reklam

21 Temmuz 2003 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

İstanbul'un bağrındaki hançer

Yapı Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Doğan Hasol, İstanbul'un tarihsel dokusuna zarar verecek türden yapılaşmaların engellenmesi gerektiğini belirterek ''İstanbul, İstanbul olarak güzeldir, Manhattan isteyenler gidip New York'ta görsünler'' diye konuştu.

1970'li yılların başından itibaren kentleşme sorunlarıyla boğuşmaya başlayan İstanbul'da, birbiri ardına yükselerek şehrin siluetini değiştiren gökdelenlerin oluşturduğu Maslak bölgesi için kimileri ''İstanbul'un Manhattan'ı'' benzetmesi yaparken, kimileri de gökdelenlerin kentin tarihi siluetini bozduğunu savunuyor. Mimarlar Odası başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu, aydınlar ve entelektüeller, gökdelenlerin Boğaz'ın eşsiz tarihi siluetini ve kentin 3 bin yıllık kültürler mozaiğini parçaladığını ve bölgedeki altyapının çok katlı yapılar için uygun olmadığı gerçeğini gözler önüne seriyor. Ancak İstanbul'da gökdelenlerin yapımı hiçbir altyapı çalışması ve planlama yapılmaksizin tüm itirazlara karşın büyük bir hızla devam ediyor. Kozyatağı, İkitelli, Merter gibi bölgelerde yer yer çok katlı binalar görülse de gökdelenler en çok Taksim-Maslak hattında bulunuyor. Bu hattın nüfusu gün içinde başlı başına bir kentin nüfusuna, 500 bine ulaşıyor.

Estetik yabancılaşma
Mimarlar Odası Genel Başkanı Yücel Gürsel , gökdelenlerin ''İstanbul'da kimlik dönüşümü ve deformasyonu'' yarattığını belirterek, ''Siz İstanbul'un tarihten gelen kimliğinin üzerine onunla çatışan bir şey dikiyorsunuz. Kot pantolon üzerine frak giymek gibi, estetik bir bütünlük değil, estetik bir yabancılaşma yaratılmıştır'' dedi. Bir bölgenin altyapı ve ulaşım hizmetleri tamamlanmadan, oraya ''rant peşindeki birtakım adamlar tarafından'' gökdelen dikildiğini ve kentin mevcut altyapısının kullanıldığını belirten Gürsel, bunun ceremesini tüm İstanbul halkının çektiğini, rantını ise gökdelen sahiplerinin yediğini söyledi. Gürsel, ''Sonuçta kentin altyapı sorunları olumsuz etkileniyor, yol, ulaşım, enerji ve kanalizasyon yetersizliği ortaya çıkıyor, bu yetersizliklerin yarattığı sorunların bedeli ranttan yararlananlar tarafından değil, zarar gören İstanbul halkı tarafından ödeniyor'' diye konuştu.

Gürsel, şöyle konuştu: ''Diyelim ki Maslak bir gökdelen bölgesi. Eğer bu bölge daha önceden bir gökdelenler bölgesi olarak saptansaydı ve buradaki yatırımcılardan kentin altyapısının bedelleri tahsil edilseydi bu doğru bir karar olurdu. Ancak bu gökdelenlerle birlikte tüm Taksim-Sarıyer hattı tıkandı, yurttaşlar yıllarca yollarda vakit kaybetti, metro parasızlıktan yıllarca tamamlanamadı, oysa bu metronun bedeli en baştan Maslak gökdelenlerinin sahiplerinden alınmalıydı.''

Gürsel, Maslak gökdelenleri ''plansız bir yatırım'' olduğu için şu anda ''talebi olmayan yanlış yatırım'' niteliğinde olduğunu belirterek ''Bu gökdelenler boş kalmıştır'' dedi. Gürsel, çok katlı binaların konut olarak kullanılmasının psikolojik olarak doğru olmadığının kanıtlandığını söyledi. Yapı Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Doğan Hasol , İstanbul'un tarihsel dokusuna zarar verecek türden yapılaşmaların engellenmesi gerektiğini belirterek ''İstanbul, İstanbul olarak güzeldir, Manhattan isteyenler gidip New York'ta görsünler'' dedi. İstanbul'da bugün gökdelen alanlarına bakıldığında bunların zamanında yeşil alan olarak ayrılmış yerler olduğuna dikkat çeken Hasol, ''Gökdelen tabii ki yapılabilir, ancak bu binalar İstanbul'un tarihsel siluetini bozmamalı, tarihsel ölçeğine zarar vermemelidir'' diye konuştu. Yapı Merkezi AŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili Köksal Anadol ise gökdelenleri ''şehrin organik yapısının gereği ve ihtiyaçtan doğan bir oluşum'' olarak gördüğünü belirterek ''Ancak tabii ki tarihi yarımada, Taksim gibi bölgeler hariç. Gökdelen yapımında yer seçimi çok önemli'' dedi. Gökdelenler için uygun yer seçilmesi ve tarihi bölgelerin yakınında olmaması koşuluyla gökdelenlerin şehir için ''görsel bir zenginlik bile olabileceğini'' belirten Anadol, konut gökdelen yapımından önce ise imar plan ve mastır planı ölçeğinde o bölgede oturan halka danışılmasında fayda olduğu görüşünde.

Gökdelenler son yıllarda holding genel merkezi ve banka genel müdürlüklerinin yanı sıra iş merkezi, otel ve konut olarak da kullanılmaya başlandı. İstanbul'da da son yıllarda gökdelenlerin konut olarak kullanılması uygulaması yaygınlaşmaya başladı. Kimi psikologlar, ''Residance'' adı verilen bu yüksek yapılarda yaşamın insanın toprakla bağlantısını kopardığı için bu yaşantının insan doğasına aykırı olduğunu söylüyor. Bir binanın içinden çıkmadan tüm ihtiyaçlarını burada gidermenin ne kadar sağlıklı bir yaşam biçimi olacağı tartışılır, ancak konut gökdelenler, içinde yaşayanların ihtiyaç duyduğu hemen her şeyi ayaklarına getiriyor. Şişli'de inşa edilen 40 katlı ve 60 daireli 140 metrelik Elit Residance'daki dairelerin fiyatları 500 bin dolardan başlıyor. Gökdelenin giriş katı, resepsiyon, büyük bir mağaza, restoran, günlük ihtiyaçlar için bir dükkân, posta, kargo servisleri ve > yönetim bölümüne ayrılmış. Zemin katta bir açık teraslı restoran, tenis kortu ve çatı bahçesi bulunuyor. Dev konutta ayrıca spor alanları, çocuk kulübü, 2 adet açık tenis kortu, otopark, jeneratör, su depoları gibi bölümler de yer alıyor. 23 katlı, 96 daireli ve 70 metre yüksekliğindeki Akmerkez Residance'da ise yine restoran, çamaşırhane, kuru temizleme, evlere temizlik, saunalı, jimnastik salonlu geniş bir sağlık kulübü ve yüzme havuzu bulunuyor.
Cumhuriyet

 

Temmuz 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Ayşe Orbay 18 Şubat 2003  günü Diyalog bölümümüze konuk oldu.

Ayşe Orbay hakkında daha fazla bilgi edinmek için  tıklayın. 

Diyalog buluşmasını soru cevap şeklinde okumak için  buraya tıklayın...


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

 

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz