Syedra'dan Sedre'ye
Kentler, insanlar gibidir... Doğar, büyür ve ölür... Kentler ya doğa
tarafından öldürülür ya da kentlerin ölümü insanoğlunun elinden olur...
Anadolu, ölü kentlerle doludur... Bir bakıma, insanlık tarihini yaratan ve
devrini tamamlayınca tarih sahnesinden çekilen kentlerin mekânıdır
Anadolu...
Kentlerin ömrü, insanlarınki gibi kısacık değildir...
Syedra, İsa' dan önceki 7. yüzyıl ile İsa'dan sonraki 13. yüzyıl arasında
yaşamıştır...
Yaklaşık 2 bin yıllık yaşamında kim bilir neler görmüş neler geçirmiştir
ama.. artık Syedra'yı bilen yoktur; varsa da parmakla sayılacak kadardır...
Alanya'yı bilirsiniz... Alanya'dan doğuya, Gazipaşa'ya doğru 20 kilometre
kadar gidince, kahverengiye çalan tarihi bir yön tabelasında herhangi bir ören
yeri olarak yerini almıştır Syedra...
Bu artık boş ve yalnız antik kentin altında Akdeniz, ardında Toroslar
uzanır...
''Asartepe'' diyor yöre halkı... Zirvesi 400 metreye ulaşan yayvan
tepeye... Tepeden bakınca Akdeniz'in mavisi, beyaz bulutlarla sonsuzluğa
gidiyor. Kent, tepeden kıyıya dek yayılıyor.
Liman, ardında iz bırakmadan, denizdeki küçük kayalıklarda yatıyor. Kıyıyı,
yol boyu ve yamaçlara doğru muz bahçeleri süslüyor. Ağustos böceklerinin
müziği eşliğinde mavi ve yeşilin bitmeyen dansı sürüyor Syedra'da...
Alanyalı korsanlar
Syedra'da ilk kazı çalışması 1995'te Alanya Müze Müdürü Dr. İsmail
Karamut başkanlığındaki ekip tarafından yapılmış... Syedra ne kadar eski
ise kazılması da o kadar yeni... Tarihin karanlığından gün ışığına çıkacak
çok şey var...
Küçük bir seramik parçasından kentin kuruluşu İsa'dan önceki 7. yüzyıla
tarihleniyor... Bilinen ilk adı ''Syedreon'' , İsa'dan sonraki ilk yıllarda
Roma İmparatoru Tiberius döneminde kullanılıyor...
Bu bölge, antikçağın Kilikya ile Pamfilya bölgeleri arasındaki sınırı
oluşturuyor. Syedra, Pamfilya'nın sınır kenti oluyor. Surlarla çevrili
kentte yaklaşık 5 bin kişi yaşıyor. Ama başları, hemen yanı başları
Alanya'daki korsanlarla dertte...
Syedralılar, dertlerine derman bulmak için kalkıp Anadolu'daki kehanet
merkezlerinden birine gidiyorlar... Aldıkları nasihati taşa kazıyorlar:
''Sizler, kentinizin ortasına kana susamış, adam öldüren Ares'in
heykelini dikiniz ve onu Thyrsos sopaları ile dövünüz, bu arada Hermes onu
zincirle tutsak alsın, diğer taraftan adaletin yöneticisi Dike, Ares hakkında
karar versin ama.. Ares merhamet dileyen bir görüntüde olsun; çünkü o
ancak bu şekilde barışçı olacaktır ve sizinle birlikte düşman ruhlu
insanları topraklarınızdan kovacak ve böylece çok özlenen huzur olacaktır.
Ama siz de aynı zamanda güçlü ve yorucu bir mücadele vermelisiniz.
Korsanları kovalayın ve onları çözülmeyen iplerle bağlayın, haydutlara
korkunç cezalar vermekten çekinmeyin, ancak bu şekilde her türlü zarardan
kurtulabilirsiniz.''
Syedra'nın sütunlu caddesi
Yazıt bulunmuş ama Ares, Dike, Hermes yontuları henüz ortada yok... Kazı
çalışmalarındaki en önemli buluntu, anacaddeyi ortaya çıkarmak olmuş...
10 metre genişliğinde ve 250 metre uzunluğundaki cadde iki bölüm.
Caddenin üst kısmı ahşap çatıyla kapalı bir alan olmalı... Alt kısmı
ise çok sayıda granit sütundan oluşuyor... Granit de olsa zamana yenik düşen
sütunlar yerde yatıyor... Caddeye ''Sütunlu Cadde'' deniyor... Üstü kapalı
kısım dükkânların izini taşıyor... Caddenin çevresinde, bütün görkemiyle
hamam ve gymnasyum'un kalıntıları duruyor... Sarnıç, tapınak, agora,
tiyatro kalıntılarını tepedeki akropolün kalıntısı tamamlıyor.. Hem yağmur
hem de sel sularını, sarnıçlarda toplayan ve şehre dağıtan su sistemi bugün
bile görülebiliyor... Artık yaşamayan kentteki eski yaşamlar ise silik yazıtlarda
kendini gösteriyor:
''Çocuk boksörler sınıfında zafer kazanan Saturos...''
''Çocuk pankreas güreşleri sınıfında zafer kazanan....''
''Yetişkin erkekler arasındaki güreşte zafer kazanan Sidetos...''
Korsanlar, Syedralıların olduğu kadar Romalıların da başının derdi...
Romalı General Pompeius Magnus , büyük bir donanmayla korsanların peşine düştüğünde
Syedra'da konaklıyor...
Ve İsa'dan sonra 194 yılında Roma'da Septimius Severus ile Pescennius
Niger arasında iktidar savaşı yaşanırken, kentler de bir tarafı tutmak
zorunda kalıyor...
Syedralılar, Severus'un yanında yer alıyor...
Severus, iktidarı kazanınca Syedra halk ve belediye meclislerine bir mektup
gönderiyor...
Syedra'nın sessiz bekleyişi
Alanya Müzesi'nde sergilenen yazıtta Severus, Syedralılara hem sevgilerini
iletiyor hem de gelecekteki iktidar kavgaları için gözdağı vermekten geri
durmuyor:
''Şehrinize yönelen haydutlar ve dinsizlerin saldırıları karşısında
kendinizi korumak için gösterdiğiniz direnişe, senin yol gösterdiğini öğrendiğimde
ve bu sizleri bu iradenizden dolayı övdüğümde, sizlere bu kötülüğü
yapan hak ettiği cezayı buldu. Ayrıca bahsettiğiniz yüzbaşılar da sizin
tarafınıza geçmiş olduklarından seninle birlikte cezaya çarptırılmaksızın
gidebilirler. Ayrıca durum öyle gerektirdiği için geçmişte anavatanından
sürülmüş olan vatandaşlarınız, şimdi durum değişikliğinden geri dönüp
sizlerle birlikte bu olayı kutlayıp, kurbanlar kesebilirler ve sizler böylece
sizleri ünlendiren kahramanlıklarınızı övebilir ve sizler de öteden beri
mevcut olan Romalılara yönelik iyi niyetinizi daha kuvvetli bir şekilde
vurgulamış olursunuz.''
Alanya Müze Müdürlüğü, Syedra'yı bugüne dek ancak üç dönem
kazabilmiş... Para bulunabilse, kazılara devam edilebilse, Syedra'nın yaban
otlarının köklerine karışmış birçok gizemi açığa çıkacak... Ama
para yok...
Antikçağda, bölgede kendi sikkesini basmış ilk kent Syedra, şimdilerde
sessiz ve çaresiz para bekliyor...
Bizans döneminden bir mağara
Erken Hıristiyanlık döneminde bir mağara, fresklerle süslenmiş... Bu
nedenle buraya ''Vaftiz Mağarası'' deniyor... Bizans döneminde yapılan
kilise ise bir köşe taşı olarak duruyor...
Dile kolay, yaklaşık 2 bin yıllık bir tarih...
Fenikelilerden korsanlara, Romalılardan Selçuklulara birçok devri yaşamış
bir kent burası...
Sedre Çayı, Asartepe'nin doğusundaki vadiden Akdeniz'e dökülüyor...
Syedra adı tarih içinde Sedre'ye dönüşmüş, Toroslar'dan kopup gelen
bir çay olmuş, akıp gidiyor...
Sedre çayı ile Syedra'nın arasındaki düzlüğe Selçuklu, av köşkü
yaptırmış...
Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat , 13. yüzyıl başında
Alanya'yı aldığında ve imar edip kışlık başkent yaptığında, Syedra
tarihteki ömrünü tamamlamış... Niyesi belli değil...
Şimdi Akdeniz'e bakan kat kat koca bir Syedra kenti var, bir de Syedra'ya
bakan iki katlı küçük bir Sedre Köşkü...
İkisi de bomboş...
Syedra'dan Sedre'ye koca bir boşluk...
Cumhuriyet
|