Ormanın Yasası Türkiye'yi Yakıyor!
Nasıl olmasınlar ki! Hazine ve kamu arazileri üzerine yaptıkları
konduları affeden yasa çıktı. Devletin arazisini beş yıl işgal eden şimdi
sahibi.
Anayasanın ormanlarla ilgili 169 ve 170. maddelerini değiştirmeye yönelik
yasa da eli kulağında çıktı çıkacak. Yasanın çıkmasıyla birlikte
orman yakıcılarının geliri düşecekse de müteahhitlerinki artacağından
denge yine bozulmayacak.
Şaka yaptığımı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Zira, anayasanın 170.
maddesi ''Orman Köylüsünün Korunması'' başlığı altında ormanları ve
orman köylüsünü korur. Gelin görün ki yeni yasaya göre başlık ''Orman Sınırları
Dışına Çıkarılacak Yerlerin Değerlendirilmesi ve Orman Köylüsünün
Desteklenmesi'' şeklinde değiştirilmekte!.. Böylelikle ormanlar imara ve
sanayi işletmelerine açılarak talan edilmesi yasallaştırılmaktadır.
Geçen haftaki Orman Yasası karşılığında dokunulmazlıkların kaldırılması
pazarlığı da bu talanın rüşvetidir. Bu durum her ne kadar adı ''adalet ve
kalkınma'' sözcükleriyle başlayan bir partiye yakışmıyorsa da!.. Yasanın
vebalinin sadece AKP'nin üstünde olmadığını da unutmamak gerek.
Devletin orman ve orman köylüsü üzerindeki koruyucu erkini kaldıran çalışmalar
1986'dan bu yana gerçekleşen tüm GATT ve GATS toplantılarından geçerek bu
güne geldi. Azgelişmiş ülkelerde hâlâ bakir olan ormanlık arazilerin
sanayiye açılması amacıyla yapılan bu çalışmalar ''ormanlarda serbest
kesim'' hükmü başlığı altında gerçekleştirilmişti.
Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin bu toplantılara katılmadığını söyleyebilecek
kimse olmadığına göre... Yasanın sorumluluğu o günden bu yana gelen tüm
hükümetlere aittir. Kaldı ki yasanın bugünkü halinin altyapısı da ta
1999'da Ecevit-Bahçeli hükümeti, IMF'yle stand-by anlaşmasını imzaladığında
başlamıştır. Tayyip Erdoğan hükümeti de son rötuşlarını yaparak
uygulamaya sokmaktadır!
Kısacası, tencerenin dibi kara mı kara!
AKP'lileri bilmem ama, o günlerde bu çalışmaları okuyucuyu bıktırırcasına
anlattığımı ''Gözucuyla'' nın okurları çok iyi bilir. Bilmesine bilir de
''ormanların altı altın madeni'' başlıklı haberler karşısında da aklı
karışır!
1937'den bile geriye dönerken!..
Anayasa değişikliğini ''Yabancı Yatırımlar Yasası'' ve ''Endüstri Bölgeleri
Yasası'' ile birlikte değerlendirmek gerek. Aksi takdirde yeni yasanın başlığına
bakarak orman vasfı olmayan alanların değerlendirilmesi ve orman yakarak geçinen
orman köylüsünün üretici haline geçirilmesi olarak algılanabilir.
Oysa yasaya, ''Orman Sınırları Dışına Çıkarılacak Yerlerin Değerlendirilmesi
ve Orman Köylüsünün Desteklenmesi'' başlığının konulmasındaki temel
neden: Ormanların yönetim, işletme ve korunmasını yerli ve yabancı
sermayeye açabilmektir.
Ne var ki bunun için, öncelikle ormanların orman niteliğini yitirmesi lazım.
Sonra da bu alanların kullanıcılarına satılması!.
Ülkenin her yanından gelen yangın haberlerine bakılırsa ilk aşama
tamamlanmak üzere. Kullanıcısına satmak ise yıllardır orman arazilerinde
konuşlanan sanayi kuruluşlarına bu alanları mülk etmek anlamına gelmekte.
Böylelikle, Orman Bakanlığı'nın kuruluş yasasındaki ormanların
korunması, imarı, ıslah ve bakımını sağlamak, kadastrosunu yapmak gibi görevleri
bittiğinden adı geçen bakanlık da kendiliğinden tarihe karışacaktır.
Orman köylüsünün desteklenmesine gelince... AKP hükümetinin de çok iyi
bildiği gibi orman köylüsü olarak tanımlananların nüfusu yaklaşık 8
milyon civarındadır ve ülkenin en yoksul kesimini oluşturmaktadır. Dolayısıyla,
kendi bulundukları alanları satın alacak gelir düzeyine sahip değildirler.
Yine aynı kesim bazen yakacak ve tarla açmak amacıyla bazense para karşılığında
orman yakım ve yıkım işinde kullanılmaktadır.
''Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği'' nin verilerine göre orman yangınlarının
sayısı da, yanan alan miktarı da geçen yıla göre artmıştır! Sadece 18
Temmuz'a kadar yanan alanlarda yüzde 34'lük bir artış vardır. Bu artışta
27 orman bölge müdürünün 19'unun ''görevlendirme'' gereği merkeze çekilmiş
ve yerlerine vekâleten görev yapanların gönderilmiş olmasının hiç mi payı
yok dersiniz?
Evet, Türkiye yanıyor, hem de çıra gibi! Yakanlar memnun, yananlarsa farkında
değil!
Cumhuriyet - Türkel Minibaş
|