reklam

13 Ağustos 2003 Çarşamba
Ana Sayfa > Haberler

Troya Müzesi için söz çok, icraat yok

Troya’daki kazı ekibi başkanı Alman arkeolog Prof. Dr. Manfred Korfmann, dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve halefi Ahmet Necdet Sezer başta olmak üzere birçok devlet erkanından ‘Troya Müzesi’ için söz almasına rağmen, geçen süre içinde icraata yönelik bir adım dahi atılmadığını söylüyor.

Troya (Truva), kaçırdığı hazinelerle ünlenen Alman arkeolog Heinrich Schliemann’ın bize bıraktığı en güzel armağan olsa gerek. Troya’da, Schliemann’ın araştırma yapmak üzere toprağa vurduğu ilk kazmanın üzerinden 130 yıl geçti. O zamanlar “Hisarlık” adında sıradan bir tepe görünümünde olan Troya, aradan geçen zaman içinde kuru bir toprak parçası olmanın ötesinde ne gibi önemli sırlar sakladığının farkında bile değildi. Türkler tarafından sembolik tahta atıyla tanınan bu arkeolojik şehir, günümüzde son yirmi yılda kaydettiği mesafe ile ‘sadece tahta bir at’ olmanın ötesinde yeni keşiflere de sahne oluyor.

1988 yılından bu yana Alman arkeolog Prof. Dr. Manfred Korfmann yönetiminde gerçekleştirilen Troya kazı çalışmaları, bugün için çok önemli bilimsel sonuçlara doğru yol alıyor. Anadolu kültürünün Avrupa ile buluştuğu bu kara parçasındaki canlılığı yerinde görmek, günümüzden yaklaşık 5 bin yıl öncesine ulaşan tarihî katmanlar arasında büyülü bir yolculuk yapmak için iki gün boyunca Prof. Korfmann’a eşlik ettik. Amacımız, kazı çalışmaları sonucunda Troya II adıyla anılan dönemde ortaya çıkan tarihî bir tapınağın, Çanakkale Boğazı’nı sembolize eden bir çatı konstrüksiyonu ile kapatılması törenine katılmaktı. Yüklüce parasal desteğe ihtiyaç duyulan bu proje konusunda Siemens firması Troya için önemli bir destekte bulunmuş. Biz, bu töreni izlemek için Troya’daydık; ama biraz gezip dolaşınca, asırlık ve artık iyice kronikleşen sıkıntılarımızın orada da sürdüğünü gördük.

Prof. Korfmann yönetiminde gerçekleşen Troya kazılarında, her biri kendi alanında dünyanın en ünlü araştırmacıları, Troya’da tarihî gerçekliklerin peşine düşmüşler. Yurtiçinden bilim adamlarının yanı sıra Almanya ve Amerika’dan katılan araştırmacılarla Troya kazıları ‘enternasyonal’ bir birliktelik de ortaya koyuyor. 70–80 kişiyi bulan bu ekip arasında kimler yok ki! Kazıcılar, restoratörler, arkeozoologlar, fiziki antropologlar, botanikçiler, keramik uzmanları, ressamlar, fotoğrafçılar ve daha birçok kişi bu kazıda el ele vermiş. 

Tüm bu çalışmaları somutlaştıran önemli bir adım, bundan iki yıl önce atılmıştı. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı’nın desteği ile 2001–2002 yılları içinde Almanya’nın Stutgart, Braunschweig ve Bonn şehirlerini gezen ‘Troya: Düş ve Gerçek’ sergisi, Troya’nın tanıtımı ve gündeme gelmesinde hayli etkili olmuştu. Belki çoğumuzun haberi bile olmadı; ama Almanya’da gerçekleşen bu sergi tam 1 milyon kişi tarafından gezildi. Prof. Korfmann, Troya kazılarında bugün için üç temel sorun yaşandığını söylüyor: Sponsor desteği, Troya Müzesi ve milli park problemi…DaimlerChrysler’in daimi sponsorluğunda devam eden kazılara, Amerika’dan Cincinnati Üniversitesi, Almanya’dan Tübingen Üniversitesi ve Troya Dostları Derneği parasal destek veriyor. Kültür Bakanlığı’nın sadece ‘izin’ vermek ve bir temsilci atamakla desteklediği kazıların yıllık bütçesi Prof. Korfmann’ın verdiği bilgiye göre yarım milyon dolar. Bu bütçeyi sağlamak için Troya’nın daimi sponsorlara ihtiyacı var.

‘Müze mutlaka kurulmalı’
Bütün bunlar bir yana, Troya’nın asıl sorunu, hâlâ bir müzeye sahip olamaması. Troya kazılarından çıkarılan eserler dünyanın 50 ülkesindeki müzelerde sergileniyor. Troya hazineleri ise dünyanın 9 ünlü müzesinde bulunuyor. Kazı başkanı, tüm bu eserlerin bir araya getirildiği ve sergilenebileceği ‘Troya Müzesi’ne ihtiyaç olduğunu söylüyor. Müze için önceki yıllarda 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile hükümet erkanından sözler aldığını belirten Korfmann, bugüne kadar müze alanının kamulaştırılması dışında hiçbir çalışmanın yapılmadığını belirtiyor. 

Troya antik kentini yılda yaklaşık 500 bin turist geziyor. Korfmann, antik kent sınırları içinde yapılacak bir müze ile bu rakamın iki–üç katına çıkabileceğini ve bunun da ülke için önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyor. Troya’nın bir diğer sorunu ise 1996 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla “Milli Park” ilan edilmesinden sonra ortaya çıkmış. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Troya, Bakanlar Kurulu kararının Orman Bakanlığı tarafından uygulamaya geçirilmesini bekliyor. 10 kilometrekarelik bir alana yerleşen milli park, 5 köyü içine alıyor. Troya’daki bu köylerde tarım yapılmaya devam ediliyor. Bölgenini milli park ilan edildiğine dair levhalara da rastlanmıyor. Özellikle Orman Bakanlığı yetkililerinden bu konuda destek bekleniyor.
Zaman

 

Ağustos 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Yarışma

Sinan'a Saygı "Mimar Sinan Eserleri Eskiz Projesi"

 

Son başvuru tarihi:
15.09.2003

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz