İktidara sınırsız imar yetkisi
Belediyeler umutla ''yerel yönetim reformunu'' bekleyedursunlar, 24 Temmuz
2003 Perşembe gecesi TBMM'den hızla geçirilen sadece 10 maddelik yasayla
ellerindeki tüm imar ve planlama yetkilerini de ''merkezi yönetime'' terk
etmek üzereler...
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu tarafından hazırlanarak Bakanlar
Kurulu'nun 14.07.2003 tarihli kararından 10 gün sonra Meclis'te yarım saat içinde
kabul edilen ''Turizmi Teşvik Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki
Kanun'' , daha önceki sadece belli yerler için tanımlanan ''turizm
merkezleri'' uygulamasını ''kent'' ölçeğine, hatta ''bölge'' boyutlarına
çıkartıyor. İki bakanlığın birleşmesine dayalı olarak yeni adının;
''Kültür ve Turizm Bölgeleri'' şeklinde belirlendiği bu kentsel alanlardaki
her türlü imar ve planlama kararları da yine önceki yasada bulunan
yetkilerin genişletilmesiyle birlikte belediyelerden ve il özel idarelerinden
alınarak doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlanıyor.
İtiraz hakkına sınırlama
Aynı planlamalar üzerindeki ''Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
denetiminin'' bile ortadan kaldırıldığı ve belediyelerle diğer ilgili
kurumların olası itiraz haklarının ise ''3 ayla'' sınırlandırıldığı
yeni yasaya göre, örneğin İstanbul'un öncelikle tarihi yarımada, Haliç,
Eyüp, Beyoğlu, Adalar, Boğaziçi ve siyasal iktidarın ''imar yetkisi''
kullanmak isteyebileceği tüm bölgeleri, ''Tarihi değerleri nedeniyle turizm
destinasyon alanıdır'' gibi gerekçelerle bundan böyle sadece ''Ankara'' dan
planlanabilecek.
Benzer şekilde Antalya, Muğla, Bursa, İzmir gibi kentlerle birlikte, tüm
Ege, Akdeniz ve Kapadokya bölgelerindeki kentlerin, hatta Karadeniz yayla yerleşmeleriyle
Edirne'den Kars'a tüm tarihi kent merkezlerinin imar ve planlama kararları Kültür
ve Turizm Bakanlığı'nca hazırlanacak ya da ''ihaleyle yaptırılacak'' imar
planlarına göre belirlenebilecek...
Anayasaya göre yerel yönetimlerde olması gereken genel imar haklarını böylesine
''sınırsız'' yetkilerle merkezi iktidara aktaran bu yasanın ilk şekli, 12
Mart 1982 tarihinde yürürlüğe girmiş ve Türkiye'de ''anayasanın olmadığı''
bir dönemin, ''12 Eylül darbesinin'' bir düzenlemesiydi.
Aynı yıl 6 Kasım'daki halk oylamasıyla kabul edilen 1982 Anayasası'nın
geçici 15. maddesinde bulunan, ''12 Eylül dönemi yargılanamaz'' kuralına göre
yaklaşık 20 yıl ''anayasaya aykırı yasa'' niteliğiyle yürürlükte kalan
bu düzenlemenin ''ayrıcalıklı imar hakları'' yüzünden, İstanbul'daki
Park Otel, Gökkafes, Swiss Hotel, Conrad ve diğerleriyle birlikte Ege ve
Akdeniz kıyıları ile ormanlardaki ''çevre ve kent dokusunu tahrip eden''
turizm yapılaşmaları yaratıldı.
'12 Eylül ruhuna uygun'
Şimdi ise işte böylesi bir ''anlayışı'' da reddeden yerel yönetim reformu
İçişleri Bakanlığı'nda hazırlanırken 12 Eylül'ün aynı ''imar
darbelerini'' tüm ülkeye yayabilecek bir ''anayasa karşıtı'' yeni düzenlemenin
TBMM'den hızla geçirilmesi, iktidarın ''seçimlerden önce belediyeleri ele
geçirmesi'' anlamına da geliyor.
Mumcu'nun, yasanın kabul edildiği gece teşekkür konuşmasında, 1982'de
aynı yasayı ilk kabul eden ''12 Eylül generallerinin atadıkları danışma
meclisiyle'' , halkın oylarıyla seçilmiş bugünkü meclisi ''aynı anlayışta''
ilan ederek kutlaması da ''sınırsız imar yetkileri'' nin yarattığı
sevincin ''dil sürçmesi'' olsa gerek... Yeni yasanın 12 Eylül ruhuna uygun
olarak sürdürdüğü uygulamalardan biri de ''vatandaşın arsasını yatırımcılara
vermek amacıyla kamulaştırmak'' . Yeni düzenlemede bakanlığın ''kültür
ve turizm'' planlaması içine giren özel mülkiyetler, ''turizm yatırımcılarına
devredilmek üzere'' kamulaştırılabilecek.
Antalya, Muğla, Bursa, İzmir gibi kentlerle birlikte, tüm Ege, Akdeniz ve
Kapadokya bölgelerindeki kentlerin, hatta Karadeniz yayla yerleşmeleriyle tüm
tarihi kent merkezlerinin imar ve planlama kararları Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca
hazırlanacak ya da ''ihaleyle yaptırılacak'' imar planlarına göre
belirlenebilecek...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|