Raci Bademli'yle 'İmar Cinlikleri'
Kitabımız...
Tarih ve doğa zenginliklerimizi ''koruyarak kullanabilme'' uygarlığını,
mimarlık ve şehirciliğin temeline yerleştirebilmek için dur durak bilmeden
çalışan dostlarımız arasında Prof.Dr.Raci Bademli 'nin yeri bir başkadır.
Çünkü sadece meslek çevresini ve öğrencilerini değil, devlet büyüklerinden
bürokratlara, çarşıdaki esnaftan belediye başkanlarına kadar, bu ülkeye
''yurdumuz'' diyen herkesi aynı uygarlık yürüyüşüne katabilmek için inanılmaz
bir çaba içinde Türkiye 'nin her köşesine yetişmeye çalışır.
Hatta, Kuzey Kıbrıs 'ın bile kültür ve çevre mirasını gözeten bir
planlamaya kavuşmasına el uzatmış, emek ve zaman ayırmıştır.
Hele, Gelibolu Tarihi Milli Parkı 'nın tarihten gelen duygusallıkları da
kucaklayan bir ''Dünya Barış Parkı'' olarak insanlığa armağan edilmesi
projesindeki ''devlet'' adına üstlendiği koordinatörlüğü de nasıl bir
''Anadolu militanı'' gibi yürüttüğünü, Çanakkale 'de kime sorsanız
hayranlıkla anlatırlar...
'Yasal' mucizeler...
Bu çalışmaların birindeki beraberliğimizde söz yine ''imar ve koruma'' ilişkilerinden
açılınca, oradaki dostların anlattıkları olumsuz örneklerin ''yasal
uygulamalar'' olduğunu da duyunca dedi ki:
''- Türkiye'deki emlak rantına olan düşkünlüğün en çarpıcı göstergelerinden
biri de imar kurallarıyla yaratılan mucizeler olsa gerek...''
Bu ''mucizeler'' arasında en yaygın olanını da şöyle özetlemişti:
''- Bakıyorsun, imar planında 3 kat verilen bir arsada, hem 6 katlı, hem
de ruhsatlı bina var; çünkü mevzuata uygun!..''
Yıllardır böylesi bir ''mevzuatı'' yaratanlar, belli ki kafalarını
planların uygulanması için değil, sadece ''rantı arttırma yolları'' için
kullanmışlar...
Yeni binalardaki kat sayısını ''daha fazla'' yapabilmek için de meyilli
yerlerde ''sıfır'' noktasının arsadaki en yüksek köşeden alınmasını sağlayan;
böylece zemin kat altında ''toprağa gömülü olmayan'' birkaç sözde
''bodrum'' kat yaratılan; ayrıca subasmanı yüksek tutup, çatı katlarını
da ''tam kata'' dönüştüren yönetmelik oyunlarıyla, imar planlarında öngörülmüş
yoğunlukları uygulamada geçersiz kılmışlar...
O gün konuştukça, buna benzer örneklerin aslında ne kadar da ''çok''
olduğunu fark ettik... Aklımıza gelenleri sıraladıkça da hâlâ zaman
bulup kotaramadığımız bir ''kitap çalışmasına'' birlikte başlama kararını
aldık...
İsim babasının yine Raci Bademli olduğu ''İmar Cinlikleri'' adlı
kitapta, mimarlık ve şehircilik kurallarını ''devre dışına çıkaran''
teknik dümenleri; arsa rantını en yükseğe tırmandıran sözde yasal
kuralları; binaların inşaat alanlarını çoğaltan ''emsal hesabı''
numaralarını tek tek sergileyip sorgulamayı kendimize görev edindik...
Bu belgelemenin başka ''imar cinlerine'' yeni esin kaynakları yaratmaması
için de aynı numaralara artık olanak sağlamayacak bir yasal düzenlemenin
temel ilkelerini belirleyip kitaba ekleyecektik...
'Şeytani' buluşlar...
Geçenlerde bir yandan Sevgili Raci'nin kulaklarını çınlatırken bir yandan
da TBMM gündemindeki orman, hazine ve SİT alanlarına yeni imar kuralları
getiren son yasa taslaklarına bakıyordum...
Öylesi düzenlemeler öneriliyor ki, ''cinlik'' demek bile hafif kalıyor...
Örneğin 1. Derece Doğal SİT 'ler için ''yüzde 3'' yapılaşma kuralı
getirilirken sözgelimi 50 dönümlük bir arazide bunun ''1500 m2'lik'' bina
demek olduğu; doğaya asla uygun olmayan böyle bir büyüklüğün de mutlaka
''sınırlanması'' gerektiği adeta geçiştiriliyor...
Hele, işgal altındaki ''tarihi vakıf arazilerini'' hazine arazileriyle
takas ettikten sonra buraların imar talancılarına satışını öngören
maddeler, masallardaki en ünlü cinleri bile utandıracak türden bir ''şeytani
zekânın'' ürünü olsa gerek...
İşte bunları da görünce, ''iyi ki'' dedim kendi kendime ''Raci'yle o
kitabı bitirmemişiz... Artık yeni yasaları da ekler, gelecek kuşaklara bu
ülkeyi nasıl bir cinler, şeytanlar ülkesi yaptıklarını da anlatmış
oluruz...''
Şimdi görev yine ''en çalışkanımız'' olan Raci Bademli'de... Belki de
çoktan kâğıda kaleme sarılıp yazmaya başlamıştır bile...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|