinde yer alan Hattat Rakım'ın yazısıdır. Konyalı aynı kitapta bu yazı için 'İstanbul'da Hattat Mustafa Rakım'ın yazılarından hiç birisi bu kadar güzel olarak bize gelmemiştir' diyor.

Konyalı kitabında çeşmenin durumunun vahim olduğunu, yok olmaya terk edildiğini anlatıyor ve 'Önüne bir bekçi dikilecek kadar kıymetli olan bu çeşme kurtarılmalıdır' diyor. Konyalı'nın bu yazıyı yazdığı dönemde Sultan II. Mahmud'un tuğrası çeşmenin üzerinden çalınmıştı. Sonraki yıllarda barok tarzı bezemeli mermer pencerenin ve aynanın da çalınmasıyla harekete geçen birkaç vatandaşın çabalarıyla çeşme onarıldı. Karacaahmet Mezarlığı'nın çevre düzenlemeleri sırasında restore edildiğini öğrendiğimiz ancak Anadolu Yakası Mezarlıklar Müdürlüğü'nü defalarca aramamıza rağmen bu konuda bilgi alamadığımız çeşme, onarımından sonra yine talancıların uğrak yeri olmaya devam etti. Çalınan parçaların yerlerine yeniden koyulan aynı tarz parçalar yine yok olmuş. Selimiye suyundan kol alınarak arkasına kocaman bir depo yapılan çeşme yıllarca geçenlerin susuzluğunu karşılarken bugün bırakın suyu, musluğu bile yok. Biz de Konyalı'nın dediği gibi önüne bekçi dikilecek çeşmeyi onaranları, onarıp unuttukları bu başyapıta sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Akşam

 

Haziran 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29

30

diğer aylar için tıklayın

Etkinlik

"Buluşma 7.5" 

İzmir'in tarihinin ve mimari kimliğininin yaşatılması, mimarlık öğrencileriyle birlikte çalışma ve tema doğrultusunda tartışma zemininin hazırlanması amaçlanan organizasyonun teması "KİMLİK-SİZ".

2 - 5 Temmuz 2003, 
DEÜ Mimarlık Fakültesi - İzmir

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz