Danıştay, Ilısu Barajı inşaatının
iptali istemini reddetti
Danıştay 10. Dairesi, Avukat Kemal Vuraldoğan tarafından açılan ve Ilısu
Barajı inşaatı ihalesinin iptal edilmesi talebini reddetti. Ret kararının
gerekçesinde, ihale sürecinde yasalara aykırı bir unsurun bulunmadığı
belirtildi. Davacı Avukat Vuraldoğan, ret kararının kabul edilemez olduğunu
söyledi.
Avukat Kemal Vuraldoğan, Ilısu Barajı alanında kalan Hasankeyf’in Anıtlar
Yüksek Kurulu’nun kararıyla birinci ve ikinci derece arkeolojik SİT alanı
olduğu, 22 adet korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı bulunduğu
gerekçesiyle, Bakanlar Kurulu’nun ihale kararının 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun hükümlerine aykırı olduğunu
ileri sürerek iptal edilmesi talebiyle Ankara 2. İdare Mahkemesi’nde açtı.
Ankara 2. İdare Mahkemesi yetkisizlik kararı ile dava dosyasını Diyarbakır
Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderdi. Diyarbakır İdare Mahkemesi ise Ilısu
Barajı’nın Bakanlar Kurulu kararıyla yapıldığını gerekçe göstererek
‘görevsizlik’ kararı verip, dava dosyasını Danıştay’a havale etti.
Söz konusu davayı dün karara bağlayan Danıştay 10. Dairesi, Bakanlar
Kurulu’nun ihale kararının iptal istemini, 2’ye karşı 3 üyenin oyuyla
reddetti. İhale sürecine, konsorsiyuma ve bu konsorsiyumla yapılan görüşmelere
ilişkin bilgiler verilen kararda şöyle denildi:
“Finansmanının, bulunacak uygun koşullu krediyle gerçekleştirilmesi düşünülen
özellikli işlerden olan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı (HES)
projesinin ihalesinin, Devlet İhale Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca bu
kanunun hükümleri dışına çıkılarak yapılmasında, bu ihalede
uygulanacak usul ve esaslara ilişkin hususlarla konsorsiyumda yer alacak lider
firmalar ve finansör kuruluşun adının belirlenmesinde, iptali gerektirecek
hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Davacı ve müdahillerin, ihale konusu işin
yapımı halinde birinci derece arkeolojik sit alanı olan Hasankeyf’in sular
altında kalmasına neden olacağından 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanunu’nun emredici, yasaklayıcı hükümlerinin ve bu konudaki
uluslararası sözleşmelerin çiğnenmiş olacağı yönündeki iddialarının,
ihalenin iptaline ilişkin bu davada değil, baraj projesinin iptali istemiyle açılan
ve Diyarbakır İdare Mahkemesi’nde derdest olan davada incelenebileceği, anılan
mahkemece verilen kararın sonucuna göre de bu davada iptali istenen ihalenin
konusu olan barajın, söz konusu yere yapılabilme durumunun açıklığa kavuşması
tartışmasızdır.”
Baraj projesinin iptal davası esastan görüşülecek
Öte yandan, Danıştay 10. Dairesi’nin kararında söz edilen baraj
projesinin iptali istemiyle açılan davada, Diyarbakır İdare Mahkemesi’nin
ehliyet yönünden verdiği ret kararının temyiz incelemesi yapıldı. Daire,
Diyarbakır İdare Mahkemesi’nin bu kararını bozdu. Bu dava, yeniden
Diyarbakır İdare Mahkemesi’nde esastan görüşülecek.
Danıştay’ın ret kararını değerlendiren davacı Avukat Kemal Vuraldoğan,
bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Ilısu Barajı
Projesi’nin Devlet İhale Kanunu’na aykırı olduğu gibi Kültür ve Tabiat
Mevzuatı’na da aykırı olduğunu ileri süren Vuraldoğan, şöyle dedi:
“Açtığımız davada, Kültür ve Tabiat Mevzuatı’na aykırılık
iddialarımızın incelenmemesini anlamak mümkün değildir. Bu ihalenin konusu
suçtur. Eğer ihale gerçekleşirse, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanunu’na göre cürüm işlenmiş olacaktır. Konusu suç olan bir
ihalenin iptali istemiyle açılan davada, konunun sadece Devlet İhale Kanunu açısından
incelenmesini doğru bulmuyorum. Karar bu yönüyle yasal dayanaktan yoksundur.
Kararı temyiz edeceğiz.”
Zaman
|