Tanrılar taşınıyor
Nemrut'taki onarım çalışmaları ilk sonuçlarını verdi. Doğal koşullardan
zarar gören dev tanrı heykellerinin dağılan taşları birleştirildi, yakında
da aynı alanda kurulacak bir müzeye taşınacaklar
İki bin yıl önce Nemrut Dağı'nın zirvesine dev tanrı heykelleri yaptıran
Kommagene Kralı I. Antiochos taş levhalara vasiyetini de yazar ve 'Her kim ki,
bu düzenin kutsal geçerliliğini ya da ölümsüz iradenin teyit ettiği
rahmet abidesini bozar ya da zarar verir ya da gerçek anlamını değiştirmeye
yeltenirse, yalnız kendisi değil, aynı zamanda tüm soyu sopu rahmetli atalarımın
hışmına uğrasın, ta ki cezasını tamamıyla çekinceye kadar' der.
Heykeller zaman içinde ciddi hasarlar gördü ve geçen yıl onarım ve koruma
için 'Nemrut'u Koruma Projesi' çalışmaları başladı. Projeye finansal
destek sağlayan Akbank, çalışmaların ne durumda olduğunu göstermek için
bir basın gezisi düzenledi.
Nemrut tanrılarının doğumgünü olan 14 Temmuz'da Adıyaman'ın Kahta ilçesinden
yola çıktık. Yeniden düzenlenen yolda minibüslerle gittiğimiz uzun ve
zahmetli yolculukta konuştuğumuz tek konu kısa bir süre sonra tanışacağımız
Nemrut tanrılarının fotoğraflarda görüldüğü kadar heybetli olup olmadığı,
ne kadarının ayakta kaldığı ve güneşin doğuşunun - batışının söylendiği
gibi muhteşem olup olmadığıydı. Virajlı yolun sonunda bu kez yola yaya
devam etmek zorundaydık. Dik yamaçları tırmandıkça GAP kapsamında yapılan
barajların mavilik kattığı manzara büyüleyici bir hal alıyordu. Zirveye
ulaşıldığında ilk dikkati çeken başlatılan projeyle tanrıların tahtlarının
bulunduğu terasların açıkhava laboratuvarına dönüştürülmüş olmasıydı.
Yer yer parçalanmış, aşınmış, bedenlerinden kopmuş dev tanrı başları
iki bin yıldır bulundukları yerden taşınmış, yan yana dizilmiş ve gözleri
yıllardır izleyemedikleri gün doğumu - batımına çevrilmişti.
Proje 10 yıl devam edecek
Çocuklarını kaybettikten sonra acılarını unutmak için dünyayı dolaşmaya
çıkan Crinjs çiftinin yolları Nemrut'a düştüğünde tanrılardan çok
etkilenmişler. Bu bölge için bir şeyler yapmak istemişler ve Maurice Crinjs
'Uluslararası Nemrut Vakfı'nı kurmuş. Vakfın girişimleri sonucu Amsterdam
Üniversitesi'yle bir araya gelinerek aşınmış heykellere hayat vermek için
'Nemrut'u Koruma Projesi' başlatılmış. Projeye finansal destek ise
Akbank'tan gelmiş. Zirvede dikkati en çok çeken ise levhasında Restorasyon
Evi yazan bir yapı ve bir vinç. Binlerce yıllık antik alandaki bu modern yapı
aslında projenin kalbi. Çünkü dev heykeller vinç yardımıyla zarar görmesi
önlenerek bu eve taşınıyor. Rölyef ve restorasyon uzmanları taş plakaları
onarıyor ve maketlerini çıkarıyor. Çünkü doğanın zarar verdiği
heykellerin onarıldıktan sonra yine bu bölgede kurulacak bir müzede
sergilenmesi planlanıyor. Yapılan maketler ise dağın heybetini bozmamak için
asıllarının yerine yerleştirilecek. Ancak tüm bunların yapılması ve
projenin bitmesi 10 yılı bulacak.
Dağın zirvesindeki vinçin sırrını çöz-meye çalışırken bir sürprizle
daha karşılaşıyoruz. Bizim kullandığımız yoldan çıkması imkansız
olduğu için etrafa soru-yoruz. 'Malatya yolundan çıktı' diyorlar. O zaman
Nemrut tanrılarının bu iki il arasında paylaşılamadığını da öğreniyoruz.
Adıyamanlılar GAP'ın onlara iyilikten çok zarar verdiğini ve bir tek
Nemrut'ları kaldığını anlatıyor. Projenin öneminin farkındalar ve proje
yetkililerine minnet duyuyorlar. Nemrut tanrılarını 1994'ten beri bekleyen
bekçi Osman Yalçın yapılan çalışmaları 'Buraları hep toparladılar.
Heykeller dağılmış, her yere saçılmıştı' diye anlatıyor. Zirvede yaptığımız
geziden sonra tanrıların doğum günü törenini izledik. Projeye emeği geçenlere
plaketleri verildikten sonra tüm grup tanrılarla birlikte Nemrut'ta güneşin
batışını izledik. Ve yolda merak ettiğimiz her şeyin cevabını aldık: Güneş,
belki de sadece Nemrut'ta batıyor.
Akşam
|