İstanbul'un bağrındaki hançer
Yapı Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Doğan Hasol, İstanbul'un
tarihsel dokusuna zarar verecek türden yapılaşmaların engellenmesi gerektiğini
belirterek ''İstanbul, İstanbul olarak güzeldir, Manhattan isteyenler gidip
New York'ta görsünler'' diye konuştu.
1970'li yılların başından itibaren kentleşme sorunlarıyla boğuşmaya
başlayan İstanbul'da, birbiri ardına yükselerek şehrin siluetini değiştiren
gökdelenlerin oluşturduğu Maslak bölgesi için kimileri ''İstanbul'un
Manhattan'ı'' benzetmesi yaparken, kimileri de gökdelenlerin kentin tarihi
siluetini bozduğunu savunuyor. Mimarlar Odası başta olmak üzere birçok
sivil toplum kuruluşu, aydınlar ve entelektüeller, gökdelenlerin Boğaz'ın
eşsiz tarihi siluetini ve kentin 3 bin yıllık kültürler mozaiğini parçaladığını
ve bölgedeki altyapının çok katlı yapılar için uygun olmadığı gerçeğini
gözler önüne seriyor. Ancak İstanbul'da gökdelenlerin yapımı hiçbir
altyapı çalışması ve planlama yapılmaksizin tüm itirazlara karşın büyük
bir hızla devam ediyor. Kozyatağı, İkitelli, Merter gibi bölgelerde yer yer
çok katlı binalar görülse de gökdelenler en çok Taksim-Maslak hattında
bulunuyor. Bu hattın nüfusu gün içinde başlı başına bir kentin nüfusuna,
500 bine ulaşıyor.
Estetik yabancılaşma
Mimarlar Odası Genel Başkanı Yücel Gürsel , gökdelenlerin ''İstanbul'da
kimlik dönüşümü ve deformasyonu'' yarattığını belirterek, ''Siz İstanbul'un
tarihten gelen kimliğinin üzerine onunla çatışan bir şey dikiyorsunuz. Kot
pantolon üzerine frak giymek gibi, estetik bir bütünlük değil, estetik bir
yabancılaşma yaratılmıştır'' dedi. Bir bölgenin altyapı ve ulaşım
hizmetleri tamamlanmadan, oraya ''rant peşindeki birtakım adamlar tarafından''
gökdelen dikildiğini ve kentin mevcut altyapısının kullanıldığını
belirten Gürsel, bunun ceremesini tüm İstanbul halkının çektiğini, rantını
ise gökdelen sahiplerinin yediğini söyledi. Gürsel, ''Sonuçta kentin altyapı
sorunları olumsuz etkileniyor, yol, ulaşım, enerji ve kanalizasyon yetersizliği
ortaya çıkıyor, bu yetersizliklerin yarattığı sorunların bedeli ranttan
yararlananlar tarafından değil, zarar gören İstanbul halkı tarafından ödeniyor''
diye konuştu.
Gürsel, şöyle konuştu: ''Diyelim ki Maslak bir gökdelen bölgesi. Eğer
bu bölge daha önceden bir gökdelenler bölgesi olarak saptansaydı ve
buradaki yatırımcılardan kentin altyapısının bedelleri tahsil edilseydi bu
doğru bir karar olurdu. Ancak bu gökdelenlerle birlikte tüm Taksim-Sarıyer
hattı tıkandı, yurttaşlar yıllarca yollarda vakit kaybetti, metro parasızlıktan
yıllarca tamamlanamadı, oysa bu metronun bedeli en baştan Maslak gökdelenlerinin
sahiplerinden alınmalıydı.''
Gürsel, Maslak gökdelenleri ''plansız bir yatırım'' olduğu için şu
anda ''talebi olmayan yanlış yatırım'' niteliğinde olduğunu belirterek
''Bu gökdelenler boş kalmıştır'' dedi. Gürsel, çok katlı binaların
konut olarak kullanılmasının psikolojik olarak doğru olmadığının kanıtlandığını
söyledi. Yapı Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Doğan Hasol ,
İstanbul'un tarihsel dokusuna zarar verecek türden yapılaşmaların
engellenmesi gerektiğini belirterek ''İstanbul, İstanbul olarak güzeldir,
Manhattan isteyenler gidip New York'ta görsünler'' dedi. İstanbul'da bugün gökdelen
alanlarına bakıldığında bunların zamanında yeşil alan olarak ayrılmış
yerler olduğuna dikkat çeken Hasol, ''Gökdelen tabii ki yapılabilir, ancak
bu binalar İstanbul'un tarihsel siluetini bozmamalı, tarihsel ölçeğine
zarar vermemelidir'' diye konuştu. Yapı Merkezi AŞ Yönetim Kurulu Başkan
Vekili Köksal Anadol ise gökdelenleri ''şehrin organik yapısının gereği
ve ihtiyaçtan doğan bir oluşum'' olarak gördüğünü belirterek ''Ancak
tabii ki tarihi yarımada, Taksim gibi bölgeler hariç. Gökdelen yapımında
yer seçimi çok önemli'' dedi. Gökdelenler için uygun yer seçilmesi ve
tarihi bölgelerin yakınında olmaması koşuluyla gökdelenlerin şehir için
''görsel bir zenginlik bile olabileceğini'' belirten Anadol, konut gökdelen
yapımından önce ise imar plan ve mastır planı ölçeğinde o bölgede
oturan halka danışılmasında fayda olduğu görüşünde.
Gökdelenler son yıllarda holding genel merkezi ve banka genel müdürlüklerinin
yanı sıra iş merkezi, otel ve konut olarak da kullanılmaya başlandı. İstanbul'da
da son yıllarda gökdelenlerin konut olarak kullanılması uygulaması yaygınlaşmaya
başladı. Kimi psikologlar, ''Residance'' adı verilen bu yüksek yapılarda yaşamın
insanın toprakla bağlantısını kopardığı için bu yaşantının insan doğasına
aykırı olduğunu söylüyor. Bir binanın içinden çıkmadan tüm ihtiyaçlarını
burada gidermenin ne kadar sağlıklı bir yaşam biçimi olacağı tartışılır,
ancak konut gökdelenler, içinde yaşayanların ihtiyaç duyduğu hemen her şeyi
ayaklarına getiriyor. Şişli'de inşa edilen 40 katlı ve 60 daireli 140
metrelik Elit Residance'daki dairelerin fiyatları 500 bin dolardan başlıyor.
Gökdelenin giriş katı, resepsiyon, büyük bir mağaza, restoran, günlük
ihtiyaçlar için bir dükkân, posta, kargo servisleri ve > yönetim bölümüne
ayrılmış. Zemin katta bir açık teraslı restoran, tenis kortu ve çatı bahçesi
bulunuyor. Dev konutta ayrıca spor alanları, çocuk kulübü, 2 adet açık
tenis kortu, otopark, jeneratör, su depoları gibi bölümler de yer alıyor.
23 katlı, 96 daireli ve 70 metre yüksekliğindeki Akmerkez Residance'da ise
yine restoran, çamaşırhane, kuru temizleme, evlere temizlik, saunalı,
jimnastik salonlu geniş bir sağlık kulübü ve yüzme havuzu bulunuyor.
Cumhuriyet
|