Mardin'in 'dosyası' yetersiz
Mardin'in 'dünya mirası listesi'ne uygun görülmemesi şok etkisi yaratırken
sorunun uluslararası gözlemler ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın kentin
kültürel zenginliği üzerine hazırladığı dosya arasındaki 'uyumsuzluk'
olduğu ortaya çıktı.
Dünyanın en eski uygarlık birikimlerini taşıyan Mardin'de hüzün var...
Bu zengin birikimin UNESCO dünya mirası listesine ''uygun görülmemesi'' şok
etkisi yarattı... Çünkü, hem Mardin'i, hem UNESCO'nun amaçlarını, hem de
'olumsuz' rapor veren ICOMOS'un ''hassasiyetlerini'' yakından bilenler, bu
kentin dünya mirası listesi için gerekli tüm ''kültürel özellikleri'' taşıdığından
eminler... Ancak, aynı uzman çevreler bir yana, yerel kuruluşların da ''emin
olmadıkları'' tek konu, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın UNESCO'ya sunduğu
dosyanın ''içeriği'' ...
Nitekim, bu dosyanın, yine Bakanlık tarafından ''genişletmek'' üzere
geri çekildiği bilgisi de aynı ''gizliliğin'' nedenlerini tartışma gündemine
getiriyor. Çünkü ICOMOS'un raporu sadece Mardin'i değil, daha da önemlisi
bu dosyanın içeriğini de irdeliyor.Eğer, kentin kültürel zenginliği üzerindeki
uluslararası gözlemlerle, ''bakanlık tanıtımı'' arasında bir
''uyumsuzluk'' varsa, önceki hafta Paris'teki UNESCO Dünya Mirası Komitesi
toplantısından çıkan ''hayır'' kararına işte bu ''eksikliğin'' neden
olabileceği herkesin ortak kanısı....
UNESCO kriterleri
Peki, acaba Bakanlık dosyası hangi ''yetersizlikleri'' gidermek üzere geri çekildi?..(Ya
da ''iade'' edildi...) Bu sorunun yanıtı için, kurumun dünya mirası başvurularında
öngördüğü ''temel ilkeleri'' anımsamak gerekiyor. En başta da; ''tüm kültürlerin
eş saygınlıkta resmen tanınması ve korunması'' geliyor... Örneğin , özellikle
Süryani uygarlığı ve buna bağlı ''Deyrülzaferan" manastırı ile
''Mor Yakup'' Kilisesi ve külliyesi gibi evrensel inanç merkezleri olmak üzere,
tarih boyunca dostça ilişkiler içinde ''ortak Mardin kültürünü'' yaratmış;
Yakubi, Keldani, Yahudi, Nesturi, Yezidi, Türk, Ermeni, Kürt ve Arap
geleneklerinin ''varlığı ve gözetilmesi'' konusunda yeterli açıklıkta sözler
ve politikalar içermeyen bir ''resmi dosya'' için ICOMOS'un olumlu görüş
vermesi olanaksız...
Benzer şekilde, bir başka UNESCO ilkesi olan ''bölgesel konum'' açısından
da başvurunun kapsamı geniş olmalıydı... Aynı kültür ve tarih havzasındaki
örneğin bir ''Hasankeyf'' in de korunması, ya da ''Midyat'' gibi ortak uyg
arlık değerlerini taşıyan merkezlerin de yaşatılması, Mardin'in ''dünya
mirası olma sorumluluğu'' içinde gösterilm eliydi... Yine UNESCO'nun bu
liste koşulları arasındaki; ''koruma eylem planı '' konusunda da yeterli ''güvence''
verilmediği anlaşılıyor. Mardin'de hangi koruma projelerinin ne zaman, nasıl
ve ne kadar bütçeyle devreye gireceği konusunda ''söz veremeyen'' bir başvuru
daha baştan puan kaybediyor...
Bütün bunların yanı sıra, vali liğin dışında ''yerel ve merkezi yönetimin''
de aynı çabaya yeterli desteği vermediği, UNESCO'nun dikkatinden kaçmıyor
olsa gerek... Söz gelimi devlet Mardin'in eski dokusunu ilk ''katleden'' yapılardan
''eski PTT binasını'' ( Telekom ) da bu süreçte yıkarsa ya da ''belediye başkanı''
tarihi kentin dışındaki yeni hizmet binasına ''kaçmak'' yerine, sit içinde
''kentiyle beraber'' olmayı yeğlerse, 2004 yılının şubat ayındaki yeni başvurunun
sonucu da bu kez ''Mardin'e yakışır'' bir kararla yaşanabilir...
Cumhuriyet
|