reklam

01 Temmuz 2003 Salı
Ana Sayfa > Haberler

"İstanbul Geçmişten Miras Kaldığı Kadar, Gelecekten de Ödünç Alınmıştır!" toplantısı Osmanlı Bankası Müzesi'nde gerçekleştirildi


Fotoğraf: Arkitera

Atilla Yücel'in yöneticiliğini üstlendiği toplantının konuşmacıları Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü Başkanı, Eleştirmen ve Çevirmen Prof.Dr.Murat Belge ile Mimar Sinan Üniversitesi'nde ders veren Ağa Han ödüllü Mimar Doç.Dr.Turgut Cansever'di.

Atilla Yücel "Yarın projeksiyonu" sorusu ile girişini yaptığı toplantıda ilk sözü Murat Belge'ye verdi.
Bu toplantıya sebep olan konunun İstanbul'un Dünya Kültür Mirası Listesi'nden çıkartılma tehlikesi olduğunu hatırlatarak söze başlayan Belge, çeşitli örnekler vererek konuşmasını sürdürdü.

"Amcazade Yalısı için acaba eşitlikçi bir tavır mı sergileniyor?" sorusunu sorduktan sonra, "Biz sadece Bizans ve Roma'yı değil, Osmanlı'yı da benzetebiliriz diyoruz herhalde" diyerek ilginç bir saptamada bulundu. Samatya'daki Sinan Hamamı'nda tersine bir faaliyetin korumaya yönelik olarak devam ettiğini belirten Belge "İnsan acaba korumasalar mı diyor" diyerek bu iki örnek ile ilgili sözlerini tamamladı.

İstanbul'un tarihi geçmişiyle ilgili bilgi verirken önemli bir geçit yeri olduğunu, bu geçiş yeri üzerinde pek çok kültürün yer aldığını söyleyen Belge, "Şu bizim gösterdiğimiz davranışa ihtimam diyemeyiz" diyerek kentin korunmasıyla ilgili görüşünü de aktardı.

Daha sonra söz alan Turgut Cansever sözlerine "İnsan geleceğe yönelik bir varlıktır" diyerek başladı. "Erişilen noktayı bilmek gayeyi bilmektir. Gayeyi bilmek sükuneti, sükunet barışı getirir" sözleriyle devam eden Cansever şehir hayatımızın nereden nereye geldiği sorusunu sordu.

Başbakan R.Tayyip Erdoğan'ın geçen günlerde "Rize güzel bir şehirdi. Sonra Trabzon'u gördüm orası daha bir güzeldi. Amasya bir başka güzeldi. Şimdi hepsini birbirini aynı çirkin binalarla doldurduk" dediğini ve bu cümlelerin böyle bir kişi tarafından söylenmesini çok önemli bulduğunu belirtti.

Konuşmasında Amcazade Yalısına da değinen Cansever "Amcazade'nin dünyada benzeri olmamıştır." diyerek bu yapının niçin önemli olduğunu plan şeması ve detaylarından örnekler vererek açıkladı.

1976 yılında İstanbul Avrupa Konseyi'nce, UNESCO'nun da katılımıyla Venedik gibi korunması gereken şehirler sınıfına alındığını hatırlatan Cansever daha sonra Bedrettin Dalan döneminde bu işler için çalışan ekibin dağıtıldığını hatırlattı.

Tarihi Yarımada'daki dünyanın en güzel binalarını bırakarak Şişli ve Osmanbey'e gidildiğini ve bu değişim sırasında oluşan ortamın tamamen yanlış olduğunu öne süren Cansever tarihi yarımadadaki bu büyük yapı stoğundan elimizde sadece 3-5 ev kaldığını hatırlattı.

Korumacılık konusunda bilgi akışını sağlayamadığımızı, Müller Wiener'in 1978 yılında Zeyrek'teki 178 evin ölçüsünü aldığını ama bugün hala Zeyrek için proje hazırladığımızı vurgulayarak aktardıktan sonra Balat ve Fener kurtarma projesi için, kişi başına yıllık ortalama geliri 30.000$ civarında olan Barcelona'da uygulanan yöntemlerin örnek alındığını, gelişmiş ülkeleri sistem ve mevzuatının gelişmekte olan bir ülkede uygulanmasının son derece hatalı bir davranış olduğunu belirterek bir başka önemli koruma sorununun altını çizmiş oldu.

Turgut Cansever, İstanbul'dan çeşitli yapıların koruma sorunlarından bahsettikten sonra artık bu konuşmaların eyleme dönüşmesi gerektiğini söyleyerek sözlerini tamamladı.

İkinci tur konuşmalarda yeniden söz alan Murat Belge tarihin uzun zaman kurtularak başımızdan atmamız gereken bir şey olarak görüldüğünü hatırlatarak muhafazakar tutum ile ilgili şu ilginç yorumu yaptı: "İşçi patron ilişkisine geldiğimizde muhafazakar, kadın erkek ilişkisine geldiğimizde muhafazakar ama ahşap ev apartman meselesine geldiğimizde apartman!" …

Murat Belge, "Beyaz Türkler genelde kendi semtleri ve ana arterlerde gezer. Olaki diğer sokaklara girdiğinde Hello denir" dedikten sonra bizim iki farklı millet olarak yaşadığımızı ve bu iki millet olarak yaşamanın bir kenti paylaşıyor duygusu yaratmayı zorlaştırdığını söyledi.

Geçen yıllarda Samatya'da belediyenin yaptığı bir düzenlemede evlerin boyandığını (genelde beyaza), kaldırımlara taşlar döşendiğini, döküm elektrik direkleri dikildiğini hatırlaran Belge "Ben o mahalleyi bilirim, eskiden hiç de öyle değildi" diyerek sözlerini tamamladı. Belge, bizde araştıran, eskiden nasıl olduğunu sorgulayan olmadığını vurguladıktan sonra Turgut Cansever'in Zeyrek ile ilgili tespitini örnek gösterdi.

Amsterdam Denizcilik Müzesi'nde 17.yy'dan kalma bir geminin o günün teknolojisiyle yeniden üretilerek sergilendiğini, bu yeniden üretimde sadece o dönemin alet ve edevatlarının kullanıldığını söyledikten sonra bizde böyle bir üretim için doğru marangozluk işgücünü bulabilir miydik sorusunu sordu.

Geçmiş yıllarda zamanın Turizm Bakanı Bahattin Yücel'in davetiyle İstanbul Milletvekilleri'yle gerçekleştirdiği gezi hakkında bilgiler veren Belge, toplam 50 civarı milletvekili çıkartan İstanbul'dan zaten 15 milletvekilinin geziye katıldığını ve ancak öğlenden önce kısa bir gezi yapabilmenin mümkün olduğunu söyledi.

Tartışmanın yöneticisi Atilla Yücel'in salondakilere söz vermesiyle ilk sözü alan İnsan Yerleşimleri Derneği Başkanı Korhan Gümüş, korumanın halka rağmen yapılmaya çalışılmasını anlamlı bulmadığını belirtti.
AB'de ve dünyada üniversitelerin iş yapmadığını bu işi NGO'ların yaptığını belirten Gümüş, korumanın insanların hayatını kolaylaştırması gerektiğini hatırlattı.

Daha sonra söz alan Mimar Nevzat Sayın ise bugüne kadar yapılabilecek birşeylerin var olduğuna inandığına ancak çaresizlikten yapamadığımıza inandığını belirttikten sonra, buna artık inanmadığını çünkü devletin aslında "yaygın bir suç ortaklığı projesi" kavramına dayalı olarak yönetildiğini söyledi.
Sayın sözlerini, "UNESCO'nun İstanbul'u listeden çıkartmasını desteklemeyecek miyiz?" sorusunu sorduktan sonra kendi cevabının "evet, çıkarılsın" olacağını söyleyerek bitirdi.

Dinleyicilerden sonra tekrar söz alan Turgut Cansever yarımadanın gündüz nüfusunun 1.000.000 gece nüfusunun ise 40.000 civarında olduğunu, yani kurtarmak istediğimiz bu adaya her gün 1.000.000 kişinin girip çıktığını söyleyedi.

Sözlerine bir başka tecrübesi ile devam eden Cansever, geçmiş yıllarda Mimarlar Odası ile Bayındırlık Bakanlığı arasındaki bir görüşmede Mimarlar Odası'nın açılan yarışma sayısını 3'den 25'e çıkartmasını istediğini ancak bakanlığın çeşitli tartışmalar neticesinde yine 3 yarışmada karar kıldığını söyledi. Bunun üzerine Cansever'in bakanlık yetkilisine sorduğu "Senede kaç ihale açıyorsunuz peki?" Sorusunun cevabı ise oldukça şaşıtıcıydı: 23.000 ihale…

Cansever'den sonra konuşan Murat Belge, Nevzat Sayın'ın önerisine katıldığını İstanbul'un UNESCO listesinden çıkartılmasının doğru olacağını söyledi.

Son sözü alan Turgut Cansever olası İstanbul depreminde kaybedeceğimiz iki yapı tipinden bahsetti: Ahşap evler ve büyük yapılar.

Korumanın sağlanabilmesi için bazı menfaaatlerin oluşması gerektiğini öne süren Cansever, aslında anlatıldığında bu menfaatlerin var olduğunu kendi restore ettiği 4 evin restorasyon sonrası değerinin 10 misli arttığını söyleyerek sözlerini tamamladı.

Osmanlı Bankası Müzesi'ndeki tartışmalar 2 Temmuz Çarşamba günü mimar Han Tümertekin'in "Pera'da Tasarlamak" başlıklı söyleşisi ile sürecek.

"Pera'da Tasarlamak" Söyleşisi ile ilgili detaylı bilgi için tıklayın.

Arkitera

 

Haziran 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29

30

diğer aylar için tıklayın

Personel arayanlar, iş arayanlar, ilan vermek isteyenler, artık Arkitera Kariyer sayfalarında buluşuyor.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz