reklam

15 Temmuz 2003 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Anadolu kültürünün iki büyük çınarı

Halet Çambel ve Nail Çakırhan'ın Adana'nın Kadirli bölgesinde yarım yüzyıldır verdikleri uğraş sonucu ortaya çıkan Asativataya Antik Kenti, günümüzü aydınlatıyor...

Biri Gökova Akyaka'da, diğeri Adana Asativataya'da ortaya çıkardıklarıyla Anadolu kültürüne adlarını onurluca yazdıran iki ulu çınar.... ''Benim adım sonsuza kadar yaşasın. Gök Tanrısı, Yer Tanrısı gibi...'' diye, günümüzden 2 bin 700 yıl önce seslenen Asativataya Kralı Asativatas 'ın söylemi geliyor akıllara, onlara bakınca.

Ürettikleriyle isimleri sonsuza kadar yaşayacak Nail Çakırhan ve Halet Çambel , bu iki büyük çınar... Bir asra dayanan, bütünleşmiş iki yaşam...

Nail Çakırhan: 93 yaşında. Şair, yapı ustası, Uluslararası Ağa Han Mimarlık Ödülü sahibi, gözleri ışıltılı bir devrimci. ''Umutsuz olmak için sebep yok. Hayat ileriye doğru akıyor'' diyor.

Halet Çambel; arkeoloji profesörü, Türkiye'nin olimpiyatlara gönderdiği ilk bayan sporcu, devrimci. İlk gençlik yıllarından bu yana beraberinden eksik etmediği mağrur ifadesi yansıyor çevreye.

Her ikisi de Nâzım Hikmet 'in dostları. Ünlü şairin; ''Basit yaşayacaksın, basit / Mesela susayınca su içecek kadar basit... / Sevince, lafı dolandırmadan söylediğin seni seviyorum gibi / Basit bir öpücük yetecek sana. .. / Basit, sıcak bir öpücük; / Ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin / O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını /O öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını'' dizeleri onların yaşamlarında karşılığını buluyor.

Gürül gürül yaşamlar
Ömürlerinin bir anını bile boş geçirmemiş, üreten, ürettiğini paylaşan iki bütün yaşam. 1938'te yolları kesişiyor. Birbirlerini beğeniyorlar, heyecanlarını çoğaltıyorlar ve o tarihten bu yana birlikteler.

1910 yılında Muğla'nın küçük beldesi Ula'da doğan Çakırhan, Ege'nin kültürüyle harmanlıyor ilk gençlik yıllarını. Ula kendisine neşeli, sakin ve ürettiğini birlikte tüketen insanların hayat pratiğini sunuyor. Bu olgu onun yaşam pusulası oluyor. Köyü dışına çıkışı ilk kez 1921 yılına dek geliyor.

Muğla'ya eğitim almaya giden Çakırhan, üç saatlik yolu at sırtında, at olmazsa yürüyerek alıyor. Arkadaşlarıyla birlikte kiraladığı han odasında kalıyor. Ardından, 1925'te ilk kez Ege'den ayrılıyor. Konya Lisesi'nde yatılı öğrenciliğin ardından İstanbul Tıp Fakültesi'ne, sonrasında hukuk fakültesine kayıt oluyor. Her ikisinden de etik nedenlerle ayrılıyor.

Nâzım Hikmet'in yönlendirmesiyle basın sektörüne yöneliyor ve aralarında gazetemizin de yer aldığı bazı yayın organlarında düzeltmenlik yapıyor. Bir yandan da felsefe eğitimi alıyor. Nâzım ile dostlukları pekişiyor ve birlikte aynı evi paylaşıyorlar. Derken ''komünist teşkilat'' kurmaktan tutuklanıyorlar. Bu kez, 2.5 yıl süreyle Bursa Cezaevi'nin koğuşunu paylaşıyorlar Nâzım ile. 1933 affıyla serbest kaldıktan sonra uğruna hapis yattığı, işkenceler gördüğü sosyalizmin yaşam pratiğini görmek için Moskova'ya gidiyor. Rusça öğreniyor, Moskova Doğu Halkları Üniversitesi'nde sosyalizm ve ekonomi eğitimi alıyor.

Bu sürede kitaplarda öğrendiğini bire bir yaşamak için bir tekstil fabrikasında çalışmaya başlıyor. 1937'de Moskova'dan ayrılması istenince, Türkiye'ye geliyor. Gelişiyle birlikte sıkıntılı yıllar, baskılar, hapislik de beraberinde geliyor. 1947'de eşi Halet Çambel'in Adana'daki son Hitit kenti Asativata'ya, bir başka deyişle Adanava kentinin kazılarına geliyor..

Adana'nın Kadirli bölgesindeki kazılar Alman Profesör Bossett yönetiminde sürüyor 1951'e kadar. O tarihten sonra Halet Çambel alıyor yönetimi eline. Ve eşiyle birlikte kazıların yanı sıra okuma yazma bilmeyen, tarla işinden başka uğraşı olmayan bölge insanının gelişmesi için çaba harcıyorlar. Tam yarım yüzyıl Asativataya'nın günışığına çıkması için emek veriyorlar. Ortaya, günümüzden 2 bin 700 yıl önce hüküm süren son Hitit kenti ve onun kralı Asativatas'ın söylemi çıkıyor. Bu söylemin şifresi çözülüyor; Çambel, uzmanlarla birlikte.

Asativataya'nın şifresi
Şifrede Asativataya'nın özgür bireylerin yaşadığı bir kent olduğu vurgulanıyor ve kralın şu sözleri böylece aydınlanıyor: ''Ben gerçekten Asativatasım. Güneşimin adamı, Fırtına Tanrısı'nın koruduğu... Adanava Ovası'nın kralıyım. Adanava Ovası'nı genişlettim. Ata at kattım, kalkana kalkan, Pahari depolarını doldurdum. Kötü adamları topladım. Bir sınırdan öteki sınıra iskân ettim. Adanava halkını huzur ve tokluk içinde yaşattım. Erkeklerin dolaşamadığı ıssız yollarda, günümde kadınlar kirmen eğirerek yürüyorlar. Burayı bir sınır kalesi olarak kurdum. Adını Asativataya koydum. Bir prens veya saygın bir kişi veya kendine adam diyen bir adam burayı yıkmak isterse Tanrıların gazabına uğrasın. Benim adım sonsuza kadar yaşasın, Gök Tanrısı, Yer Tanrısı gibi...''

Şifrenin aydınlatılmasının ardından antik kentin ortaya çıkarılması için çalışmalar başlıyor. Müteahhitle anlaşılıyor. Ancak işi üstlenen, yarım bırakıp gidiyor. Olanaklar kısıtlı. Çakırhan, hiç deneyimi olmadığı halde kolları sıvıyor. Dağ başına at sırtında tenekelerle su taşıyarak inşaatı tamamlıyor. 1947 yılında başlayan çalışmalarla önemli bölümü günyüzüne çıkarılan antik kentte bugün kazılar hâlâ sürüyor.

Çambel ve Çakırhan kış aylarında Adana'ya gidiyorlar, daha yapılacak çok iş var diyerek. ''Bir aile gibiyiz'' dedikleri köylülerle buluşuyorlar. Kazılar ve kendileri adına çekilen belgeselde yer alıyorlar. Çambel ve Çakırhan böylece son Hitit kentini insanlığa armağan etme çabalarını sürdürüyorlar.

Bugün Anadolu kültürüne katkı vermeyi sürdüren iki büyük çınar, Akyaka'da huzur içinde sürdürüyorlar yaşamlarını, dostları, korudukları değerleri ve Anadolu sevdalarıyla.
Cumhuriyet

 

Temmuz 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Malzeme Dosyası

Duvar Elemanları

Duvar elemanları hakkında bilgi edinmek  için tıklayın.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz