Arkeolojiye küskün şehir: İstanbul
Tarih Vakfı yayınlarından İstanbul Dergisi'nin bu ayki sayısı çarpık
kentleşme sonucu zarar gören arkeolojik yerleşimlere ve yapılara yer veriyor
Uygarlık tarihinin en ilginç şehirlerin birisi olan İstanbul ile
arkeolojinin ilişkisi bu ay Tarih Vakfı yayınlarından İstanbul Dergisi'nin
46'ncı sayısında mercek altına alındı. Dosyaya birbirleriyle pek barışık
görünmeyen İstanbul ile arkeolojiyi aynı kelimede de olsa yan yana getirmek
amacıyla 'Arkeolojistan' ismi verildi.
Derginin Arkeolojistan dosyası, Mehmet Özdoğan, Doğan Kuban, Muazzez İlmiye
Çığ, Oktay Ekinci, Burçak Madran, Tan Oral gibi konuyla ilgili isimlerin yazılarını
bir araya topladı. İstanbul arkeoloji ilişkisinin kapsamlı bir haritasının
çıkarıldığı dosyada birbirinden ilginç konulara yer verildi.
Uygarlık tarihinde en az 10 bin yıllık geçmişine ait ipuçlarını barındıran
Küçükçekmece-Yarımburgaz mağaraları, Fikirtepe-Kaynarca gibi özenle
korunması ve diğer kültürlerin bilgisine açılması gereken eski yerleşimlerin
çarpıklaşarak büyüyen şehrin içinde sessiz sedasız kaybolup gitmesi, özenle
korunup turistlerin ziyaretine açılmaları gerekirken kendi kaderlerine
terkedilerek rehberlerin tur güzergahları dışında kalan tarihi yapılar ve
kalıntılar, deprem beklentisi içinde İstanbul'da arkeolojik mirası koruma yönünde
geliştirilmeyen yöntemler ve alınmayan önlemler ve daha pek çok olumsuz
uygulamaya ilişkin detaylı bilgi derginin bu sayısında yer alıyor. Dergide
Bakırköy'ün 'Hebdomon', Üsküdar'ın 'Khrysopololis' olarak anıldığı
Bizanslı geçmişlerine dair renkli detaylar, Sultanahmet'teki Büyük Saray çevresinde
yürütülen uluslararası bir arkeoloji projesine dair notlar, Sümerolog
Muazzez İlmiye Çığ'ın 19. yüzyılda Irak kazılarında çıkartılmış
olan Sümer tabletlerine dair 100 yıllık hikayesinin Türkiye bölümü gibi
ilginç konular da yer alıyor.
'İstanbul'un Eski Sakinlerinin İzleri' başlıklı yazısında Aslı Erim
Özdoğan, Küçükçekmece ilçesine bağlı, 'gecekondulaşmanın en iyi örneklerinden
biri' olarak değerlendirdiği Altınşehir'deki Yarımburgaz Mağarası'nın
Orta Paleotik döneme ait buluntulara rastlanan ve bu dönemle ilgili kazı yapılan
yegane yer olduğunu belirtiyor. Özdoğan ayrıca Balkanlar'ın ve Yakındoğu'nun
en uzun süreli tabakalanmasının saptandığı Yarımburgaz Mağarası'nın,
Pleistosen boyunca İstanbul bölgesinde oluşan doğal çevre değişikliklerini
yansıtması açısından da oldukça önemli olduğunu belirtiyor.
Dergide yer alan 'İstanbul'un Arkeolojisi' başlıklı makalesinde Doğan
Kuban, halkın İstanbul arkeolojisine ilgisiz olduğundan yakınıyor. İstanbul'un
yüzlerce yıldır dünya tarihçilerine, arkeologlarına, sanat tarihçilerine
yeraltı ve yerüstü zenginlikleri hakkında soru sorduran bir dünya kenti
olduğunu anlatan Kubat, 'Gerçi üniversite kürsüleri, arkeologlar, arkeoloji
müzeleri var ama sokaklarda kaynaşan halkın İstanbul'un arkeolojisi ile
ilgili olduğunu söylemek olanaksız' diyor.
Pek çok uygarlığın izlerini taşıyan İstanbul ile arkeoloji arasındaki
ilişkinin ayrıntıları İstanbul Dergisi'nin 46'ncı sayısında...
Akşam
|