Dominique Perrault'nun Estetiği

Dominique Perrault, kendisine ESIEE tasarısı ile birlikte 1980'lerin
ortalarında ün kazandıran, Endüstriyel Jean-Baptiste Berlier Oteli için
'Artık "lanetli yerler" olduğunu düşünmüyoruz, aksine bu
yerlerden enerji alıyoruz.' açıklamasını yapıyor. Bu ifade, Perrault'nun
Paris'in, otoyollar (ki yakın zamanda söylenmiş olduğu üzere 'Périphérique,
dünyanın en güzel otobanıdır'), demiryolu hatları, beton silolar, duman
bacaları ve kullanılmayan fabrikalar içeren banliyöleriyle kurmayı amaçladığı
ilişkiyi açıkça gösterir. 'Aslında günümüzün "sevimli" bir
şehir manzarasıydı onlar.'
Endüstriyel Otel'in mükemmel dikdörtgen hacmi, kendi transparan ve çıplak
gerçekliğini ortaya koymak adına çevresini hem içine çeken hem de yansıtan
bir tavırla, inşa edildi. Bu proje, bugünün şehir varoşlarının kuru ve büyüden
uzak yansıması olmanın yanısıra, Perrault'nun sonraki ürünlerinde geliştirdiği
mimarlığının bütün fikrini de içinde barındırır. Sonraki çalışmaları,
Fransız Ulusal Kütüphanesi, Berlin Olimpik Bisiklet Parkuru ve Kansai Kan Kütüphanesi
gibi büyük projelerle Münih Bau (1999)'daki Pfleiderer Hall gibi küçük ve
deneysel çalışmaları da kapsar.
Mimarın projelerinde, çok değerli bir tasarım yaklaşımı da her zaman açıkça
kendini gösterir. Üstelik, yapay dünyanın keskin fikirlerini açıklar ve
bunu bağlam, doğa ve tarihi mekanlarla nasıl ilişkilendirdiğini de ifade
eder.
Bruschi'nin orjinal adı "Dominique Perrault - Architettura
Assente" olan kitabı da bu görüşü anlatır. Bu düşünce, mesleğin
sosyal rolünde oluşmaya başlayan marjinalleşme ve kriz zamanları olan 1970
ve 80'lerin Avrupalı mimar jenerasyonunun tümünün eğitimini etkiler. Mimarlık,
tahmin edilen kentsel gelişim planlarını zayıflatan politik ve ekonomik baskılara
konu olur. Jean Nouvel'in açıkça dediği gibi 'Hiçbir şey o baskılara
dayanamazdı, özellikle hiçbir a priori estetik veya hümanist teori.' Bu
artan farkındalık Perrault'nun şiirselliğini tasarlamasına yol açar.
Perrault sentaksı (sözdizimini) ortadan kaldırır. Mimarın tasarım
dilinde yan cümlecikler yoktur. Öğeler, sertçe ve birbirinden bağımsız
olarak yanyana konmuştur. Her altsistem, strüktür ve kaplamalar paralel
izlerde hiyerarşisiz konumlanır. Biçim, mümkün olan en fazla esnek kullanımı
elde edebilmek için geri plana çekilir.
Endüstriyel Otel'in şeması bu açıdan paradigmatiktir. Perrault'nun
minimalizmi, yapmacık tavırlı değil, yalın ve nesneldir, parlak bitmiş yüzeyler
amacını gütmez. Form bir daire ya da kare gibi kesin olsa da biçimsel değildir.
Paradoks bir şekilde de, biçime ilişkin problemleri çözer. Bir bakıma,
formlar da "readymade" düşünce biçiminin (Duchamp'tan tamamen
farklı olmak üzere) bir parçasıdır, zaman zaman Ulusal Kütüphane'de olduğu
gibi doğa bile buna dahil olur. Üstelik, zanaatçılar yerine endüstri dünyasını
seçmesi de bununla ilişkilidir, mimar standart yarı-bitmiş malzemeleri
konstrüksiyon elemanı olarak kullanır.
Bruschi, Perrault'nun bir fabrika tasarımcısı olarak işe giriştiğinin
altını çizer ve bu durum iki olası ölçeği mümkün kılar: Kapsayıcı
bir hacim ya da prefabrike panel detayları. Gerisi lüzumsuzdur. Bu uç bir
durumdur ancak bu durumu Perrault'nun öznel olmayan mimarlığının itici gücü
olarak tasvir etmek yanlış olmaz.
»
28 Haziran 2003 tarihinde sonuçlanan Mariinsky Opera Evi Yarışması'nda
birinciliği kazanan
Dominique
Perrault'un projesini incelemek için tıklayın.
Linkler:
Dominique Perrault: http://www.perraultarchitecte.com/
Domus - Michele Calzavara
Çeviren: Pınar Gökbayrak
|