Arkeoloji geleceğin petrolü
Bahçesindeki at heykeli yüzünden Atlı Köşk olarak da bilinen
Emirgan'daki Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi ilginç bir sergiye
evsahipliği yapıyor. Doğada Güç Birliği-İnsan ve At adını taşıyan
sergide İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin koleksiyonundan seçilen 49 parça
sergileniyor.
Bir yıl sürecek olan sergi Destansı Devirler, Yunan Devri, Bizans Devri başlıkları
altında yaklaşık 1100 yıllık bir dönemi kapsayan eserler, steller, frizler
ve heykellerden oluşuyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü,
İstanbul Arkeoloji Müzeleri ile Sakıp Sabancı Müzesi'nin işbirliği ile düzenlenen
bu sergi devletle bir özel müzenin ilk işbirliği özelliğini de taşıyor.
Sakıp Sabancı, geçen yıl Aydın Doğan Vakfı'nın verdiği arkeoloji ödülü
töreninde Vakıf Başkanı Orhan Birgit'in konuşmasından çok etkilenmiş. Bu
konuda ne yapabilirim diye düşünmeye başlamış. Arkeoloji Müzesi'ni
gezerken gördüğü atlı kabartmalar üzerine böyle bir sergi yapmaya karar
vermiş. Yıllarca yaşadığı evin bahçesindeki at heykeli ve içindeki at
sevgisi de bu serginin gerçekleşmesinde etkili olmuş. Sergi için seçilen
eserler Arkeoloji Müzesi'nin depolarından çıkartılmış ve temizlenerek müzenin
bahçesine yerleştirilmiş.
Sergiyi Sakıp Sabancı ile birlikte gezerken hem at ve insanın binlerce yıllık
ilişkisine tanıklık ettik hem de Sabancı'nın koleksiyonerlik yolculuğunu
kendisinden dinledik.
Sponsorluk 3 bin yıllık
Ege'deki kazıları Phlipp Morris ve Sabancı olarak yıllardan beri
destekliyoruz. İstemihan Talay'la Metropolis antik tiyatronun açılışına
gitmiştik. Bir kolon çıkartmışlar, üç bin yıl öncesine ait. O kolonun
üstünde, bu kolonların sponsoru, falan oğlu falan diye yazmışlar. Düşünün
daha o zamanlarda adamlar sponsorluğun önemini biliyorlar. Günümüze gelin,
üç bin yıl evveline göre sponsorlar fukara kalıyor. Halbuki toplumsal
sorumluluk istiyor bunu.
Önce okul yaptırdık
40-50 sene evvel bana biri deseydi ki, bir okulun bir sınıfını yap, düşünürdüm.
Derdim ki, valla benim koşullarım uygun değil, önce evime ekmeğimi götürmem
lazım. Ama olaylar öyle bir yere getirdi beni ki, okul yapabildim. Bugün yüzün
üzerinde okul yapmışız Türkiye‘nin her yerinde. Birçok insan birçok
okul yapmış. Bu okulları da tırmandıra tırmandıra Sabancı Üniversitesi
yapmışız.
Sonra resim ve hat
Okul yolculuğumuzdan sonra resim alma yolculuğu başladı. Resim alacağımıza
halı alalım, altın alalım diye düşünürüz. Türk toplumu böyle.
Yolculuk bizi altın alma döneminden resim almaya götürdü. Derken benim gibi
adamlar koleksiyoner oldu. Koleksiyonu kataloglara koyduk. Bu kataloğu Alman gördü,
Fransız gördü, İngiliz gördü. Onlar da siz bunu Metropolitan’a, Louvre'a
getirin de gösterelim dediler. Resimlerden sonra kaligrafilere sıra geldi. Biz
bu yazıları öyle bir hale getirdik ki, Metropolitan Müzesi'nde, Louvre'da,
Berlin'de sergiledik. Bu işin sonunda herkes resim kadar bu işe de ehemmiyet
vermeye başladı.
Son nokta
Şimdi ben bu yolculuğun son noktasına geldim, arkeolojiye. Tanrının bir lütfu
var bize arkeoloji konusunda. Toprağın altındaki değerler farklı bir
petroldür. Yarından öbür güne değil ama orta ve uzun vadede, bilinçli
kullanılır ve bu işe sahip olunursa bu petrol ayrı bir güçtür.
1876'da Paris'te yapılmış, sanatçının imzasını taşıyan bir at
heykeli Mahmut Muhtar Paşa Yalısı'nda açık artırmayla satışa çıkarılmış.
Babam ve Vehbi Koç da gelmiş müzayedeye. İkisi de bu atı almak istiyor. Bir
de ceylan var ama at için yarışıtıklarından fiyat tırmanıyor, sonunda
babam alıyor atı, şimdi burada, yukarıda. Vehbi Bey diyor ki, Hacı Ağa,
neticede atı aldın, senin oldu, ceylan kaldı, şimdi de müsade et bunu ben
alayım, sen artık çekil. Babam da, yok, madem beraber yola çıktık,
ceylanda da yarışacağız ve onu da sana ben yıkacağım, diyor. Hakikaten
Ceylan Vehbi Bey'e yüksek bir fiyata kalıyor. O ceylan da şimdi Taksim Divan
Oteli'nin önünde duruyor.
Köşkün simgesi olan atı babam Milano'dan getirdi
Rahmetli babam herkes gibi ata karşı çok hassastı. Milano'da makine alıyor,
sene 1950‘ler. Kazan satan fabrikatör bir tane at yapmış ve oraya koymuş.
Onu görüyor, ne güzel at diye hayran kalıyor ona. Adam da atı kendisinin döktüğünü
söylüyor. Babam da, bir tane de bana döker misin diyor. Adam da, o atı ben
sana armağan edeyim diyerek vermiş. Köşkün simgesi olan at işte o attır.
Hürriyet
|